Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçimlerden sonra gündeme getirdiği Türkiye ittifakı sözleri ile ilgili tartışmalar bitmiş değil.

Erdoğan bu ifadeyi kullandıktan sonra MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli, bu öneriyi ‘Soğuk karşıladıklarına’ işaret eden açıklamalar yapmıştı.

Erdoğan’ın öneriyi ilk gündeme getirdiği konuşmasında da niyetinin ne olduğu açık seçik ortadaydı aslında.

Seçim dönemi gerilimlerini bir kenarda bırakıp, ülkenin temel meseleleri konusunda 82 milyonun ortaklaşmasını sağlamaya dönük bir arayışın ürünüydü o sözler.

Bahçeli, önceki günkü yazılı açıklamasında bu konuya bir kere daha girdi.

"Seçimler öncesi 'Kürdistan'da kazanacağız, batıda AK Parti ile MHP'ye kaybettireceğiz' diyen bölücülerle Türkiye İttifakı nasıl sağlanacaktır?" diye sordu.

Bunun üzerine Erdoğan, dün TOBB’un Genel Kurulu’nda tartışmaları bitirme niyeti taşıdığı besbelli olan yeni sözler sarf etti:

“Bazıları hemen Türkiye İttifakı ifademizi Cumhur İttifakı alternatifi gibi göstererek fitne çıkartmaya çalıştı” dedi,

 "Terör örgütüyle el ele olanlar bizimle ittifak halinde olamazlar" diye devam etti.

Özellikle ikinci cümle, Bahçeli’nin soru kipiyle gündeme taşıdığı kuşkularına verilmiş bir yanıt gibiydi.

Geçenlerde MHP Genel Başkan Yardımcılarından birine “Türkiye ittifakı ifadesini “Ak Parti başka bir parti ile ittifak arayışına mı giriyor acaba” kuşkusuyla mı karşıladınız” diye sordum.

Öneriyi bu şekilde anlayanlar, hatta bir Ak Parti/CHP ittifakı teklifiyle ortaya çıkanlar olduğunu biliyoruz.

Sorudaki kastım biraz da bunlarla ilgiliydi.

“Hayır, öyle düşünmedik” dedi MHP yetkilisi.

Zaten Erdoğan’ın cümlelerinde öyle bir kasıt olmadığı ilk söylendiği zaman da fark edilebiliyordu.

15 Temmuz sonrası harcı karılan Cumhur ittifakının 2,5 yıllık serüveninin nasıl geliştiğini, nasıl bir fikir üzerine inşa edildiğini artık kavramayan kalmamıştır.

Ama şu kısmını tekrar hatırlatalım:

Bu ittifakın üç ana ekseni vardı:

1-Anayasa değişikliği ve seçimlerde birlikte hareket etmek.

2-Türkiye’yi tehdit eden terör eylemlerine ve terör örgütlerine karşı ortak tavır sergilemek.

3- Dış politika alanına giren ‘Sıcak patates’ konularında MHP’nin aktif desteğini almak.

Bu üç başlığı daha çok MHP yetkililerinden dinledik.

Biraz da ittifak mı, ittihad mı soruları gündeme geldiğinde “Biz iki ayrı parti olmaya devam ediyoruz ama bu üç başlıkta birlikteyiz” mesajını netleştirmek için bu tasnifin yapıldığını söyleyebiliriz.

Bu üç başlıktan birincisinin görünür gelecekte 2023’e kadar gündeme gelmesi beklenmiyor.

Ancak, Türkiye’nin kısa vadeli gündemine baktığımızda diğer ikisi üzerinde gelişen ittifakın ‘değerli’ olmaya devam ettiği görülüyor.

Türkiye kritik bir yaz dönemine girerken, hem Kuzey Suriye kaynaklı gelişmeler, hem de S-400 füzelerinin ürettiği gerilim nedeniyle güvenlik ve dış politika alanında ciddi sınavlar verecek.

Bu zor dönemde, Ak Parti ile MHP arasındaki ittifak devam edecek mi sorusunun gündemde kalması, iktidarın odaklanma motivasyonunu olumsuz yönde etkileyebilir.

AK Parti/MHP ittifakı meselesi daha dingin zamanlarda daha rahat şekilde tartışılabilir.

Ama şimdi bunun sırası değil gibime geliyor.

Galiba, Erdoğan’ın dünkü sözlerini de “Bu meseleyi artık tekrar gündeme gelmemek üzere kapatma” niyetinin bir dışavurumu olarak anlamamız gerekiyor.

Güvenlik ve dış politikada çok kritik bir kavşağa yaklaşırken, bir de başka komplikasyonlar nedeniyle dönüp arkasına bakmak durumunda kalmak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu aralar en son tercih edeceği bir şey olsa gerek.