Kanser hastaları ve hasta yakınlarına psikolojik destek şart
- GİRİŞ12.06.2013 08:50
- GÜNCELLEME12.06.2013 08:50
Yüzleri, ten renkleri, boylarının birbirine benzememesinin yanında huyları da farklı mı farklıymış.
Adına "insan" denilen bu canlılar, zaman ilerledikçe doğaya zarar vermeye başlamışlar. Yeşillikleri yok etmişler, temiz havayı azaltmışlar, içilecek sağlıklı su neredeyse bırakmamışlar. Varsa yoksa kendileri, varsa yoksa kazanacakları daha çok para, gibi anlaşılması güç acayip bir huy geliştirmişler.
Aralarında doğanın korunması gerektiğini söyleyen, sentetik ürünler ve yiyecekler nedeniyle ölümle sonuçlanacak hastalıkların artacağını söyleyenler varmış. Hatta bazı kehanet sahibi bilgeler, günün birinin geleceğini, o gün geldiğinde neredeyse kanser denilen bir hastalığın girmediği hanenin kalmayacağını söylemişler...
... Derken... Kehanet bu ya! Neredeyse gerçek olmaya başlamış, her eve bir değil birkaç tane kanser hastası denk gelir olmuş...
Bu hastalık, daha önce nesilleri kırıp geçiren onlarca başka hastalık gibi kontrol altına alınmaya çalışılmış. Yapılan tüm çalışmalar bunun gibi ciddi hastalıkların, insanların sinir sistemini altüst ettiğini, moral düzeyini bozduğunu, insan denilen masum canlının sorunların üstesinden gelebileceğine dair inancını tükettiğini göstermiş! Üstelik yaşanan bu sinir bozukluğunun, hastalığın kendisinden daha zararlı olduğu tespit edilmiş.
"Anne" denilen melekler varmış... "Baba" denilen sırt yaslanılan dağlar... Ve "kardeş" denilen kafa dengi yol arkadaşları... Bir de eşler varmış biliyor musunuz, uğruna kendi hayatından vazgeçilen... hele bir de "evlatlar" varmış ki gözbebeğinden daha fazla sakınılan!
aralarından birisi kanser olduğunda hepsi birden üzülüyormuş...
Oysa birileri varmış biryerlerde... Kanser için elele verilirse, hastaya ve hasta yakınına doğru destek yapılırsa, elzem durumların oluşmayacağını biliyormuş. Çünkü moral düzeyinin yüksek olması, dünya denilen bu kocaman yeryüzünde yaşayan güzel insanlar için en büyük ayrıcalıkmış! Moral, tüm hastalıkların ilacıymış! Moral, insanın kendi bedeninden ve ruhundan çıkarabildiği cesur savaşçılarmış...
Morali yüksek hastalarla, morali bozuk hastalar arasında ilginç farklar varmış.
Örneğin; Hastalığın tanısı tam olarak konmadan önce morali yüksek kişilerde de kaygılı bekleyiş olmasına rağmen, morali tamamen bozuk olan insanlar sanki gerçekten kanser olmuş gibi belirtiler yaşamaya başlıyormuş. Tanı aşamasında morali yüksek hastalar da normal olarak şoke oluyormuş, inanamıyormuş, kaygı yaşıyormuş, kızgınlık duygularına kapılıyormuş, depresif haller geliştiriyormuş; fakat kısa süre içinde toparlanırken, moral düzeyi düşük olan insanlar hastalığı tamamen reddediyormuş! Nasılsa kaçınılmaz bir acı son var, gibi gerçek olmayan olumsuz düşüncelere takılıp tedaviyi reddediyorlarmış. Aile yakınları bu durumda çok çaresiz kalıyormuş.
...
Psikoterapi pek çok nedenle mutlaka uygulanmalıdır; ama en fazla kanser hastalarına ve hasta yakınlarına uygulanmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü psikoterapiler, kanser hastalarının gördüğü fiziksel tedavinin ciddi anlamda tamamlayıcısıdır. Çeşitli hastalıklar farklı şekillerde psikolojik zorlanmalara vesile olurken, bu tür zorlanmaları en fazla ortaya çıkardığına şahit olduğumuz hastalıklardan birisidir kanser. Yani normal hayatında laylayloy olan bir kişi, kanser teşhisi aldıktan sonra sıkıntılanmaya, patolojik bulgular göstermeye başlayabiliyor. Dolayısıyla bu tür durumların mutlaka psikoterapilerle desteklenmesi şart sevgili okurlar!
Psikoterapi, hastanın ve hasta yakınlarının moralini yükseltmek, psikolojik uyumunu güçlendirerek yaşam kalitesini artırmak, kaygı ve depresyon gibi ekstra hastalıkların çıkmasını önlemek, mücadale duygusunu yükseltmek, ortaya çıkması muhtemel kızgınlık/öfke/suçluluk/asabiyet gibi durumlarla baş edebilmeyi öğretmek...vb gibi nedenlerle uygulanır.
Aile yakınlarının, hastalığın ortaya çıkmasıyla birlikte değişen ilişki ayarlarına göz atmayı ve aile sisteminin sağlıklı işleyişine de destek olur psikoterapiler. Kanser hastalarıyla çalışırken hep ilgimi çekmiştir, ailede tatlı bir destek süreci varsa, içinde teslimiyet olan, akılcı bir destek süreci, hasta daha rahat tedavi görüyor. Ama evdeki kişiler hastadan daha hasta rollere bürünürlerse, hastadan daha hasta duygular geliştirirlerse, kanserli kişi zorlanıyor. Duygusal olarak zorlanıyor. Kendi rahatsızlığıyla mı ilgilensin, ev halkının verdiği tepkilerden oluşan üzüntülü durumu mu düşünsün!
...
Evet... hikayenin başında da söylediğim gibi, günümüzün sağlıksızlaşan yaşam koşulları hepimizi hasta ediyor. Neredeyse kanser girmeyen ev kalmayacak gibi. Günün birinde kansere de kesin çözüm bulunur, o arada insanları kitleler halinde öldüren yeni hastalıklar türemiş olur bile. Şimdi nasıl garibimize gidiyor, yıllar önce insanların veremden ölmesi değil mi? Günümüzde veremden ölen yok. İlerleyen yıllarda kanserden ölen de kalmayacak; lakin söylediğim gibi yeni hastalıklar türemiş olacak.
Sonuçta dünya bu! Hayat... imtihan dünyası...
Bizi kaygılandıracak meselelere kafa yormak yerine, uyumumuzu artıracak çalışmalara zaman ayırsak ne iyi olur diyorum... kanser hasta ve hasta yakınlarının psikolojik olarak desteklenmesinin önemine vurgu yapmayı hedefleyen bu yazımın, ortaya çıkış amacına hizmet etmesini ümit ediyorum.
Sevgiler...
Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman &Psikoterapist)
www.yuzlesme.tv
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
mehtapkayaoglu@gmail.com
http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu
htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu
Yorumlar4