Karşı çıkıyorlar, çünkü…

  • GİRİŞ11.12.2016 10:09
  • GÜNCELLEME11.12.2016 10:09

İçeride HDP; uzantısı PKK, CHP, sol ideolojik görüşün hakim olduğu odalar, dernekler ve sendikalar ile küresel sermayenin ülkemizdeki distribütörleri, FETÖ ve Paralel Yapıya mensup kişi ve kurumlar, FETÖ’nün tesirindeki bazı siyasi partiler. Başkanlık sistemine dışarıda kim karşı çıkıyor? Derin ABD, İngilizler, İsrail ve İsrail’in yönettiği lobilerle kısmen de derin Almanya, Türkiye’nin sistem değiştirmesine karşı çıkıyor ve bu değişimi engellemenin yollarını arıyor.
          ***
CHP 2010 yılında yapılan anayasa değişikliğinden önce vesayet kurumlarını kullanarak iktidara etki edebiliyordu. İktidarda olmasa bile günün sonunda CHP’nin dediği oluyor, Türkiye CHP’nin istediği gibi yönetiliyordu. Ordu ve yargı, cumhurbaşkanının üzerindeki etkilerini de kullanarak CHP’nin düşüncesini iktidarda tutuyordu. Vesayet kurumları ortadan kalktıkça veya bu kurumların yetki ve sorumluluk sınırları hukuk devleti normlarına çekildikçe CHP’nin sistem üzerindeki kontrolü ve etkisi azalıyor. Çünkü başkanlık sisteminde; vesayet oluşması âdeta imkânsız.
          ***
Ayrıca devlet başkanı seçiminde Türkiye iki partinin öne çıkacağı bir sisteme geçiyor. CHP aklı iki partili bir sistemde CHP’nin başkan çıkarmasının imkânsız olduğuna inanıyor. Bu nedenle başkanlık sistemine şiddetle karşı çıkılıyor. Başkanlık sistemine geçildiğinde, seçmeninin en az yüzde 65’i sağ görüşlü olan bu ülkede CHP’nin iktidara gelmesi artık imkânsız hâle geliyor.
Öte yandan bürokratik Cumhuriyet’te vesayet kurumları aracılığı ile devlet ve hükûmet yönetimine etki eden CHP, sistem değişikliğinde bu imkânını da kaybediyor. CHP bu somut nedenlerle ölesiye başkanlık sistemine karşı çıkıyor. Gerçek sebepler bunlar. Ama CHP başka maske gerekçeler sıralıyor. Sistemin değil rejimin değiştiğini söylüyor. Ancak bu iddiaları doğru değil. Bu ülkenin rejimi demokratik Cumhuriyet. Sadece sistem değişiyor.
          ***
CHP, OHAL döneminde özgürce tartışılamadığı için anayasa değişikliği yapmanın mahzurlarını öne sürüyor. Oysa Türkiye son 4 yıldır başkanlık sistemini son 2,5 yıldır da anayasa değişikliğini ve yeni anayasayı tartışıyor zaten. CHP’ye düşen karşı çıktığı şeyleri açık açık dile getirmesi ve siyasi mücadelesini hukuk ve demokrasi sınırları içinde kalarak yapmasıdır. Oysa CHP demokratik mücadeleden ziyade şiddet çağrıştıran bir dil kullanıyor. Bu CHP’ye de ülkeye de zarar verecek tehlikeli bir yöntem. Terörle bağını kesip PKK ile arasına net bir mesafe koyabilen, meşru-demokratik siyasi parti çerçevesine çekilebilen sol bir HDP ile CHP iş birliği yaparak pekâlâ başkan çıkarabilirler. Tıpkı rahmetli Ecevit’in yaptığı gibi.
          ***
HDP ve PKK da şiddetle başkanlık sistemine karşı çıkıyor. Bu sistemde koalisyon olmayıp güçlü bir yönetim işbaşına geleceği ve siyasi istikrara ulaşılacağı için karşı çıkıyor. Kandil’in vesayetindeki HDP ve PKK güçlü hükûmetler istemiyor. Onlar, etki edebilecekleri zayıf hükûmetler arzuluyor. Siyasi istikrar olduğunda  yani Türkiye yönetilebildiğinde onu bölemeyeceklerini, abuk subuk talepleri güçlü hükûmetlere dayatamayacaklarını gayet iyi biliyorlar. Zayıf bir hükûmet, zayıf bir Türkiye onlar için en ideali elbette. Güçlü başkan, güçlü Türkiye ortamında halkı korkutamayacak ve isteklerini yaptıramayacaklar. Doğal olarak birçok ütopik hayalleri de suya düşecek. Tüm bu nedenlerle HDP-PKK ve onların uzantıları olan yurt içi ve yurt dışı yapılar referandumu engellemek ya da ‘hayır’ sonucu çıkması için ellerindeki tüm imkânları seferber edecekler. Başkanlık sisteminden en çok zarar görecek yapılar PKK ve FETÖ gibi illegal yapılardır.
          ***
İşin tuhafı, ülkemizdeki çok güçlü bazı ekonomik çevreler de başkanlık sistemine alttan alta karşı çıkıyor. Küresel ölçekli bazı yabancı grupların ülkemizdeki distribütörü bu gruplar patronlarının isteği ile sistem değişikliğine karşı çıkmakta. İş dünyasının, ekonomik aktörlerin hararetle başkanlık sistemini savunmaları gerekirken bazı grupların irrasyonel davranmaları başka türlü açıklanamaz. Başkanlık sistemi, beraberinde siyasi ve ekonomik istikrar getireceği için ekonomik çevrelerin bu sistem değişikliğine gönüllü omuz vermeleri beklenir.
          ***
Öte yandan dışarıda ülkemizdeki bürokratik sistemin değişmesini istemeyen ülkeler de var. Bu ülkeler Türkiye’nin karar alma süreçlerine etki etme ve yön verme gücüne sahip. Türkiye’nin iç ve dış karar alma süreçlerini kendi çıkarlarına göre şekillendirmeye çalışan bu aktörler sistem değişikliğinin gerçekleşmesi hâlinde bu imkânlarını kaybedeceklerini düşünüyorlar. Türkiye’nin yerli bir sisteme geçmesi onların yeni sistemde müdahale alanlarını ve pozisyonlarını kaybedecek olmaları onları telaşlandırıyor. Başkanlık sistemine geçerek siyasi ve ekonomik istikrarı yakalamış bir Türkiye’nin bazı aktörlerin hem Türkiye’deki, hem bölgedeki, hem de dünyadaki çıkarlarına zarar vereceğini görüyorlar. Tüm bu nedenlerle başkanlık sistemine karşı çıkıyorlar. Bunun için Erdoğan nefreti oluşturup bu nefret üzerinden engel olmaya çalışıyorlar. Gezi, 17-25 Aralık girişimi ve 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile engellemeye çalıştıkları bu değişimi yine engellemek ya da geciktirmek için her yola başvuracaklar. Amerika’nın eski Ankara Büyükelçilerinden biri durup dururken, “Referandum sürecinde Türkiye’de iç savaş çıkabilir" diyor. Halbuki Türkiye hiçbir zaman olmadığı kadar birlik beraberlik içinde.
Bu millet tüm oyunları aşacak ve bahar aylarında bu hayırlı değişim tüm engellemelere, ayak oyunlarına tezgâh ve kumpaslara rağmen gerçekleşecektir.
 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat