Haşhaşilerin hakkı hüsrana uğramaktır

  • GİRİŞ21.09.2014 11:04
  • GÜNCELLEME21.09.2014 11:04

Başbakan'ın milletiyle paylaşmaktan onur duyduğunu ifade ettiği bu güzel haberi ilk saatlerde PDY'nin (Paralel Devlet Yapılanması'nın) yayın organlarından takip ettim.

Nedeni şuydu: Cumhurbaşkanı ve Başbakan hemen her vesileyle 'Bu hassas bir konudur; kaynağı şüpheli bilgilerle, yalan haberlerle titizlikle yürüttüğümüz çalışmaları olumsuz etkilemeyin, oradaki insanımızın can değerini gözetin' dedikçe PDY medyası onların bu talebini 'devletin yumuşak karnı' olarak görüp iktidara yönelik kinleriyle darbelerini yüz bir gün boyunca oraya vurmada ısrarlı oldular.

Örneğin daha birkaç gün önce New York Times'ın İstanbul bürosu gibi çalışan bugün zamanesi, merkezinin yalan haberini allayıp pullayarak, yalanına yeni yalanlar ekleyerek sütunlarına taşımak suretiyle belirttiğimiz hassasiyet gereğince IŞİD'e operasyon konusunda ABD ve İngiltere'nin baskılarına 'hayır' diyen iktidarı onlar lehine sıkıştırmaya kalkıştı.

Dolayısıyla PDY medyasındakilerin sorunun 49 can ve dolayısıyla Türkiye lehine sonuçlanmasının hemen ardından neyi, nasıl söyleyeceklerini merak ediyordum. Daha açık bir söyleyişle kirli bağlantıları nedeniyle ürettikleri yalan haberlerden utanç duyacaklar mıydı; konuyu iktidarı yıpratmanın bir bahanesi olarak kullanma gayretlerinden özür dileyerek vaz geçecekler miydi?... görmek istiyordum.

PDY'nin gayri resmi zamane yayın organı internet sayfasının ön yüzünde haberi önce '49 vatandaşımız serbest bırakıldı' şeklinde verirken, kısa bir süre sonra 'bırakıldı' kelimesini kaldırdı. Bu haberin içerideki başlığı ise şöyleydi: 'IŞİD'in elinden 49 rehine kurtarıldı.'

PDY'nin kendi patronunun çıkarlarını kollama zorunluluğuyla son zamanlarda belirttiğim bağlamda daha mütereddit bir yayın yapan malum gazetesi ise olayı takiben yapılan açıklamalarda Cumhurbaşkanı'nın 5 defa 'operasyon' kelimesini kullanmasına karşılık, Başbakan'ın 2 defa 'çalışma' bir defa 'temas' kelimelerini kullandığına dikkat çekerek kendince güya 'ilginç bir ayrıntı' yakalama telaşına düşmüştü.

Hasılı 49 kişinin IŞİD'in elinden kazasız, belasız, zayiatsız kurtarılması konusunda hiç mi hiç mutlu değildi PDY medyası. Çünkü:

1-Maklube tenceresindeki son bulaşıkları yalarken '49 rehine unutturuluyor; iktidar rehine problemini gündemden düşürerek kendi acziyetini saklıyor' deme imkanından artık mahrum kalıyorlardı.

2-'Dayılanarak dış politika yapılmaz. Hadi bakalım işte 49 vatandaşınız rehin, şimdi gösterin erkekliğinizi' diyerek tersinden bir dayılık taslamasıyla sergiledikleri namussuzca tahrikleri artık kusamıyorlardı.

3-Rahat koltuklarına kurulup, meczup liderlerinin son talimatlarını içeren videoyu izledikten sonra ezber aşkıyla 'Türkiye'nin Ortadoğu'daki politikalarının iflas ettiği, son IŞİD meselesiyle tam olarak ortaya çıktı; Türkiye için hiç de iyi şeylere sebep olacak gibi görünmüyor; Türkiye büyük bir akıl tutulması yaşıyor. Her şey ters yüz olmuş durumda' vb. lafları yeniden üfürerek kalplere daha fazla korku ve nifak salamıyorlardı.

Sanki bu milletin önemli derdiymiş gibi, batmak üzere olan bankalarıyla ilgili gündem yaratma çabaları, birilerinin banyosunu dikizleme ödeviyle günlerce cevşenini okuyamadığı için mutsuz olarak tutuklanmış emniyet görevlilerine fedakarlık destanları yazarak artık merhamet dilenemeyecek olmaları da işin cabasıydı.

PDY'nin mutsuzluğuna ilişkin naklettiğim bu fotoğraftan sonra orada yazıp çizenlerle ilgili olarak şunu da merak etmeye başladım:

Acaba 'Türkiye'den başka vatan yok; ABD'nin, İngiltere'nin, İsrail'in, Vatikan'ın kulluğunu hak etmek için kendi Cumhurbaşkanımızı, Başbakanımızı kötülemekten artık vaz geçelim; iktidarın Ortadoğu politikasında gereğince sorumlu davrandığına ve üstelik çok da dirayetli olduğuna inanarak ülkemize, milletimize sahip çıkalım; Batı medyasına ülkemizin, hükumetimizin kötülenmesi amacıyla malzeme taşımayı artık bırakalım ve dolayısıyla 'Tek Türkiye, bir millet' gerçeğine tutunalım' diyen bir ya da birkaç kişi (hiç değilse bundan sonra) çıkabilecek midir?

Ben inancım gereği hiçbir konuda umutsuz olmam, olamam. Ama konu buraya dayanınca başta zamaneler olmak üzere PDY medyasında yazıp çizenlerin bu basirete sahip olacağından, gerekli idraki donanacağından kuşkuluyum.

Gerçi bu da benim için bir umutsuzluk değil çünkü her ihanet önce hainin boğazına dolanır ve er ya da geç onun itlafına neden olur. Bu tip kişiler için hak olan ise layık oldukları cezaya uğratılmalarıdır ki, bu da adalet namına yaşatılması gereken bir umuttur.

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Ömer Lekesiz - Yeni Şafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat