Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemin ederek göreve başlamasıyla birlikte Cumhuriyet  tarihinde bir dönem kapandı. Yeni bir dönemin sayfası “Başkanlık Sistemi” ile açıldı. 1923’den 1950’ye kadar “tek parti yönetimi” ve akabinde 67 yıl süren ve her on yılda bir askeri darbelerle “terbiye edilen” milletimiz bu makûs talihini yenerek, tarihi bir adımla “Yeni Başkanlık Sistemi”ne ilk adımını attı. Bu bir miladın başlangıcıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’ne girdiğinde, geçici Meclis Başkanı Durmuş Yılmaz Milletvekillerini ayağa kalkmaya davet etti. AK Parti, MHP ve İYİ Parti karşılamada ayakta alkışladılar. CHP ve HDP yemin töreni bitinceye kadar ayağa kalkmadılar. İYİ Parti’de yemin süresinde oturmayı tercih ettiler. CHP, merhum Özal ve Gül seçildiğinde de meclise girmeyerek bu anti demokratik tavrını sürdürmüştü. Ne garip tecellidir ki protesto ettikleri Gül’ü “Başkan Adayı” göstermek için büyük gayret gösterdiler. Adı darbelerle birlikte anılan devletin kurucu partisi CHP, seçim süresince bütün stratejisini “Erdoğan nefreti ve karşıtlığı” üzerine yürütürken mecliste de Erdoğan’a karşı “ayağa kalkmama”,  “sırtını dönme” ve “meclisi terk etme” gibi milletin iradesine saygısız bir duruş sergilemiştir.  CHP ve zihniyeti; ülke ve dünya gerçeklerini takip edecek, çözüm ve katma değer üretecek bir mantaliteye, kendine özgü bir dinamiğe sahip değildir.  Dışarıda üretilen proje, uygulamak üzere önlerine konuyor.

Milat Gazetesinden Ali Aydın, köşesinde anlattığına göre; Ataol Behramoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Haziran gecesi “Balkon konuşması” için: “Bir çete reisinin konuşmasıdır. Bu bir darbecinin konuşmasıdır. Bu demokratik  seçimle iş başına gelmiş bir devlet adamının konuşması değildir…”  Kemalist Behramoğlu, hızını alamayarak şehitlerimiz için Erdoğan’ın, “Onların ölmüş  sayılmayacağını” söylemesine çok sinirlenmiş ve “Ortaçağdan Sesleniş” başlığı ile bir yazı yayınlamış.  Biliyorsunuz Allah’u (c.c): “Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyiniz. Onlar bilakis diridirler. Fakat Siz O yüksek hayatın farkında değilsiniz. (Kuran-ı Kerim Bakara /154) buyurmaktadır.  Behramoğlu Kelam’ı Kadim’in bu ifadelerine  “Bayat Ortaçağ” göndermesi yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Kur’an-ı Kerim’e saldırmaktadır.  İzzet, edep, haya ve his yoksulu bu sürülerin, Ramazan gününde ellerinde rakı-şarap şişeleri olduğu halde: “Tayyip şerefe” deme soysuzlukları, “fikrin fahişeliği” ve küresel sermayenin zavallı iş birlikçisi Lut Kavmi’nin çocukları. Açık bir şekilde ifade etmeliyiz ki tarihin hiç bir döneminde medeniyet değerlerine düşman, insana yabancı ezik bir güruh görülmedi. “Diktatör tebrik edilmez”, “önünde  ayağa kalkmayacağız,”  “elini sıkmayacağız”,  gibi  ifadeler en basit tabirle ciddiyetsizliktir.  İstediğiniz kadar yırtının. Halkı adam yerine koymayan eli sopalı o istibdat döneminiz kapandı.  Oligarşi düzenin şımarık ve müptezel çocukları, PKK’nın kiralık katilleri, FETÖ’nün akrepleri bu ülkenin çocuklarını zehirlemeyecekler ve geleceğine format atamayacaklardır.

Diğer taraftan  “Trenin raydan çıkmasıyla meydana gelen elim kazayı”,  “tören anında yağan yağmuru”  bir araya getiren “ilahi bir güç” hemen devreye girerek 24 vatandaşın canını aldı ve Erdoğan’a: “Dikkat et ülkeyi raydan çıkarma demiş” (!).  Bu kafa, daha yakın zamanda yaşadığımız 17 Ağustos depreminde binlerce insanımız hayatını kaybettiğinde; “Bu deprem bize İlahi bir ikazdır” diyenlere olmadık laflar sarf eden kafa değil mi? Bu anlayış hastalıklıdır ve yanlıştır.

Daha dün “artık muhtar bile olamayacak” dedikleri Erdoğan, bugün Venezuela Devlet Başkanı  Nikolas Maduro’nun ifadesiyle; “Multipolar  Dünya lideri” oldu. Türkiye – ABD ilişkilerini yakından takip eden Habertürk  yazarı Serdar Turgut, yemin töreniyle ilgili yapmış olduğu değerlendirmesinde: “İtiraf etmeliyim ki ABD’li yetkililer Erdoğan’ın yemin öncesi ve sonrası konuşmalarını pür dikkat dinlendi, tercümesi yapıldı ve ilgili birimlere hemen aktarıldığını ilk kez gördüm. ABD yönetiminin Türkiye’ye bu kadar önem verdiğine ilk defa şahit oldum. Erdoğan’ı sevmiyorlar ama müthiş bir saygı var,” diyor. Maalesef yine her zaman olduğu gibi BBC  News, Fi nancial  Times, The Guardian, The Times ve New York Times gibi ABD ve Batı basını, Berat Albayrak’ın  Maliye ve Hazine Bakanı olması; ‘Türkiye Ekonomisinin sağlığı ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konularında endişeli olduklarını, yabancı yatırım için risk oluşturacağını, değişimin laiklik ve batılı değerler yerine muhafazakar ve İslami çizgide olması üzerinde durarak, Başkan Erdoğan’ı yıpratmaya yönelik yayınlara yer vererek daha işe başlamadan  “Yeni Türkiye’den” rahatsızlıklarını alenen dile getirdiler ve olumsuz algı operasyonlarına başladılar.  Dışta ve içte bu olumsuz algı operasyonuna girenlerin bütün amacı Berat Albayrak üzerinden Başkan Erdoğan’ı vurmaya çalışmaktır. Zira Albayrak;  genç, dinamik, birikim sahibi ve özel sektör ve Enerji Bakanlığı görevinde kendini ispatlamış iyi bir finansçı, çalışkan bir yöneticidir. ABD ve Batı gazeteleri, Kredi Kuruluşları, Yabancı Bankalar Başkan Erdoğan daha işe başlamadan notu ve tepkiyi verdiler.  ABD ve Batı’nın bu yaklaşımı; yükselen faşizm ve İslamofobi’nin arkasına tutunmuş bir vizyonsuzluğun ifadesidir.

Tarihin akışını değiştiren bu dönemde; hak, adalet ve ihsanın,  istikrarın, emniyetin, kalkınmanın, huzur ve refahın, temel hak ve özgürlüklerin gelişmesi yönünde adımların atılması, medeniyetimizin ihya ve inşası için hizmet üreten dinamik bir devlet yapı hepimizin arzusudur.  Başkan Erdoğan ve ekibine Aziz ve Hâkim olan Cenab-ı Allah’ tan başarılar dilerim.

Kudüs ziyareti dönüşünde saçma sapan iddialarla gözaltına alınan Ebru Özkan’a  azılı bir terörist muamelesi yapılarak ellerine kelepçe, ayaklarına pranga vuran İsrail’e ve tepki göstermeyen “insan hakları” savunucularını da bu tarih yazacaktır.

Vesselam.