Ankara’da yine “Olsa olsa şöyle olur” kabilinden kulis hareketliliğinin arttığı bir dönemdeyiz.

Gündem başlığımız Kabine değişikliği.

16 Nisan bitti biteli, kabine aşağı, kabine yukarı herkes bir şeyler söylüyor.

Gitmesine kesin gözüyle bakılan bakanlar, gelmesi muhtemel isimler.

Bu hafta ya da önümüzdeki hafta değişiklik yapılacak beklentisinin arttığı bir dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar kabine değişikliği beklentilerini ‘Flu’ bir alana itti.

NATO toplantıları için Brüksel’e hareketinden önce soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seyahatten döndükten sonra ilk gündeminin partisinin MYK’sını belirlemek olduğunu açıkladı.

Kabine değişikliği sorusu üzerine ise, beklentileri öteleyen sözler sarf etti.

Şu cümlelerin altını çizelim:

“Kongre kapanışındaki teşekkür konuşmamda da ifade ettiğim gibi, bütün bakan arkadaşlarımızdan şöyle altıncı ayın sonuna kadar, yıl sonuna kadar devam edecek bir yol haritası isteyeceğim. Bu yol haritası 6 aylık bir yol haritası olmayacak. 2019’a kadar devam edecek bir yol haritası olacak.”

Dikkatli bir şekilde analiz ettiğinizde, bu cümleler, (eğer bir şaşırtmaca yoksa) Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu değişikliği için acele etmeyeceğinin sinyalini veriyor.

Belki şöyle denilebilir:

Erdoğan, bütün bakanlardan önümüzdeki dönemde neler yapılacağına dair raporlar alacak.

Bu şekilde, bütün bakanların hedeflerini, beklentilerini, iddialarını görmek istiyor.

Bu raporlar önüne gelip değerlendirmesi yapıldıktan sonra hedeflerini yeterli bulmadığı bakanlarla ilgili bir tasarrufta bulunacak.

Brüksel seyahati önce sarf ettiği bu cümlelerden ben böyle bir yorum çıkardım.

PARTİ KURULLARI GÜÇLENDİRİLİYOR

Erdoğan’ın aynı açıklamalarda önemine binaen altı çizilmesi gereken bir husus daha var.

Cumhurbaşkanı, Bakanların performanslarının bundan böyle Parti tarafından da denetleneceğini söylüyor.

Şu sözlere dikkat:

“Cumhurbaşkanlığında oluşturacağım bir ekiple ve partimizde oluşturacağımız ekiple bunları takibe alacağız. Bütün bakanlıklarımızı bu görevleri yürütüyor mu, yürütmüyor mu bakacağız. Binali Bey ile bunun değerlendirmelerini yapacağız.”

Bu cümleler, Ak Parti karar organlarının bundan böyle daha etkin hale geleceğine işaret ediyor.

Bakanların performansları artık Erdoğan’ın başkanlık edeceği MKYK’da, MYK’da masaya yatırılacak, ilgili kabine üyelerine notlar verilecek.

Yani, hükümette görev alan bütün bakanlar, Parti iradesinin bundan böyle gölge gibi kendilerini takip edeceğinin farkındalığıyla hareket edecek.

DEMOKRATİKLEŞME/REFORM VAATLERİNİ NASIL OKUMALI

Ak Parti’nin MKYK üyelerinden, entelektüel derinliği de olan, ‘akil isimlerinden’ biri ile konuştum.

Parti’nin güçlendirileceği fikrini kendisi de teyit etti.

Şöyle bir cümle kurdu:

“Siyasetin merkezi siyasi partidir”

Söz konusu isme, "21 Mayıs Kongresi’nden konuşulan demokratikleşme/reform gibi başlıkların içini nasıl dolduracaksınız?" diye sordum.

“2012 siyasi vizyon belgesi ve 2014 Cumhurbaşkanlığı siyaset belgesi ile bu konulardaki yaklaşımlarımızı zaten ortaya koymuş durumdayız” dedi.

Sonra, şöyle bir ifade kullandı.

“Bugüne kadar hep siyasetin gücüyle geldik. Sistemin gücünü kullanamadık. Bundan sonra işimiz sistemle ilgili yapısal reformlarda.”

Sistemle ilgili yapısal reformlar meselesi önemli.

Ak Parti 15 yılda siyasetin gücünü etkili bir şekilde kullanmasına rağmen, devlet iktidarı alanına dokunan esaslı işleri yeni yeni yapmaya başladı.

15 Temmuz sonrası KHK’larla atılan adımları, TSK’nın yapısını ilgilendiren kimi düzenlemeleri ve sistemin özüne dokunan 16 Nisan referandumu ile geçen anayasa değişikliğini bu bağlamda zikredebiliriz.

Ama yapılacak daha çok iş var.

Mehmet Acet - Haber7