İran ve Türkiye vatandaşı işadamı Reza Zarrab, 19 Mart 2016’dan bu yana ABD’de tutuklu bulunuyor.

ABD’ye tatile gittiği sırada dönüşte tutuklandığı açıklanan Zarrab’ın kendi rızasıyla mı yoksa özel bir operasyonla mı ABD’ye getirildiği hâlâ netleşmiş değil.

Zarrab,  ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları yasadışı yollarla delmek, ABD kurumlarını aldatmak ve kara para aklamakla suçlanıyor.

R. Zarrab üzerinden yürütülen davada  Türk devlet kurumları ve hükümet yetkilileri de suçlanmaya çalışılıyor. 

Savcının iddianamesinde yer alan bilgi ve belgeler üzerinde itirazlar ve tartışmalar ise halen devam etmektedir. 

İşin doğrusu şu:

Hukuk ve adalet işin hikayesi. Hukuk yöntemleriyle değil, siyasi yönlendirmelerle işleyen bu mahkeme tam bir tiyatro. 

Mahkeme’nin 2010 yılında kurulmasına karar verildiği Türk istihbarat kaynaklarınca tespit edilmiştir.  

ABD, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nü taşeron olarak kullanmıştır.  

17-25 Aralık 2013’teki hukuk dışı operasyonlar ve ardından FETÖ’cü savcılar tarafında açılan davalar üzerinde icat edilen sahte belgeler yine ABD’nin kullandığı FETÖ Ajanları tarafından ABD makamlarına servis edildi.  

Anlaşıldığı gibi 17-25 Aralık 2013’deki hukuk dışı operasyonlar ile açılan davaların tamamı ABD’de devam eden mahkemeye delil oluşturabilmek için bir plan dahilinde gerçekleştirilmiştir. 

Bu bilgi ve belgeler hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş olduğundan dolayı  ABD yargıçları suç işledikleri gibi elde ettikleri bu bilgi ve belgeler de yok hükmündedir. Yani hukuken geçersiz oldukları için mahkemeler bu delilleri esas kabul ederek ceza veremezler.

Diğer bir ifadeyle, ABD,Türkiye üzerinde çıkar politikaları adına sürdürdüğü şantaj ve siyasi baskılarına destek mahiyetinde mahkeme adında bir tiyatro kurdurmuştur.  

Türkiye bu mahkeme tiyatrosunda sahte belgelerle sanık sandalyesine oturtturulmak istenmektedir. 

Hedef;  Türkiye’yi uluslararası arenada suçlu konumuna düşürüp müdahaleyi gündeme getirmek. 

ZARRAB YÖNLENDİRİLİYOR

ABD Adalet Bakanlığı’na bağlı Federal Cezaevleri Bürosu’nun internet sitesindeki resmi kayıtlarda, ‘09135-104’ kayıt numaralı Zarrab’ın 8 Kasım 2017 tarihinde cezaevinden tahliye edildiği bilgisi yayınlanmıştı.

Bu bilginin basına sızması üzerine Federal Hapishaneler Bürosu apar topar bir yanlışlık yapıldığını belirterek Zarrab’ın halen hapishanelerinde olduğunu duyurdu.

Bu bilgilerin hangisinin doğru olduğunu bilen yok. 

ABD,  kendi makamlarının verdiği bilgilerle yetinilmesini istiyor. 

Ve skandal üstüne skandal …

Zarrab’ın avukatı Şeyda Yıldırım  “bize de beş gündür bilgi vermiyorlar, hiçbir haber alamıyoruz” demişti.

Dışişleri Bakanlığı, Washington Büyükelçiliği aracılığıyla ABD’ye yazılı nota verip, bu ülkede tutuklu bulunan ve 5 gündür avukatlarının da haber alamadığı Rıza Zarrab hakkında bilgi istedi.

Nota cevapsız kalınca ikinci defa nota verildi. ABD, Adalet Bakanlığı’nın  “Zarrab’ın sağlık durumu iyi ve güvendedir” mesajı resmen Türk makamlarına iletildi. 

İki gün önce jürili yargılama süreci öncesi yapılan son ön duruşmaya Zarrab, Quantanamo mahkumları gibi ayakları zincire vurulmuş olarak getirildi.  Amerikalılar,  Zarrab’ın serbest bırakılmadığını  zincire vurularak göstermiş oldular.

Zarrab’ın hakim önüne çıkmak istemediği duyuruldu. Acaba Zarrab’ın kendisi mi çıkmak istemedi, yoksa çıkmaması için mi uyarıldı?

Sızan bilgilere göre Zarrab, isnat edilen suçları kabullenip itirafçı olmak istiyormuş. 

Çünkü itirafçı olanlar az cezayla kurtulmuş olacak veya tamamen serbest bırakılacak.

Peki, uydurma belgelerle savcıların hazırladığı iddiaları kabullenmesi yani itirafçı olmasına  Zarrab’ı, kimler razı etti? Ona hangi vaatler yapıldı? 

Bu soruların cevapları bulunamaz çünkü her şey plan dahilinde ve çok gizli olarak yürütülüyor.

Kısacası ABD, evrensel hukuk adına rezaletin yaşandığı bir ülke durumundadır.  Zarrab davası ise hukuk kurallarına göre değil, hukuk dışı yöntemlerle işletildiği açık bir şekilde ortadadır. 

Yine ABD, devletler arası sözleşmelerin temel dayanağı olan evrensel hukuku hiçe saymakla suç işlemektedir.

Yeniakit