Kültürel iktidar problemi..

.

  • GİRİŞ19.09.2019 09:29
  • GÜNCELLEME20.09.2019 09:15

Sahil şehirlerinde gençler denize karşı bir bankta oturup sohbet ederken alkol tüketiminde bulunamıyorlar günümüzde. Alkol tüketimi ve Batılı yaşam tarzı, kültür savaşında ateş hattındaki konulardan biri.

 

 

Son yıllarda ülkedeki Batıcı kültürel iktidar kırılmış gibi görünüyor. Yasalar çıkarılmış, yönetmelikler hazırlanmış vs.. Kamusal alanda alkol tüketiminin engellenmesi getirilen kurallarla ilgili bir durum. Toplumda oluşan rızayla açıklanamaz. Kötülükten ve kötü alışkanlıklardan uzak durmak, insanların gerçek tercihi halini almadı, mevcut Batı kültürü dönüştürülemedi. Faiz, uyuşturucu ve alkol tüketimi, zina, kumar, şans oyunları hala serbest ve yaygın.

Kültürel iktidar olgusunun asıl ölçütü, yasak ve baskı olmadan da istenen iyilik durumunu sürdürebilmek. Yapılması gereken iyilikler, gönüllü bir şekilde coşkuyla yapılacak.. Yasaklanmış kötülükler de rızaya dayalı bir biçimde ortadan kalkacak. Kültürel iktidar,  topluma hakim zihniyet ve yaygın yaşam tarzı demektir.

 

 

Toplum, o kadar modernleşmiş, o kadar Batılılaşmış ki  AK Parti’nin kültürel tercihlerini sürdürmeyeceği görülmüyor mu? Bu çeşitli ortamlarda gözlemlenebiliyor zaten! Sahil şehirlerinde gençler denize karşı bir bankta oturup sohbet ederken belediye el değiştirdiğinde alkol tüketiminde bulunabilecekler..  O zaman görülecek ki AK Parti kültürel iktidarı sağlamamış gerçekte..

Dünya güçleri, yayıldıkları coğrafyalarda toplumsal bir rıza yaratmayı hayal ederler. İnsanları zindanlara kapatılmış tutsaklar haline düşürmekten çok, gönüllü köle haline getirmek isterler. Tam da bu nedenle, sanatçıları, yazarları tutuklamak, öldürmek, sindirmeye çalışmak gibi politikalarda bizim memlekette bir süreklilik vardır. Çünkü gönüllü kölelik ve itaat, ancak sanatçılarla, yazarlarla, kültürel çalışmalarla sağlanabilir. Batıcı aydının önü açık, Müslüman aydın ise sürekli engellenmektedir. Laiklik nedeniyle sürekli baskı altında tutulmaktadır.

Statükocu seküler aydın, egemen Batı kültürü ve değerlerini popülerleştirme görevini kesintisiz yerine getirmektedir. Ülkeyi, dünya güçlerinin belirlediği vaziyet ve istikamette yönetme çabasındaki güçler, Batıcı seçkinler, gerçek kültürel iktidarın eğitim, medya ve gündelik yaşam alanlarındaki temsilciğini üstlenen Batıcı aydınlar meselesi bizde hep gündemde olmuştur. Seküler değerleri popülerleştirme görevini yerine getiren, küresel iktidarın yerel kültür alanındaki temsilciğini üstlenen işbirlikçi Batıcı aydınlar meselesi ya da aydın ihaneti iki asırlık ana sorundur..

Kültürel iktidar, eskiden beri hükümetlerin temel bir amacı.. Sağcı iktidarlar bunu hiçbir zaman tam anlamıyla başaramadılar. Böylesine uzun bir süre medyada, eğitim sisteminde, hukuk alanında, emniyette, bütün kurumlarda böylesine komple bir iktidar sağlayan DP, AP, ANAP ve AK Parti de istediği sonucu elde edemedi.

İster büyük çoğunluğun oyunu alsın, ister bütün kurumların yönetimini ele geçirsin, kültürel iktidarı sağlayamadığı sürece, yöneticiler kendini hep geçici hisseder. İçleri iktidarı kaybetme korkusuyla doludur, sağ iktidar partisinde kadrolaşan siyasetçiler hiçbir zaman koltuklarını garantide görmezler. Baskılar, medyada linç, sokak siyaseti, siyasal şiddet, cinayetler falan.. 1908’den beri sık sık gizli ve açık darbeler gerçekleştirilmektedir. Bunlar sağ iktidarları güçsüz düşürmek, sağcı politikacılarda kendilerini koruma ihtiyacı uyandırma politikalarından kaynaklanır.

Türkiye’de Batıcı kültürel iktidar yüzünden egemen resmi ideoloji sürekli Batılı düşünceyle dünyaya ve insana bakmak, pozitivizm, materyalizm, pragmatizm, konformizm ve hedonizmdir.  Düşünce dünyasında Descartes, Durkheim, Marx, Sartre gibi Avrupalı düşünürler öne çıkarılıyor. Müslüman halk, devletini Batıcılara kaptırdığından medeniyetini de yitirmiştir; okul ve üniversiteler, medya Avrupa merkezli seküler anlayışın egemenliğindedir.

Bizde toplumun sözcülüğü şairlere düşmüştür bu yüzden, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Bayatlı, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç savunmaktadır, İslam medeniyetini. Bu nedenle bizdeki Batıcı iktidarlar, Batıcı devrimler ile medeniyetimizi yıkmakla kalmamış, savunulmasını engellemiştir.

İşin ilginç yanı, bu Batıcı, solcu, liberal, ulusalcı, pozitivist, materyalist kültür çabalarını yürütenler içerde siyaset, sivil - asker bürokrasi ve sermaye, dışarıda dünya güçleri tarafından sürekli kollandıklarından kesintisiz kültürel iktidarı ellerinde tuttular.  

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat