'Kara perşembe'nin 4 günlük hasar tespit tutanağı
- GİRİŞ04.03.2013 09:45
- GÜNCELLEME04.03.2013 09:45
Doğrusunu söylemek gerekirse bu haberin, ilk gün Ankara'da yol açtığı büyük sarsıntıyı hesaba kattığınızda gelinen noktanın önemli bir kazanım olduğunu söyleyebiliriz.
Geçen Perşembe Ankara için kelimenin tam anlamıyla kabus gibi bir gündü.
Baharı müjdeleyen pırıltılı bir günde taze umutlarla sabaha başlayan pek çok kimse, Milliyet Gazetesi'nin iki koca sayfasını kaplayan ‘İmralı tutanaklarını' satır satır okuduktan sonra “eyvah yine mi?” demekten kendini alıkoyamadı.
Önce saatler süren derin bir sessizlik oldu.
Kimse ne yapacağını bilemez bir haldeydi sanki.
Başbakan Viyana'dan yeni dönmüştü.
Ve herkes O'nun tavrının ne olacağını merak ediyordu.
Eğer bu bir operasyon idiyse, ‘operatörlerin' de bir beklentisi vardı Başbakan'dan.
Masayı devirip “bu iş burada biter” demesini beklediler.
İyi niyetle çözüm sürecini destekleyenlerin içini ‘hafakanlar basmıştı.'
Aynı günün öğleden sonrasında Ak Parti'de dar katılımlı bir toplantı yapıldı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Parti sözcüsü Hüseyin Çelik ve Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın katıldığı bu toplantıdan ‘sonuç odaklı çalışmaya devam etme ve süreci bu tür sabotajlarla boğdurtmama' kararı çıktı.
Başbakan'ın da desteklediği bu kararın güçlü bir dayanağı da vardı.
Toplantıya katılanlardan birinin o gün akşam telefonda bana söylediği gibi, “Hükümet ve Ak Parti için bağlayıcı olan, BDP heyeti ile Öcalan'ın kendi aralarında ne konuştukları değil, Öcalan'ın yazdığı (ve henüz içeriği bilinmeyen) mektupların muhtevası idi.”
Mektuplar, Öcalan'la MİT arasında yapılan görüşmeler sonucu Başbakanın bilgisi ve onayıyla hazırlanmıştı ve sonuca ulaşılması halinde hükümet açısından ‘halka anlatmakta zorluk çekmeyeceği' bir muhtevaya sahipti.
Toplantı sonunda bu minvalde bir açıklama yapılması üzerinde duruldu.
Ancak Başbakan Erdoğan, “bırakın BDP'liler konuşsun, bu konunun muhatabı onlar” deyince açıklama yapılmaktan vazgeçildi.
O gün hükümet adına konuşan tek isim, gece yarısına doğru katıldığı bir televizyon programında “bu tür sabotaj girişimleri bizi yolumuzdan alıkoyamayacaktır” diyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin oldu.
GÜLEN GRUBUNUN OLGUNLUĞU
Perşembe günü böyle geçti.
Hükümet açısından başbakanın soğukkanlılığı ve etrafındaki ‘becerikli aktörler' sayesinde en kritik gün kazasız bir şekilde atlatıldı.
Akdoğan'ın ifadesiyle ‘sabatörlerin' ilk hamlesi boşa çıkarıldı.
Ama ertesi gün, sonraki günler ne olacaktı, bu belli değildi.
Özellikle iki kesimin bu olaya nasıl bir tepki vereceği henüz belli olmamıştı.
Gazetede yayınlanan tutanaklara göre Öcalan, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin şahsını da hedef alan ve yer yer saldırganlığa varan bir sürü laf etmişti.
Ve bu laflar karşısında hareketin nasıl bir tepki vereceği önemliydi.
Ertesi gün ve sonraki günlerde Gülen hareketine yakın yayın organlarında çıkan haber ve yorumlara bakınca, provakasyonlara alet olmama gayretinin ön plana çıktığı görüldü.
Bir yerde en fazla kışkırtılmak istenen kesim, en büyük olgunluğu gösteriyordu.
BDP'NİN ÖZENLİ TUTUMU
Kara Perşembe'nin yıkıma yol açmadan atlatılmasında rolü olan üçüncü kesim de BDP oldu.
Doğrusu, BDP'liler ilk gün “ne var bunda” türü bir tavır geliştirseydi, gerilimin sürmesi kaçınılmaz olabilirdi.
Ama partinin önde gelenlerinin özenli bir dil kullanıp sağduyulu bir yaklaşım sergilemeleri, olumsuz havanın kısa sürede dağılmasına yardımcı oldu.
Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak ve Ahmet Türk'ün İmralı tutanaklarının sızdırılmasının yanlış olduğunu söylemeleri, en son Cuma günü İstanbul'da İskele Sancak'ta ağırladığımız Sırrı Sakık'ın “sızdıranları bulursak bunu kamuoyuna mutlaka açıklayacağız” demesi, çözüm treninin raydan çıkmadan yoluna devam etmesi için önemliydi.
Önümüzdeki günler ne gösterecek bilmiyoruz ama, sadece Türkiye'de değil, bütün bölgede ciddi sonuçları olacak böyle büyük bir projenin kolayca sonuca ulaşmasını beklemek için epey saf olmak gerekiyor.
Temkinli iyimserlik tavrını sürdürmek, kötü, en kötü senaryolara hazırlıklı olmak ve süreci yürütenler açısından da biraz daha dikkatli davranmak.
Kara Perşembe'den alınacak en büyük derste bunlar olmalı.
Mehmet Acet - Haber 7
mehmet.acet@kanal7.com.tr
Twitter: @acetmehmettw
Yorumlar1