Türkiye Bu Coğrafyanın Asli Unsurudur

  • GİRİŞ27.01.2018 09:10
  • GÜNCELLEME29.01.2018 07:15

Müttefikimiz, stratejik ortağımız(!), NATO’da birlikte olduğumuz ABD;  dün Kıbrıs konusunda Rumların ve Yunanistan’ın, bugün de Afrin Harekâtı’nda terör örgütü PKK, PYD ve YPG’nin yanında yer alarak Türkiye’yi düşman hattına koydu. PKK’nın terörist, ancak PYD/YPG’nin farklı olduğu yalanını savunarak aklı sıra zaman kazanmaya çalıştığı inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. ABD’nin amacı, Türkiye’nin güneyinde İsrail yanlısı seküler, özerk, kanton bir PKK Bölgesi oluşturmaktır. Bu projeyi gerçekleştirmek için en az 20 yıldır çalışıyor. PKK/PYD/YPG koridoru Akdeniz’e bağlandığında “DEAŞ” temizlendi denilecek. Akabinde bu terör kantonuna meşruiyet yükleyerek arka arkaya tanıyacaklardır. Şimdi İran tehlikesinden söz edilmeye başlandı. ABD, Türkiye ile aralarında sanki hiçbir şey yokmuş gibi işbirliği mesajları vermeye devam ediyor. Atlantik Konseyi İstanbul Zirvesi 2017’de konuşan ABD Enerji Bakanı Rick Perry, “Türkiye önemli bir transfer ülkesi. ABD, Türkiye ile birçok alanda işbirliği yapmaktan gurur duyuyor. İyi ticaret ortağıyız. NATO müttefikiyiz ve daha önemlisi dostuz. Önümüzdeki yıllarda eminim ki enerji sektöründe ilişkilerimizi geliştireceğiz. Ortak bir gelecek için hedeflerimiz var.” Diyor. Bunu söyleyen ülke PKK/PYD ve FETÖ teröristlerini koruyup gözetiyor. Donald Trump’ın “Artık PKK ve YPG’ye silah gitmeyecek.” talimatından sonra silah yardımı iki katına çıktı.

Terör örgütü PKK/YPG’nin Kobani’den Akdeniz’e kadar oluşturmayı planladığı terör koridoru, Türkiye’nin milli güvenliğini, toprak bütünlüğünü ve bekasını tehdit eder konuma gelmiştir. Afrin, Halep’e bağlı Türkiye’nin Hatay ve Kilis illerine komşu bir ilçedir.

 

 

  Neden Pentagon, “Afrin bizim operasyon alanımızda değil”? Dedi. Bazı kaynaklar bu durumu, “ABD’nin operasyona yeşil ışık yakması” olarak yorumlarken, ABD kaynaklı bir başka değerlendirmede ise; “Türkiye’nin Afrin operasyonunun sorumlusu Rusya’dır.” Demek suretiyle Rusya’nın Kürtler üzerindeki nüfuzunu kırmak istemesi olarak değerlendirmektedir. Daha şimdiden PKK/YPG Rusya’yı suçlamaya başladı. Fakat Rusya bu suçlamaya karşı, “Hiçbir Kürt grubuna taahhüdümüz yoktur” diye cevaplandırdı.

ABD ve Batı, “Türkiye bu operasyonu kısa sürede bitirmeli ve halka yönelik zayiattan kaygı duyuyoruz. DEAŞ bu alanda tekrar vücut bulacak ve canlanacak,” söylemlerini gündeme getirerek olumsuz bir algı operasyonu başlattı. Hemen arkasından Türk Ordusu ve ÖSO yerleşim yerlerini bombalayarak; “Çocuk, kadın, yaşlı savunmasız insanları öldürdüğünü ayrıca çok sayıda Türk ve ÖSO askerlerinin esir alındığı” şeklinde moral ve motivasyonu bozan algıları meydana getirmek üzere yazılı ve görsel basına servis etmeye başladılar.  Amaç BM’yi harekete geçirerek Afrin Harekâtı’nı akamete uğratmak ve Münbiç harekâtını önlemek.

ABD Dışişleri Sözcüsü, “Türkiye’yi bu tarz eylemlerde bulunmamaya çağırıyoruz. Onların da şiddete başvurması yerine IŞİD’le mücadeleye odaklanılmasını” istiyor. Ancak Türkiye El-Bab ve Cerablus’ta DEAŞ’la savaşırken ABD ve koalisyon güçlerinin kılı kıpırdamadı. Türkiye, PKK/PYD/YPG konusunda tüm diplomatik yolları denedi. Hatta zorladı. Çok başarılı diplomasi yürüttü. Suriye dâhil haber vermediği tek bir ülke kalmadı. Diplomatik ve siyasi yollar tükenince Cumhurbaşkanı Erdoğan “İnşallah yarın öbür gün kısa bir süre içinde önce Afrin’den sonra Münbiç’ten başlamak üzere Suriye’deki terör yuvalarını yerle bir edeceğiz müttefik gibi görünüp bizi sırtımızdan bıçaklayanların engel olamayacağını” söyledi. Ya Afrin ve Münbiç’e girip bu bölgeleri terörden arındıracaksınız yahut yeni bir Kandil oluşacak bir 50 yıl daha terörle baş başa kalacaksınız.

  ABD neden PKK varlığına meşruiyet alanı oluşturmaya çalışıyor? Faşist ve darbeci FETÖ elebaşı ve mensuplarını niçin besliyor? Bütün bu ve benzeri soruların tek cevabı var, o da Türkiye’nin ulusal güvenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik düşmanca harekettir. Afrin’de “Zeytin Dalı Harekâtı”nın başlama sebebi de budur.

  Bu harekât Kürt kardeşlerimize karşı değil sınırımızda terör koridoru oluşturmaya çalışan, ABD ve Batı emperyalizminin ve siyonizmin gönüllü kölelerine, taşeronlarına ve kan içicilerine karşıdır. Bu ülkenin tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar Kürt kardeşlerimize el uzatan, gönül açan, gerekirse baldıran zehrini içecek bir lider gelmedi.  Terör örgütü PKK ve YPG, Kürt kardeşlerimizin değil, “Haçlı kolonyalistinin savaşçılarıdır.” 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi’nin hesabını verememiş olan ABD, terör örgütüyle yan yana olmakla akıl tutulması yaşamaktadır.  Bu durum siyasi ve politik bunalımın ve çöküşün işaretleridir. ABD küresel vizyonunu kaybetti. Afrin sürecini sabote edemeyecektir.

Afrin Harekâtı meşrudur. Meşruiyetin kaynağı uluslararası hukuktan doğan haklılığımızdır. Ordumuz ve ÖSO güçleri şehir merkezine doğru ilerlerken iyi ve hızlı bir koordinasyon ile yerel unsurlar işbirliğinde terör örgütü PKK’nın tuzaklarına ve oyunlarına düşmeden bu harekâtı Allah’ın izni, yardımı ve muzafferiyetiyle sonuçlandıracaktır. Bu harekâtın başarısızlığını isteyen; ABD, İsrail, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE gibi dış güçlerin yanı sıra içeride de; ABD ordusuyla Türkiye bir çatışmaya girse de Erdoğan’ın sonu gelse diye bekleyen HDP/PDY ve sağdan soldan eski tüfek emperyalizmin işbirlikçileri mevcut.

  Türkiye, Afrin Harekâtı ile terör örgütü PKK’nın Amanos dağlarından sızarak gerçekleştirecekleri muhtemel bombalı eylemlere ve Kuzey terör koridorunun Akdeniz’e bağlanmasına, silah ve mühimmat girmesine engel olacaktır.

  Suriye’ye yüzlerce tır dolusu silah sokan ABD, Türkiye’nin Afrin Harekâtı’nın Suriye’de ve bölgede istikrarı bozacağını, PYD ve YPG’nin Türkiye’ye tehdit oluşturmadığını ifade ederek, adeta insan aklıyla alay etmekte. Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu; “Türkiye sınırlarında Suriye PKK’sı mensubu yaklaşık 60 bin terörist bulunuyor. ABD, Türkiye’nin yanında olsaydı zaten burayı dağıtırdı. PKK/PYD’ye silah desteğini kesmiyorsun, düşmanlık yapmaktan vazgeçmiyorsun, Suriye’den çıkmıyor ve PYD’yi terör örgütü olarak listeye almıyorsun; sonra da kalkıp Türkiye’ye ‘Afrin’e operasyon yapma’ diyorsun. ABD’nin yaptığı düzmeceden ibarettir.” Diye konuştu.

  Sonuç itibariyle, kimsenin hiç kuşkusu olmasın ki Türkiye bu coğrafyada belirleyici güçtür. “Ben olmadan bu bölgede bir şey yapamazsınız” demektedir. Afrin’de terör unsurları temizlenecek ve bölgedeki nüfus sahibi ülkelerle terör örgütü PKK ve PYD/YPG’nin bağları kopartılacak yahut zayıflatılacaktır. Sonra bu toprakların gerçek sahipleri olan; Arap, Kürt, Türkmen ve diğer unsurlara huzur ve güven içinde yaşamak üzere teslim edilecektir.

Bu operasyonu farklı sebeplere dayanarak eleştirenler, Suriye ile hiçbir ortak paydası olmayan ABD’nin bu bölgede ne işi var diye kendilerine sormazlar mı? Irak’a getirilen demokrasiyi (!), Mısır’da Sudan’da Afganistan’da, Filistin’de ve diğer İslam coğrafyalarında yazı gelmeyen “Arap Baharı” nı sorgulamazlar mı?

  Vesselam…

Yorumlar29

  • Velican Polat 6 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık sayın müdürüm. Kimin dost kimin düşman olduğunu zaten biliyorduk. Daha çok belli oldu. Allah bize yeter.
    Cevapla
  • Cumali Ozdemir 6 yıl önce Şikayet Et
    Memet abi çok güzel bir makale olmuş bu topraklarda hoc BİR zaman dostumuz olmamıştır .Allah bize yeter inşallah
    Cevapla
  • TAHA KAYA 6 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet Hocam, Gerçekten çok güzel tespitlerde bulunmuşsunuz. Bu konuda bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Selam ve dua ile sağlıcakla kalınız.
    Cevapla
  • Nezir Demircan 6 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Hocam, Adamların onbinlerce kilometre öteden gelip,dediğiniz gibi sömürücü bir kafa ile mahallemizi rahatsız etmelerinin bir sonu olacaktır.Hatta güçlü Türkiye ve Reisi sayesinde dünya kamu oyunda rezil olmaya başladılar.Beteri gelecek inşallah.
    Cevapla
  • Vedat özdemir. 6 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet abimiz.tesbitleriniz ve yazınız güzel.eline sağlık.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat