Geldiğimiz nokta neresi?

  • GİRİŞ11.03.2013 09:23
  • GÜNCELLEME11.03.2013 09:23

Güzel ve iyi olan her şeyde cimri, kötü ve pespaye olan şeylerde de hayli cömertiz. Madden refaha erdiğimize, zevk ü sefahat içinde yaşadığımıza bütün göstergeler şahit! Günümüzün en yoksulu bile yamalı kıyafet giymiyor artık diyordu Süheyla Teyze! İş beğenmeyen, rahatına düşkün, az emekle çok para kazanma derdine düşen, şükürsüz, niyazsız, tamahkâr, hırslı, aç gözlü, haram helal gözetmeyen, kul hakkı bilmeyen, tuhaf bir insan modeli türedi, insanın variyeti çoğaldıkça insaniyeti azaldı diye ekliyordu.

Süheyla Teyze kim diye soracak olursanız o benim derim!

Zira ruhen artık kendimi seksen küsur yaşında hissediyorum. Hatıralarım, hissettiklerim, duyumsadıklarım, bildiklerim seksen küsur yaşında! Belki de yüz! Süheyla Teyze ismini de açıkçası kendime çok yakıştırdım! Bu yazımda içimdeki Süheyla Teyzeye kulak verdim ve onu dinledim…

Sonra diye ekliyordu Süheyla Teyze… Büyük büyüklüğünü, küçük küçüklüğünü bilmez oldu. Usta ustalığını, çırak çıraklığını, kadın kadınlığını, erkek erkekliğini, çocuk çocukluğunu, fakir fakirliğini, zengin zenginliğini, cahil cahilliğini, âlim âlimliğini bilmez oldu.

Haddini hududunu bilmeyenler, beş kuruşluk hallerini bin akçaya satanlar türedi ortalıkta. Terazi kendini tartamaz oldu.

Kadın erkekleşti, erkek kadınlaştı mı ne?

Kadın eskiden ağırdı, asildi, vakurdu, ipekten bir ruhu ve görüntüsü vardı. Giydiği ipekten ve çiçekli basmadan elbiselerle ne kadar da masum ve kadınsıydı. Henüz kimyasallarla yüzüne bir türlü desen inmemiş, mahremin eli kılık kıyafetine değmemiş, beden ölçüleri insanların diline dolanmamıştı!

Kadın henüz bir dağ çiçeği gibi narin ve ulaşılmazdı!

Erkek bu kadar değişmemiş ve kişiliği böyle sıfırın altına düşmemişti…

Sözünün eri, mert, delikanlı, çalışkan, dürüst, kadına siper olan, sevdi mi dağlarca seven, alın teriyle helal tertemiz kazancını yine helal ve tertemiz harcayan, toplumun dertleriyle hemdert, düşkünün, yoksulun elinden tutan, başkasının namusuna yan gözle bakmayan, ruhunu peygamber ahlakıyla cilalamış babaydı, eşti, kardeşti, sevgiliydi, adam gibi adamdı!

Erkek henüz elini ve dilini ve ruhunu böylesine kirletmemişti!

Cömertti insanlar!

Herkes birilerine bir şeyler yedirmek, içirmek için yarışır, eve misafir gelsin diye kapıyı gözlerdi! Mahallede asfalt döken yedi kat yabancıya bile sofralar açan, çaylar demleyen, bahçelerden meyveler ikram eden zengin gönüller vardı. Herşey ama herşey sadece Allah rızası için yapılırdı!

Ve şefkatliydiler!

Merhametli, nezaketli, nezahetli ve hikmet sahibiydiler! “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” düsturunun sadık birer bekçisiydiler. Sadece komşunun açlığıyla değil, her türlü derdi ve tasasıyla ilgiliydiler. Bütün beklentileri Allah'ın kendilerinden hoşnut olmasıydı.

Zaten insandan ne beklenirdi ki? Üç gün yıkanmasa kokacak fanilerden bir şey ummayacak kadar feraset sahibiydiler. Muhannete mihneti zül sayan, ama her türlü ihtiyaçta bütün varlığını maddi ve manevi anlamda insanlara sebil eden dervişane bir düşüncenin birer hikmetli adresiydiler!

Utanmanın, arlanmanın, mahcup olmanın, yüzü kızarmanın ne demek olduğunu iyi bilendiler… “Edep Ya Hu” diyen kalp ehlinin samimi takipçisiydiler! Ne Allah'la kandırmak, ne Allah'ı kandırmak gibi bir riyakârlığı bildiler! Oldukları gibi göründüler, göründükleri gibi oldular her daim. Şimdilerde yüzü kızaran insan kaldı mı diye merak ediyordu Süheyla Teyze!

Onların hiç birinin ne başka ajandaları vardı, ne de ikinci bir yüzleri!

Onlar bu toprakların bereketi ve hikmetiydiler…

“Allah mahzun gönülleri sever” kabilince onlar da hep mahzun yüreklere seferlere çıktılar, gülmeyi unuttular, gülümsemeye iman ettiler. Kederli, mahzun, unutulmuş, terk edilmiş, yoksul ve kimsesizlerin kimsesi oldular. Merhamet ve şefkat henüz iyilik derneklerine bağışlanmamıştı…

Onların her biri tek başına bir iyilik derneğiydiler zaten!

Kadın ve erkek birer yurttular birbirlerine.

Böylesine birbirlerine kurt olmamış, aşk böylesine kirlenmemiş, sevgi böylesine harcanmamıştı bir kuruş gâvur parasına. İnsan ruhu böylesine cimri ve kirli değildi o zamanlar!

Geldiğimiz nokta neresi? Diyordu Süheyla Teyze!

Ve sahiden geldiğimiz nokta neresiydi, hangi duraktı acaba?

Bileniniz var mıydı?

Muhabbetle Kalınız.

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

https://twitter.com/maybikesinan

Yorumlar14

  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    sorunlara rasyonel ve realist yaklaşım 2. geçtiğimiz yaz pikniğe giderken yolum bir köyden geçti.yoldan geçen traktörleri kullananlar kadınalardı,bazen araba süren köylü kadınlara da denk geliyordum..kimse durumdan şikayetçi gözükmüyordu...zaman geldi geçti o köyden bir kadın soba zehirlenmesi vakasını takip etmek için gelmişti,sorunlarıyla alakalı işlemleri yaparken sizin traktörleri hep kadınlar mı sürer dedim.."evet beylerimiz sanayide çalışıyor bizlerde traktörle işlerimizi yaparız.tarlayı eken de bizleriz hasadını yapanda" dedi imrendim..şeker pancarı,domates biber,patlıcan gibi her nevi bağ bostanın yeşerdiği kızılırmak kıyısında ki o köy,güzelliğini,yeşilliğini ihtiyar kadınına kadar tarım aletlerini kullanabilen o kadınlara borçlu idi..erkekleri de sanayide veya kentin başka bir yerinde işlerinin koşuşturması ile meşgullerdi...şunu söylemek istiyorum sorun nedir ve çözüm nedir?nimetleri külfet olarak görmeyelim.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • darkness pen 11 yıl önce Şikayet Et
    kmse bozulmasın ama 4. ha bu arada pamuk tarlasındaki kadın çalışan kadın sınıfından sayılmıyodu di mi, bürolarda çalışmaya başlayınca kadın, söz sahibi , yetki sahibi,imza sahibi,makam sahibi olmaya başlayınca problem olmuştu di mi. erkeklere dönüp kadınlarınıza yazık değil mi tozda toprak da tarlada çalıştırıyosunuz oları, siz kahvehanelerde otururken, yada kadın evinde olmalı ne işi var tarlada denilmiyo deil mi, kadının tarlada çalışıyo olması hiç sıkıntı değil ne hikmetse de, büroda ya da mecliste yada okulda olunca o sıkıntı. yemişim böyle iki yüzlü erkekliği ben,hadi ordan be ben daha erkeğim!
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • darkness pen 11 yıl önce Şikayet Et
    kimse bozulmasın ama3. ya da isterse bozulsun, bu kadıların hesabı mahşere kalmıştır, erkekleşmeyi onlar da istememişlerdir, kadınlıklarını yaşamayı kadın muamelesi görmeyi çok istemişlerdir doğu masallarındaki gibi, evet hassas ve narin varlıklardır,peygamber onlar için kristal demiştir ve sakın ha demiştir kristalleri kırmayasınız. ama dert değil, kadınlıklarını yaşayamadan ölsünler,zira onurlu yaşam çok daha önemlidir,zira bu dünyanın ötesi de vardır,zira mertlik yarışında dindarlık yarışında kadınlar şu anda sırf penisi var diye kendini erkek zanneden insan müsveddelerinin hepsinden açık ara öndedirler,zira cennet bu ucuz değildir,zira yeri gelir kadınlığından da fedakarlık edersin,çünkü zira cennet fedakarlıkla kazanılır. bu dünyanın mutluluğu isteyenin olsun zira nerde nasıl mutlu olacağını başkasından talim edecek kadar kıt akıllı değilim, zira kadınsam da ben de bir kulum.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • darkness pen 11 yıl önce Şikayet Et
    kimse bozulmasın ama2. sonra bu çileli annelerini gören kızlar okudu,çünkü hep bu nasihatle büyüdü,elin oğluna avuç açmamak için,aşk kırıntısıyla beslenmektense sofradan aç kalkmayı,onurlu kalmayı seçtiler,sonra birileri çıkıp niye kadınlar çalışıyo demeye başladı(ulan sanki başka çıkar yol bıraktınız adama),kadınların bu ülkedeki çileli tarihine bu sosyolik gerçeğe zerre aldırmadan,ortalık da sanki eşini/kadınını mutlu etmeyi amaç edinen gerçek erkek var mış gibi. bu insanlar lütfen doğu kadının çilesinin anlatıldığı belgeseli izlesinler,pamuk tarlasında tozlu elleriyle gözyaşını silerken içten gelen ağlayışını bastırmaya çalışarak"erkeklerden artık ümit kesiyosun,sırf kızlarım okusunlar diye çocuklarım için yaşıyorum"diyen kadını
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • darkness pen 11 yıl önce Şikayet Et
    kimse bozulmasın ama1. önce erkeklerimiz bozuldu,e kadınlarımıza da haliyle bozulmak düştü.kadınlarımız erkekleşti (mecburen)çünkü ortalıkta erkek namına kimse kalmadı(cinsiyeti kastedmiyorum,adamlığı mertliği kastediyorum)dünyaya bir penisle geldiği için kendini üstün sayan,kadınını(çalışsa da çalışmasa da)adam sınıfından saymayan,onu her türlü sömürmeyi marifet bilen,ona kadın olmanın güzelliklerini zerre yaşatmayan,hırpalayan ve o yıprandıkça gözü çıtırlara kayan(e çıtırlar da para için gönüllüler tabi)vs vs
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat