Ekonomi de bahar havası

  • GİRİŞ13.06.2017 07:08
  • GÜNCELLEME14.06.2017 06:55

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, dersine iyi çalışan bakanlardan biridir.

Pazar sabahı, kendisiyle Kanal 7 Başkent Kulisi programı için bir araya geldik, ekonomiyi konuştuk.

Elvan, Pazartesi, yani, dün açıklanan büyüme rakamlarını bir gün önceden tam isabetle tahmin etti.

“İlk çeyrek büyüme oranının yüzde 5 çıkmasını bekliyoruz” dedi.

Tam da dediği gibi çıktı.

Yüzde 5 lik büyüme, uzun aradan sonra bir ilk.

Türkiye ekonomisi, 2013 ten itibaren başlayarak 2016 son çeyreğine kadar arzu edilen ölçekte bir büyüme performansı sergileyemedi.

Dahası 15 Temmuz kalkışmasını da takvim olarak içinde barındıran 2016 üçüncü çeyrekte ekonomi 1,3 oranında küçüldü.

Bunlar da tabi, işsizlik olarak, enflasyon olarak geri döndü.

O yüzden diyoruz ki, son büyüme rakamları stres altındaki ekonomi kurmaylarına derinden bir “Ohh” çektirdi.

İlk çeyrek yani Ocak, Şubat ve Mart aylarında yüzde 5 büyüme sağlanmış olması, geleceğe dair umutları artırmış durumda.

Nisan, Mayıs ve içinden geçtiğimiz Haziran aylarını kapsayan ikinci çeyrekte bu yüksek oranlı büyüme rakamlarının devam edeceği öngörülüyor.

YA HAKSIZLIK EDİYORLAR YA ÖNYARGILILAR YA DA…

Önümde uluslararası ekonomi çevrelerinin Türkiye’nin 2017 büyüme rakamlarıyla ilgili tahminlerini içeren bir tablo var.

Hükümetin kendi öngörüsü yılsonunda yüzde 4,4 lük büyüme rakamlarını yakalamak.

Ki, bu performans devam ederse bu rakamın üstüne çıkılması hayal gibi görünmüyor.

Ne var ki, uluslararası kurumların Türkiye ekonomisiyle ilgili, hadi hafif bir tabir kullanalım, aşırı temkinli yaklaşımları büyüme tahminleri söz konusu olduğunda da karşımıza çıkıyor.

Önümüzdeki tabloya göre en iyimser tahmini Dünya Bankası yapmış.

Yüzde 3,5.

OECD’nin tahmini de buna yakın bir yerde duruyor.

3,4.

Buna karşı diğer birçok uluslararası kurumun büyüme tahmini yaparken son derece cimri ya da aşırı ihtiyatlı davrandığı görülüyor.

Derecelendirme kuruluşları Moody’s, SP ile Blumberg, Reuters gibi kurumların tahmini yüzde 2,5 ile 2,6 arasında değişiyor.

IMF’ın tahmini de aynı düzeyde.

Oysa daha ilk çeyrekte Türkiye ekonomisi bu tahminleri ikiye katlamış durumda.

Aşırı ihtiyatlı gibi kavramlar kullanmakla birlikte, bu tahminlerde bu kadar sapma olmasının düşündürücü bir tarafı da yok değil.

BÜYÜMEYİ SAĞLAYAN FAKTÖRLER

Ekonomi de işlerin ikinci çeyrekte de tıkırında gittiğini gösteren bir takım rakamlar ve veriler var.

Üretim artıyor, ihracat artıyor, turizmdeki geçen yıl yaşanan kayıplar telafi ediliyor, bu da rakamlara yansıyor.

İkinci çeyrek büyüme rakamlarını olumlu yönde etkileyecek faktörlerin bir kısmı şu şekilde:

-Tarımda Nisan ayında yağışların olumlu seyretmesi,

-Sanayi üretimi yılın ilk üç ayından sonra ivme kazandı. Bu büyüme tahminlerini olumlu yönde etkileyecek.

-Nisan ayında sermaye malı üretimi yüzde 24,7 oranında artış gösterdi. Bu önümüzdeki dönem yatırımların artacağına işaret ediyor.

-Nisan ayında imalat sanayii üretimi de bir önceki yıla göre yüzde 7,3 oranında artış gösterdi.

-Yabancı yatırımcılar açısından da Türkiye’nin risk algısı her geçen gün azalıyor. CDS/ülke riskinin 268 lerden 200 lere kadar gerilemesi bunun en açık göstergesi.

-İhracatta yükseliş eğilimi yüzleri güldüren başka faktörlerden biri. Rakamların iyi gelmesi nedeniyle yıl sonu ihracat hedefi de bir milyar dolar artırıldı.

Ekonomide iyileşme trendi sürdükçe bu, enflasyon ve işsizlik rakamlarının aşağı doğru inmesi anlamın gelecek.

Lütfi Elvan, yıl sonu işsizlik oranının yüzde 10 ile 11 arasında bir yerlerde beklediklerini söylüyor.

Bu rakamların tek haneye inmesinin yolu ise, ortalama yıllık yüzde 6,5 büyüme oranını yakalamaktan geçiyor.

Türkiye bunu yapabilir mi?

Geçmişte daha fazlasını yaptığına göre şimdi de yapabilir.

 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat