Deizm söylemi gerçeği yansıtıyor mu?

  • GİRİŞ14.04.2018 08:09
  • GÜNCELLEME16.04.2018 06:55

Yetişkinler ve gençler arasında her konuda seviyeli tartışmaların olması, fikri gelişmişliğin ve özgürlük alanlarının ölçülü kullanılması ile arzu ettiğimiz farklı düşüncelerin ifade edilebilmesi ve bir arada yaşayabilmesi adına zenginliğin olduğu kadar özgürlüğün tehdit ve tehlike alanından çıkması anlamına da gelmektedir. Yıllardır gördüğümüz husus, fikir ve düşüncelerin karşılıklı saygı çerçevesinde ifade edilmesinden ziyade metazori, şiddet, bastırma ve yok etme anlayışı üzerine kurgulanması ve hayata geçirilmeye çalışılmasıdır. Bu paradigmanın toplumsal değişim ve dönüşüme engel olması, şiddet, gerilim ve kavga ortamını hazırlaması geleceğimizi ve gelişmemizi tehlikeye düşürmektedir.

Özellikle son günlerde bazı üniversitelerde yaşanan bağnaz ve emperyalist güdümlü hareketlerin İmam – Hatip ve üniversitelerde sanki yeni bir gelişmeymiş gibi laik ve seküler kesim tarafından şişirilerek gündeme getirilen, “muhafazakâr-dindar kesimin çocuklarının ateist – deizme yöneldikleri” iddiaları; ülkenin reel gerçeğinden uzak, İmam – Hatip okullarını itibarsızlaştırma, dinine ve medeniyet köklerine bağlı aileleri endişelendirme, panikletme ve İmam – Hatiplere artan itibarın zedeleme gayretlerinden başka bir şey değildir. Ayrıca bu işin arka palanında bir FETÖ ince ayarının olduğunu da düşünüyorum. Hatırlanacak olursa Doğu ve Güneydoğuda,  “FETÖ’nün dershane ve yurtları olmasa gençler dağa çıkacak ve PKK’lı olacaklar” deniliyordu. Bugün “İmam-Hatip benzeri bir okulda okuyan liseli bir kızın ‘anne ben artık deist oldum.’ Bir Üniversitemizde başı örtülü kızların hocalarının odasına giderek; ‘bazı din adamlarının söylemleri, siyasilerin olumsuz tutum ve davranışları, anne ve babalarının dini yönden zor kullanmaları ve özgürlük alanlarının kısıtlanması sebebiyle’ deist ve ateist olduklarını söylemeleri ile birlikte bazı hocaların ve köşe yazarlarının ailelere bir kaygıyı belirtmek adına uyarıda bulunmaları şekilsel olarak doğru olmakla birlikte olayı inceleme, araştırma ve şayet doğru ise (ki ben bunun bir tiyatro olduğunu düşünüyorum) çözüm arama noktasında eksik olduğuna inananlardanım.

 

 

Sol ve seküler çevre hayat tarzlarına müdahale edildiği gerekçesiyle hemen ayağa kalkıp Bremen Mızıkacıları gibi hep bir ağızdan, “Devlet eliyle İslamlaşma” , “Laiklik ve Atatürkçülük tehlikede”, “Mecburi Din Dersleri Kaldırılmalıdır” teraneleri ile bağırıp çağırsalar da, her şeyin kendi istedikleri mecrada gittiğinden son derece emin, memnun ve mutlular. Bu nasıl İslamlaşma ve baskıcı devlet politikası ki dindar ve muhafazakâr kesimin çocukları hem de İmam–Hatiplerde ateist ve deist olmaya başladılar? Bir taraftan ‘dindarlaşma, islamlaşma’ olacak, diğer taraftan dindar kesimin çocukları, ‘İslam’dan koparak deist ve ateist olacaklar.’ Bu durum tam bir paradokstur. Köpürtmedir. Küresel kapitalizmin yıllardır oynadığı kültür emperyalizmini tekrar ısıtılıp ortaya konması ve planlanmış bir propagandanın sahnelenmesidir. “Tanrı artık öldü” diyen ateistler baktılar ki Allah’a inananların sayısı ciddi bir oranda doğuda da batıda da artış gösteriyor. Bunun üzerine, “Tamam Tanrı var ama işimize karışmasın, bir kenara çekilsin. Bizim hazzımıza, hayatımıza, idaremize, yönetimimize ve şeytanla dostluğumuza karışmasın” demeye başladılar. Türk televizyonlarının dizi ve sinema sektöründe; “Abdülhamit ve Diriliş” gibi atılımların olmasına karşın maalesef televizyonlarda ki dizilerin kahir ekseriyeti toplumsal bünyemizin sorunlarına, gençlerimizin yaşadığı problemlerin çözümüne yönelik tavsiyeleri önermek yerine; yalan, hile, aldatma, şan, şöhret, dedikodu, şüphe, iftira ve haksız kazancı özendirmesi gibi olumsuz duygular üretmesi endişe verici olmakla birlikte bu alanı beslemektedir. İnanç ve ibadet dünyamıza yönelik bazı manipüle davranışlar, kadınların erkeklerle aynı safta namaz kılmak istemeleri, kim bilir belki de yarın ‘neden kadın peygamber yok, diyenler; ‘kadın imam, kadın müezzin’ isterlerse şaşmayınız. Zira Fatih Camiinde ısınma turları başladı. Bazı camilerde sayısı az da olsa bazı hatiplerin cemaati döver gibi konuşmaları, bazı ailelerin çocuklarına karşı ilgisizliği, eğitim programlarının yetersizliği  gibi durumlar gençliği ve aile yapımızı olumsuz yönde etkilemektedir.

Doğru bilgiye ulaşmanın ilk yolu okuma, anlama, sorma ve sorgulamadır. Zira bilgi verilmeden tercih yapılmaz. Hz. İbrahim (a.s): “Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” demişti. Allah (c.c.) da: “İnanmadın mı?” dedi. İbrahim: “Evet inanıyorum fakat kalbim iyice yatışsın/mutmain olsun diye görmek istiyorum” dedi. (Bakara /160)  Yine Hz. İbrahim, tanrılık iddiasına bulunan dönemin kralına: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür,” dediğinde, o da:  “Ben de diriltir ve öldürürüm”, demişti. İbrahim ona:  “Allah, güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir! Deyince, inkar eden şaşırıp kaldı. Allah zalimler topluğunu hidayete erdirmez.’’ (Bakara /258). Hz. İbrahim (a.s)’ın hayatı bu güne ışık tutan laboratuvar mahiyetindedir. Evrende muazzam bir düzen, denge, ahenk ve tasarım vardır. Bu durum Onun bir yaratıcısı olduğunu göstermektedir. Yığın yığın yıldız nebulozları ve galaksiler belirli bir yöne doğru akıp giderken herhangi bir dengesizlik ve ölçüsüzlük göremezsiniz. Dünya Güneş’e dengeli ve ölçülü bir mesafede durmakta. Şayet bulunduğu yerden daha yakın ya da uzak noktada olsaydı ya sıcaktan veya soğuktan dolayı hayat olmayacaktı. Zira Allah evreni ve içindekileri bir ölçü ve denge üzerine yarattı. Onda bir eksiklik göremezsiniz. Eşrefi mahlûkat olarak yaratılan insanın görevi Rabbine teslim olup ibadet ve kulluk vazifesini yerine getirmesidir. Modernite mahlûk olan aklı kutsallaştırınca vahiy ile insan arasında ki ilişki kesildi. Yani insan Allah ile olan ilişkisini kesti. Allah ve peygamberi ile yollarını ayırdı. Kendi heva ve heveslerini ilahlaştırdılar ve sapıklardan oldular. Esfeli safilin derecesine indiler. Onların kalacakları ebedi yurt cehennemdir. Postmodern  dünyevileşme, dünyevi olanın ilahlaştırılması, Paganizmin  Psikanaliz ürünü olan Deizm ve Ateizm’i doğurdu ve dini bir boyut kazandırdı. Küresel kültür bir taraftan sömürdüğü ülkelerde sanki yeni bir şeymiş gibi Deizmi piyasaya sürerken, efendileri Trump devlet töreninde ve kilisede İncil üzerine yemin ediyor. AB devlet başkanları da Roma’da Papa’nın konuşmalarını dinlemek üzere halka oluşturuyorlar.

İnsan sanatçı, iş ve bilim adamı olur. Sanayide, teknikte gelişir. Makine ve fabrika yapar, üretim ve istihdama katkıda bulunur. Fakat bir can, ruh, zekâ ve akıl yapamaz. Sesten daha hızlı uçağı yapar, fakat bir sineği bir böceği yapamaz.  Zira bütün bilimsel gelişmeler aklın ürünüdür. Akıl gibi büyük bir nimeti yaratan Allah’tır. Dünyanın kendi ve Güneş etrafında dönmesi, gün, ay, yıl, yağmur, rüzgâr, soğuk, sıcak, kış ve yaz gibi bütün faaliyetler devam etmektedir ve bir tesadüfün eseri değildir. Bilimde tesadüfün yeri yoktur. İnsan ve kâinat Allah tarafından yaratılmıştır. Allah bizi görüp gözetmektedir. Yaratmaya devam etmektedir. Bizim görevimiz bütün bu nimetlere karşın Rabbimize ibadet ve kulluk görevimizi yerine getirmektir. Unutmamalıyız sahip olduğumuz her nimetin bir şükrü gerektirdiğini bilmemiz ve yerine getirmemiz varlık sebebimizdir. Değerlerimizi ve gençliğimizi itibarsızlaştırmaya yönelik hamlelere karşı çok çalışmalıyız. Adalet, merhamet ve hakkaniyetle hemhal olmalıyız. Yalan, hile, aldatma ve rüşvet dünyamızda yeri asla olmamalıdır. Başka türlü geleceğe güvenle bakamayız, genç kuşaklarımızı ahlaklı ve donanımlı yetiştiremeyiz ve inandırıcılığımızı kaybederiz.

Vesselam.

Yorumlar18

  • A. Samet 5 yıl önce Şikayet Et
    Kaleme aldığınız bu güncel mevzuya güzel izahatınızı tebrik ederek şunlarıda eklemek isterim. Deizm itikadi ve fesefi olmaktan ziyade ameli ve nefsi bir yaklaşımdır. Yani mühendislik çalışmasının bir ürünüdür. Bu bağlamda müslüman evladını ALLATAN koparamıyacaklarını bildikleri için islamdan koparma gayretindeler. Zaten inkarı islam inkarı uluhiyeti neticelendirecektir. Ama bu yaklaşım itikadi değildir nefsanidir. Deizm bataklığına şeytani arzular için giden gençliğimizi muhafaza etmenin en önemli esası taklidi imandan kurtarmaktır. Gençlerimizin Tahkiki imanı elde etmesini sağlarsak bu tür mühendislik çalışmaları beyhude kalacaktır.
    Cevapla
  • Rafet Dural 6 yıl önce Şikayet Et
    Üstad,kaleminize ve yüreğinize sağlık.güzel ve çok faydalı bir yazı...
    Cevapla
  • Ekrem Ekici 6 yıl önce Şikayet Et
    Dilimize tercüman olmuşsunuz. Neredeyse aynı düşüncelerim desem yalan olmaz. Kaleminde ve Yüreğinize sağlık ! Selam ve dua ile...
    Cevapla
  • Haydar Fettahoğlu 6 yıl önce Şikayet Et
    Muhterem hocam, son zamanlarda Müslüman gençlerimiz üzerinde yapılmak istenen negatif algıya karşı bu uyarıcı makaleniz isabetli olmuştur. Dünyada gittikçe yaygınlaşan Deist akımını müslüman gençlerimize yaftalamak topu taca atmaya çalışmaktır. Amaç sapkın ve insanlığın ihtiyacına cevap veremeyen dinlerden uzaklaşan insanların İslam dinine yönelmelerine mani olmaya çalışmaktır. Sayın Müdürüm, bu konudaki bu uyarıcı makaleniz çok isabetli olmuştur. Allah yâr ve yardımcınız olsun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Aytekin 6 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet bey güzel, anlamlı, çok önemli bir yazı olmus. Elinize, kaleminize saglık. Hayırlı günler.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat