Külliye’de Bakanlar Kurulu... Dün, bugün farkı...

  • GİRİŞ26.05.2016 09:47
  • GÜNCELLEME26.05.2016 09:47

Başbakan Binali Yıldırım'ın olağanüstü kongrede ve parti grup toplantısında verdiği mesaj çok netti:

"Davan davamız, yolun yolumuz, sevdan sevdamız!" 

Yıldırım'ın, ilk MKYK ve MYK toplantılarından yansıyan perde arkası değerlendirmeleri de not etmekte fayda var:

"Bundan sonraki dönemde Sayın Cumhurbaşkanı ile uyum ve istişare esas olacak!"

***
Şunu unutmayalım... Davutoğlu Hükümeti Ağustos 2014'te kurulduğunda, Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında kabine toplantısı uzun süre zikredilmedi. Ta ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dış geziden dönerken benim sorum üzerine, "İnşallah yeni yıla da Bakanlar Kurulu'nu toplayarak gireriz" diyene kadar...

19 Ocak 2015'teki o toplantı öncesinde Davutoğlu, Cumhurbaşkanı ile gergin bir görüşme yapmıştı. Davutoğlu'nun, oturma düzenindeki yeri bile başlı başına mesele olmuştu. Hatta Külliye'den dağıtılan ilk fotoğrafta Davutoğlu'nun, bakan arkadaşlarından ayrışmaya gayret etmesi ve koltuğunu Cumhurbaşkanı'nın yanına çekerek görüntü vermeye çalışması hafızalara kazınmıştı.

Tarihin garip tecellisi olsa gerek o dönem Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olan Binali Yıldırım, "Cumhurbaşkanı, 5 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapacak" demiş ve bu açıklaması partinin aykırı ağabeylerince krize dönüştürülmüştü!
***
Halkın doğrudan oylarıyla seçtiği ilk Cumhurbaşkanı olarak kendisini, "Koşan terleyen Cumhurbaşkanı olacağım" sözleri ile tanımlayan Erdoğan'ın, AK Parti ile kâğıt üzerinde kesilen ilişkilerini, sanki hafıza kaybına uğramışçasına unutması mümkün değildi. Ancak, bugün polemik üretmekten başka bir şeye yaramayacağını düşündüğüm olaylar dizisi Erdoğan'ı, partisinden koparmaya, adeta "onursal başkan" düzeyine taşımaya başlamıştı.

22 Mayıs 2016 Kongresi'ni Erdoğan'ın, kurucu genel başkanı olduğu partisi ve yakın çalışma arkadaşları ile gönülden buluşması, delegenin ayağa kalkarak sergilediği duruşu ise bir büyük beklentinin karşılanması ve hasret gidermesi olarak görmek lazım.
***
Cumhurbaşkanı'nın, 7 Haziran 2015 Genel Seçimi öncesi sadece tavsiyeleri ile yetindiği ancak bilinen manada müdahil olmadığı süreçlerin, AK Parti'yi hangi noktaya taşıdığı bugün daha iyi anlaşılıyor. Geçtiğimiz yaz süren bıktırıcı koalisyon pazarlıkları toplumda 1990'ların acı dolu anılarını tazelerken, umutların yeşerdiği noktada Erdoğan'ın siyasi tecrübesi ve ustalığının izleri vardı. 20 Temmuz Suruç saldırısında sonra başlatılan kapsamlı terörle mücadelede asker ve polisin mutlak olarak güvendiği ve ortak paydasında buluştuğu isim de Cumhurbaşkanı idi. 1 Kasım 2015 Seçimleri'ne giden yolun arka planı ve neticeleri ise Erdoğan'ın siyaseti okuma ve milleti tanıma ferasetinin örnekleri olarak siyasi tarihe geçti!
***
Gelinen noktada; komplekse kapılmadan, tuzağa düşmeden mesafe alınması zorunluluğu gün gibi aşikâr. Yani... Yeni anayasaya tıkaç olan çevrelerin, AK Parti'deki ikbal günlerini unutan küskünlerin, paralel yapıdan, küresel fren odaklarına kadar uzanan en geniş yelpazedeki muhalefet zincirinin kasti faullerine aldırmadan Cumhurbaşkanı ile AK Parti ve AK Parti hükümetleri arasındaki bağın açık, samimi, hukuki ve sürdürebilir olması sağlanmalı.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat