Ötenazi ''hak'' olabilir mi?
- GİRİŞ16.11.2011 08:41
- GÜNCELLEME16.11.2011 08:41
Meral Tüzün'ün ilk olarak 2009 yılında Fransa'da, "Une Derniere preuve d'amour" orjinal adıyla yayımlanan "Sevginin Son Kanıtı" isimli kitabı hakkındaki haberlere gözüm takıldı bir iki gündür.
Bir annenin, 28 yaşında “ötenazi” sonucu yaşama veda eden Bogeart sendromlu kızıyla yaşadıklarını anlatan kitap Türkçe'ye çevrilince yeniden gündeme geldi.
Çevreme şöyle bir göz atınca farkettim ki "ötenazi hakkı" konuşulmaya başlanmış bile.
Aklıma sevdiğim oyuncu Javier Bardem'in baş rolünü oynadığı Mar Adentro (İçimdeki Deniz) filmi geldi ve bir kez daha izledim. 26 yıldır felçli olarak yaşayan bir adamın ötenazi hakkını alma mücadelesini anlatıyor etkileyici film.
Beyin bu ya! Yaptı yapacağını ve birleştirdi bazı bilgileri ve hissedişleri ardı ardınca...
Ötenazinin "hak"ı olur mu, devletin resmi izniyle insan kendini öldürtebilir mi? Düşündüm... düşündüm... anlatayım da herkesin aklında kalsın istedim.
Ötenazi ne demek bir göz atalım mı birlikte? görelim böyle bir hak olur mu olmaz mı?
"Gücüm yetmiyor yaşamaya...
...ve gücüm yetmiyor kendimi öldürmeye.
Acı çekmekle geçen hayatımın, acıya katlanamamaya dönüşmesi, en temel hakkım olan yaşama hakkımı uzaklaştırıyor beynimden... ve sonlanmasını istediğim hayatımı ben bitiremiyorum. Gayri resmi yollardan kendimi öldüremiyorum, yaşamımı noktalayamıyorum, bunu benim adıma siz yapar mısınız? Benim yaşama hakkımı, elimden resmi kanallar yoluyla siz alır mısınız?
Sonsuzluğuma beni siz, yani en sevdiklerim, kendi ellerinizle uğurlar mısınız?
Cinayet işlediğiniz duygusuna kapılmadan ve ceza alma kaygınız olmadan beni kendi ellerinizle öldürür müsünüz?"
***
İçiniz ürpererek "Kim öldürebilir ki?" dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Bence de kim öldürebilir ki? Öyle zor hayatlar, öyle acı tecrübeler var ki hayatta, kimin neye razı geleceğini tahmin etmek mümkün değil.
Ötenaziyle ilgili endişem ve vermek istediğim mesaj şu: Ötenazi bir hak olarak resmi kanallar yoluyla yasallaştırılmamalıdır. Birilerinin yaşama hakkına, kendi rızasıyla son vermesine, kanunlar yoluyla izin verilmemelidir.
Ötenazi, hak olarak belirlenip "kurumsal bir kimliğe" bürünmemelidir.
... Ama kişilerin çok acı tecrübeleri vardır... dayanılmaz durumları ortadan kaldırmaya yönelik tercihleri gündeme gelebilir. En ızdırab dolu günlerinin ardından çok kişisel kararlar vererek kendilerine göre haklı nedenlerle bu işi yapabilirler!
Bireysel olarak birilerinin bu tip olayları artırması ayrıdır! Devlet yoluyla ötenazinin kurumsallaştırılması fikri ayrı!
Ne alaka demeyin!
Avrupa yere tükürse aynısını biz de yapmaya çalışıyoruz. Biryerlerde ötenazi hakkı kanunlaştığında ülkemizde de aynı kanun için harekete geçenler illaki olacaktır. Biliyorum ki bugünün kanun koyucuları veya yarının kanun koyucuları da okuyor bu yazıyı.
Bugün onlar, yarın başkaları. Söylediklerim bilgisayarlarınızın biryerlerinde saklanır umarım ve ihtiyaç olunca tekrar okunur. Olur ya Avrupa ülkelerinin birinde ötenazi hakkı var diye ülkemizde de bu hakkı kurumsallaştırmaya kalkmayalım. Kurumsallaşmasına yönelik hiç bir eylemi desteklemeyelim.
"ötenazi" ve "hak" kelimelerinin yanyana hiç yakışmıyor çünkü.
Zira bir insan canlısı, dünyanın neresinde ve hangi şartlar altında olursa olsun "yaşama hakkı" ile dünyaya geliyor. En temel hakkı olan yaşama hakkı, şartlar ne olursa olsun korunmalı, sistem vatandaşının bu hakkını korumaya devam etmeli. Hastalığın veya çaresizliğin hüküm sürdüğü hayatlar, yaşama tutunma hakkı ve ihtiyacını, devlet eliyle insanların elinden almamalı!
Kaldı ki insan canlısı, doğası gereği, başedemediği durumla karşılaştığında kendisini yoketmeye gidiyor. Kendini tüketerek ölüme doğru gidiyor.
Ve biz Allah'a inanan insanlar biliyoruz ki, Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden fazlasını yüklemiyor. Çekilen acılar, geçmiş günahlara kefaret sayılıyor.
***
Özetle... dünyanın neresinde olursa olsun, insanın en temel hakkı olan "yaşama" hakkı, "yaşamama" hakkına dönüyorsa eğer, dünyadaki dengeler alt üst olmaya başladı demektir!
ve... ölümümüze bile karar verecek kadar özgürleştiğimizi(!) sandığımız yer, bilinçdışındaki fikir köleliğinin başladığı yerse eğer... eyvah ki eyvah... hepimize geçmiş olsun!
Psikolojik Danışman&Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu
mehtapkayaoglu@gmail.com
http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu / http://twitter.com/mehtapkayaoglu
www.yuzlesme.tv - mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
Yorumlar4