Kobani düşerken...

  • GİRİŞ08.10.2014 09:38
  • GÜNCELLEME08.10.2014 09:38

"Kobani'deki Kürtler kardeşimizdir. Kobani'nin düşmesini istemeyiz. Düşmemesi için ne gerekiyorsa elimizden gelini yaparız!"

Kobani'de IŞİD'le savaşan PYD'nin lideri Salih Müslim, muhtemelen MİT yetkilileriyle görüştüğü Türkiye ziyaretinden henüz dönmüştü. Ve Al Jazeera'ya "Türkiye ile pek çok konuda fikir birliğine vardık" diye konuşuyordu.

NATO'dan gelen "Müttefikimiz Türkiye'yi IŞİD'in saldırılarına karşı savunuruz" açıklamasının dumanı tütmekteydi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "Hökümet PYD'ye yardım ediyor" şeklindeki sözleri hala ajanslarda son dakika olarak veriliyordu.
IŞİD'in Kobani'yi neredeyse ele geçirdiğine dair haberler işte böyle bir atmosferde geldi!

Tabii Nasrettin Hoca durur mu, yapıştırdı cevabı

Çarşı karıştı tabii. Ancak anlaşılmaz şekilde tepkilerin hedefinde, yukarıdaki yaşananlar sanki hiç olmamış gibi hükümet vardı. Farklı odaklarca IŞİD'e düşmanlığı, Kobanili Kürtlere ve YPG'ye ise "yakınlığı" teyit edilen hükümet!

O ana dek, IŞİD'in Kobani kuşatmasına Tunceli'de karakol basarak tepki veren PKK Türkiye'deki kent merkezlerine yöneldi. Sanki bugüne değin Türkiye sınırını aşıp askere saldırıken Ankara'dan resmi izin alıyorlarmış gibi, hükümete "bırakmıyorsunuz ki Kobane'ye gidem" diye isyan ediyorlardı. İstanbul'da içinde yolcular olan belediye otobüsleri molotoflandı. Bölgede ise Ak Parti teşkilatları kundaklandı. Gelen bilgilere göre, PKK'nın, IŞİD'i terör örgütü ilan eden ve bu örgütün tehdidi altındaki hükümete yönelik saldırılarının, IŞİD'e verdiği zarar üzerine parapsikologlar ayrıntılı bir rapor hazırlıyormuş.

Tabii ki hareketin yasal ve meşru temsilcileri de boş durmadılar. Twitter üzerinden Urfa'daki "devlet" hastanesinde tedavi gören YPG militanları için kan anonsu yapan HDP'li vekil, ardından IŞİD'e destek veriyor dedi "aynı devlete" karşı serhildan çağırısı yapıyordu. Bir diğeri ise, Cumhuriyet yazarının, Reuters'in "Kobani kuşatma altında" haberinde kullandığı Türk tanklarının fotolarını RT'lemekle meşgüldü. Söz konusu tankların, ordunun sınırın Türkiye tarafında konuşlandırdığı birliklere ait olmasının tabii hiç bir önemi yoktu.

Gezi'nin zinde güçleri cepheye koştu

Gezi'de Kürt sokağını karıştırmayı beceremeyen Cazibe Hanımlar ise çoktan gündüz düşlerine dalmıştı. CHP'li gazetecinin "Kobani düşerse Esad da düşer ve Filistin en büyük destekçisini yitirir" türünden twitleri yeryüzü iftiracılarınca çoğaltıldı. IŞİD'in üreticisi ve kimbilir kaç Suriyeli Kürdün katili Esad'a ziyaretleriyle tanınan CHP'nin yöneticisi Sezgin Tanrıkulu da iş başındaydı. Tek bir oyuna bile talip olamadığı Diyarbakır ahalisine "Gezi olmadı bari şimdi celladınızı sokakta yalnız bırakmayın" diye yalvarıyordu.

Kürt katili Esad'ın dev posteri önünde konser veren, seçimlerde Demirtaş'a değil de Ekmel Bey'e blok oylar vererek devrimciliklerini perçinleyen sol gruplar da sokaktaydı elbette.
Ancak Kemalistlerin ve ulusalcıların desteği yatsıya kadardı. Kürt sokağındaki haraketliliğin "ilk iki saatini" destekleyen CHP kitlesi, Hürriyet'in "Göstericiler Diyarbakır'da Atatürk büstü kırdı" haberi yayınlanınca anında başka telden çalmaya başladılar. Hatta işin dozunu arttırıp Odatv'nin "göstericiler dua kitabı yakıyor" haberlerini paylaşmaya başladılar.

Yazının tamamı için tıklayın...
 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat