Ve Çözüm bitti.

Bana göre geç bile kalınmıştı. Bu kadar taviz vermeye, bunca görmezden gelmeye, bunca zaafa düşmeye hiç gerek yoktu. Olmayacak bir şeye dua ediliyordu. Adeta Hocanın fıkrasında olduğu gibi göle yoğurt çalınıyordu, ya tutarsa diye.

Ve tarih tekerrür etti.

Gördük ki teröristin sözü ile kuyuya inilmezmiş!

Şımardıkça şımaran, devleti aciz içende sanıp bölge insanına zulmeden, her türlü kepazeliği yapıp devleti suçlayan, güvenlik kuvvetlerimizi katleden, kahpeliğin destanını yazan, siyaset adı altında devletin meclisine kadar sızan bu güruha atılan tokat, milletin sinesinde sıkışan acıyı bir nebze giderse de yetmez!

KANDİL sonsuza kadar söndürülmeli!

Bu milletin ezici bir çoğunluğu bu operasyonu desteklemektedir. Beş altı şehirde başlayan bu terör hareketini maalesef  “barış” dendikçe bütün Türkiye sathına yaymaya çalışan bu alçak, hain terör örgütüne ne gerekiyorsa göz kırpmadan yapılmalıdır.

Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın 1964 yılında Kıbrıs hususunda yazdığı bir yazısı düşüyor aklıma ve olduğu gibi aşağıya alıyorum. Rahmetli ne güzel söylemiş, sanki bunları anlatmış:

“Onlar, "Lütfen!" den anlamaz."ulan!"dan anlar.

Onlar, çiçekten anlamaz, dikenden anlar... Güvercinden, kelebekten değil; doğandan, kartaldan anlar. Ve onlar, kanattan anlamaz, gagadan anlar, pençeden anlar.

Onların kitap mantığından değil, Afyon, Kocatepe, Dumlupınar mantığını anladığını biz, kırk yıl önce biliyorduk... Fakat unutmuşuz.

Bu bilgiyi tazelemek için harcadığımız aylar, onlara, bile vakit kazandırmamız gibi oldu. Onlar, şarkıdan anlamaz; türküden, ağıttan anlamaz, belki marştan anlar.

Onlar, yaydan anlamaz; oktan anlar. Ayrıca dil döküp durduk... Onlar, dilden anlamaz, elden anlar. Anlaşmak için el uzattık... Bunu el açmak sandılar... Düşünmedik ki, tokatla yumrukla beslenmeye alışmış olanlar, el işaretinden değil; tokattan yumruktan anlar.

Onlar, soğukkanlılıktan anlamaz... Öfkeden anlar.

Onlar, aydınlıktan anlamaz... Ateşten anlar.

Onlar, ipekten, kâğıttan değil, demirden, çelikten, kurşundan anlar.

Onlar yazışmadan, çizişmeden, buluşmadan, görüşmeden anlamaz... Dövüşmeden anlar...

Yanlarında Kıbrıs konusu açıldığı zaman, suç kendilerindeymiş gibi, asker dostlardan kiminin yüzü öfkeden, kiminin utançtan kızarıyordu... Karacısı da, havacısı da denizcisi de pekiyi biliyordu ki, Kıbrıs' ta meydanı boş bulanlar, uçurtmadan, balondan anlamaz... Roketten anlar...

Altı ayın acısını üç saatte çıkardığımız doğrudur... Altı ayı tebrik etmem; üç saati tebrik ederim.

Onlar, önsözden anlamaz... Sonsözden anlar."

Maalesef Türkiye zor günlerin eşiğine getirilmiştir.

Teröre bu kadar bulaşmış HDP’nin yapısı hukuki anlamda irdelenmeli ve ne gerekiyorsa ivedilikle yapılmalıdır. Mitinglerinde kendisine muhalif basın yayın kuruluşlarını hedef gösteren bir siyaset anlayışını şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz.

Böyle bir ahlaksızlık olamaz.

Özgüven patlaması yaşayan bu şımarıkların bir an önce TBMM çatısı altında da izole edilmesi gerekmektedir. Bunun gereğini bir vatandaş olarak diğer partilerimizden istiyoruz!

Kimse yine yalancıktan “DEMOKRASİ” hikâyesi anlatmasın.

Zira onlar ÖN sözden anlamaz, SON sözden anlar!

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Twitter:@aybikesinan