Ramadi düşünce...

  • GİRİŞ22.05.2015 09:35
  • GÜNCELLEME22.05.2015 09:35

Artık iki ülkede devlet sadece kâğıt üzerinde var. Neredeyse elli milyon insanın yaşadığı böylesine büyük bir coğrafyada otorite, düzen ve her şeyden önce de “güvenlik” kalmadı. İki ülkenin iç savaşları birbirini beslemeye devam ediyor. Üstelik istikrarsızlık ve çatışmaların etrafa yayılma istidadı da var. Yakın zamanda Ürdün’ün de bu girdaba kapılması sürpriz olmaz. Tablo böyle olunca, milyonlarca insanın yarına dair ne planları ne de umutları var.  


Harabeye dönmüş şehirler, köyler, savaşan gruplar arasında sürekli el değiştiriyor. Stratejik öneme sahip Ramadi bu şehirlerin sonuncusu. Gelişmelerden en büyük zararı yine siviller gördü. Ramadi’nin düşmesinin ardından binlerce insan yollara döküldü.

Mülteci denilince Suriye akla gelse de Birleşmiş Milletler verilerine göre, şu anda üç milyon Iraklı da benzer durumda. Bunun da neredeyse % 85’i Sünni Araplardan oluşuyor. Dikkat çekici olan taraf, Irak’tan kaçanların büyük kısmının, nispeten daha sakin olan, DAİŞ denetimindeki Suriye’nin doğusuna sığınıyor olmaları.  
İşler nereye gider?   
Her ne kadar ABD yönetimi farklı ve teselli edici açıklamalar yapsa da son gelişmelerle DAİŞ ile mücadele stratejisinin çöktüğü yönünde yorumlar artıyor. Öyle ki ABD’nin Suriye’de DAİŞ komutanı Seyyaf’ı öldürme “başarısı” bile Ramadi işgalinin gölgesinde kaldı. Şimdi Pentagon, “Koalisyon güçleri ve Iraklı ortaklar geri dönerek Ramadi’yi geri almalıyız” diye açıklamalar yapıyor. ABD Dışişleri Bakanı da umudunu yitirmemiş olmalı ki Ramadi’nin önümüzdeki günlerde tekrar geri alınacağından söz ediyor. Ancak ortada bir sorun var. Kim ve hangi ordu buraları geri alacak?,

Yazının tamamını okumak için tıklayınız...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat