Yani dün dündür bugün bugündür diyenlerden değiliz şükür.

Biz nitekim hala dündeyiz!

Dündeyiz, zira Cumhurbaşkanımız daha 11 ay önce yüzde 52 oy alarak ezici bir destekle o şerefli makama bizzat cumhur tarafından getirildi. Yani bir partinin sırtından değil, tombaladan değil, rast gele değil, zembille inerek değil, atamayla değil; O alnının teriyle, bileğinin hakkıyla birleşmiş muhalefet koalisyonuna rağmen, cumhurun büyük teveccühüyle REİS seçilmiştir bu ülkeye.

Aradan bir yıl bile geçmeden ne oldu?

Evet, ne oldu da bu parti böyle irtifa kaybetti? Çünkü kardeşler arasına su-i zan girdi! Hüsn-ü zan kenara atıldı, unutuldu vefa, değergamlık ve kadirşinaslık!

Devlet bürokrasisinde şucu ve bucu oldu o çok kibirli bürokratlar! Yanlış üstüne yanlış yapıldı. Ayaklar baş oldu, üstünü tanımadı. Herkes koltuk telaşesine ram oldu.

Vekiller kendisi için oy istedi, partili rehavete düştü, menfaatçi ihale peşinde koşturdu. Partiyi sevmek ve desteklemek ise bana -sana düştü ey Okur!

Ve olanlardan hiç ders alınmamışçasına bugün enteresan şeyler dönüyor yukarılarda. Koskoca cumhurun istediği göz ardı edilip bir takım güçlerin yol haritasını çizdiği bir maceraya girmek için can atan bir güruh kaynıyor partide.

Ve bu yol haritasında menzil, Cumhurbaşkanımız, manevi liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’a hiç uğramayacak şekilde çizilmeye çalışılıyor! Öyle ya ne diyorlar: Cumhurbaşkanı kendi sınırlarına çekilecek/miş!!!

Peki niye?

Çünkü gücünün farkında olan, zamanın ruhunu iyi okumuş ve “Büyük Türkiye’yi”  diriltmeye and içmiş bir dirayetli devlet adamı var karşılarında. Çünkü ona söz geçiremiyorlar! Çünkü Cumhurbaşkanı her şeyin farkında!

Cumhurbaşkanımız bu ülkenin teminatıdır.

İster kabul edin, ister etmeyin hala bizim liderimizdir. Ona sonsuz güveniyor ve inanıyoruz.

Tek başlarına kaldıklarında mahalleye muhtar bile seçilemeyecek bir takım adamların şimdi Reis’imize nasıl sırtlarını dönmeye niyetlendiklerini hayretle ve ibretle yakından izliyoruz.

Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin bir takım eşyaları üzerinde kara propaganda yapıldığında partideki bir takım etkili isimlerin açıklama yapmalarını boş yere bekledim.

Ve Cumhurbaşkanımız o masaları, kaşıkları, tabakları izah ederken yaşadığım duygusal travmayı asla sözcüklerle anlatamam. Herkes neredeydi acaba? Neden susuyorlardı, niçin konuşmuyorlardı?

Yeni vekillerimiz tabii ki ikbal peşinde olsa gerektir, konuşmak işlerine gelmedi! Her dönemin adamları olacak bazı bak/anların da çok daha önemli işleri vardı! Bazı bakanlıkların hali pür melalini anlatmaya dilim varmıyor ya…

Bu koalisyon olmamalı, olamaz, olmaz!

AK Parti- MHP seçeneği en arzu edilir seçenek olmasına rağmen MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin basiretine güveniyor ve bu seçeneğin hala en tercih edilir, olabilir seçenek olduğunun altını çiziyoruz.

AK Parti-CHP Koalisyonundan söz ediliyor!

Hayatım boyunca bu partiye hiç oy vermemiş birisi olarak ve sırf bu parti iktidara gelmesin diye Ak Partiyi desteklemiş birisi olarak bu koalisyonu asla ve kat’a desteklemiyorum ve bu seçenek tercih edilecekse ben bir birey olarak oyumu AK Partiden geri çekiyorum! NET…

AK Parti seçmeninin yüzde yetmişi de eminim ki benim gibi düşünüyor.

AK Parti umarım ki o hem üst hem dış aklın çizdiği bu yol haritasına girip yürümez! Belki bir süre yürür ama büyük yanlış yapar!

Hem de kendi üzerini çizerek yürür!

Meryem Aybike Sinan- Haber7

meryemaybike@gmail.com

Twetter: @aybikesinan