'Kafamıza sıkan' zihniyet!

  • GİRİŞ11.11.2014 11:23
  • GÜNCELLEME12.11.2014 08:41

Biz de 'meczuptu' deriz bırakırız kendi haline...

Dün de eksikliğini görmedik çok şükür!

Saat tam 9'u 5 geçe millet, melankolik bir anma ritüeli içindeyken, bir otobüs dolusu insan böyle bir meczubun toplu tehdidine muhatap oldu. (İzlemek için tıklayınız)

Kafalarımıza sıkmaya arzulu vahşi bir ses olarak, dar dünyasının sınırlarını göstererek bir mahalle baskısı mizanseni sahneledi kendince ve çekildi.

Bulunduğu belediye otobüsünün içine tahrik gücü yüksek bir molotof gönderircesine, "Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk için saygı duruşuna geçmeyenlerin bir gün gelecek kafasına sıkacağız" diyerek salvosunu attı.

Yıllardır midesine oturmuş kinini serseri bir avaza dönüştürdü.

Yıllar yılı ellerinde avuçlarında tek kalan "Mustafa Kemal'i sömürmek"ten bıkmayan anlayışın sefilliğini hayretler içinde izledik.

Kendinden başkasına tercih hakkı tanımayan, kafayı sakatlayan düşünce yapısını bir cümlede özetlerken...

Kendi elleriyle kayda aldığı zorba saygı dayatmasını popüler olma malzemesi olarak kullandı.

Nitekim bir marifet yapmışcasına sosyal medya sayesinde kendisini manşet etti.

Neyse ki bu 'despotça' sataşmayı otobüste muhatap alan olmadı da mesele büyümedi.

 

Peki kimdi bu kafaya sıkma arzusuyla yanıp tutuşan ses?

Millet bu zihniyet kalıbını çok yakından tanıyor aslında;

Milleti sindirmek için hiç bir zaman geri durmayan,

İnançlı insanlara her fırsatta saldıran, onları bir kaşık suda boğmak için fırsat kollayan,

Başörtülü okumak isteyen kızlarımızı Arabistan çöllerine sürmeye kalkışan,

Ağzı dualı Ayşe Teyzeyi sadece hizmetli olarak hayal eden,

Minareden yükselen ezan sesinden rahatsız olan,

Cami yapılmasın diye her fırsatta ayaklanan,

İmam Hatipler açılmasın diye meydan meydan yürüyen,

Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin hayatı ile ilgili derslerin seçmeli ders olarak bile okutulmasına tahammülü olmayan, 

Kendi inandıkları dışındaki hiç bir anlayışı kabul etmeyen,

Demokrasi ve kişisel hak ve özgürlükleri hazmedememiş,

Dayatmacı, saygı beklerken bile saygısızlığın dibine vurabilen,

Başkaldırıyı ve isyanı sürekli cebinde bir hak olarak gören,

Böyle bir zihniyetin iktidara olduğunu düşünebiliyor musunuz?

Düşüncesi bile insanı boğuyor;

Ne var ki; Kemalist kafanın sığ anlayışını millete dikta etmeye kalkışı yeni değil...

Hatta bu dayatmacı anlayış, demokrasiye ve insan hak ve özgürlüklere inanan solcuları bile isyan ettiriyor.

 

Madalyonun tersine bakalım;

Sokakta biri çıksa "benim gibi inanacaksın, dine saygı duyacaksın yoksa kafana sıkarım" dese yer yerinden oynamaz mıydı?

Mesela ezan okunurken camiye koşan biri, caminin bitişiğindeki parkta diz dize dudak dudağa gençliğin karşısına dikilip "edebinle otur kafana sıkarım" dese,

Biri gelip "benim kutsalım saygı duy" diye çullansa,

Mehmet Şevket Eygi'nin geçmişte isyanını satırlarına yansıttığı "parklarda alanen işlenen fuhşiyata" biri çıkıp müdahale etse mesela...

Ya da bir kandil gecesi Boğaz'da içkinin, eğlencenin dibine vurulduğu dakikalarda, "bu gece mübarektir" diye eğlenceler bölünse,

Ya da bir Ramazan günü açılıp saçılmış binmişken otobüse, nefsini terbiyeye çalışan birinin kafası atsa "örtün yoksa sıkarım kafana" dese...

Kopacak kıyameti öngörmek hiç zor değil.

Hele ekranlarda sahnelenecek mizansenleri, bazı gazetelerin atacağı manşetleri...

 

Onlarca yaşanmış olay önümüzdeyken misalleri uzatmak yersiz;

Bu ülkenin her bir rengi, her bir değeri karşısındakinin boğazına basmaya, yaşam hakkına müdahale etmeye kalksa ne olur bu ülkenin hali!?

Dinde bile zorlama yokken düşünceye ambargo koymak kimin ne haddine?

Zorla kimseye kendi düşüncemizi dayatmamayı medenice öğrenmeliyiz artık.

Tek tip insan görme arzumuzu dizginlemek bu kadar mı zor?

 

Günümüz Türkiyesi artık bu bayat ezberlerden kurtulmalıdır.

Milleti tehdit etmek, insanlara dayatma yapmak despotluk ve diktatörlüğün ürünü olduğunu tekrar tekrar hatırlatmaya gerek var mı?

Hakikat şu ki; Mustafa Kemal'i sömürenlerin tahrif ettiği değerleri, bu millet hiç bir zaman özümseyemeyecektir.

Millete sevgi dayatılamaz ancak toplumun kalbine girebilmekle elde edilir.

Kuru gürültüyle, tehditle, 'kafaya sıkmak'la bu milletin tadını kaçırmanın kimseye faydası yok.

Atatürkçülük de kalkıp oturmakla, karşısında dikilmekle olmaz, değerlerini yaşatmakla olur.

Onun için de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Kasım'daki şu vurgusunu çok önemsiyorum;

"Bir tek Atatürk varken, tarih içinde çok sayıda Atatürk'ün üretildiğini çok sayıda Atatürkçülük yorumları ile Gazi Mustafa Kemal'in şahsi manevisinin yıpratıldığını büyük bir teessürle izledik. Türkiye'nin bütün gençlerinin, çocuklarının Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bütün yalınlığıyla sadece bir insan, bir lider olarak anlayabilmesi, okuyabilmesi, öğrenebilmesi şahsen benim de en büyük arzularımdan biri olmuştur"

Tadımızı kaçıranlara inat; Gazi'yi daha iyi anlamış ve onun muasır medeniyetler seviyesini kendisine hedef seçmiş zorlu bir nesil bu ülkeyi geleceğe taşıyacaktır.

İster kabul edin, ister zorbalığınıza devam edin...

Osman AteşliHaber 7

osman.atesli@haber7.com

Twitter: @oatesli

Yorumlar1

  • bugününden mutlu yarınından umutlu 9 yıl önce Şikayet Et
    sayın OSMAN ATEŞLİ KALEMİNİZE KUVVET YÜREĞİNİZE SAĞLIK...MİLYONLARIN SESİ OLMUŞSUNUZ ADETA..SAYGIDA ZORLAMAYI DAYATMAYIDA GÖRDÜK YA:))HEMDE SAYGIYA DAYATMADA BU DENLİ SAYGISIZCA OLMUŞ.Yeterin artık ATATÜRK ü her dem kullanmanızdan bıktı(k)m usandı(k)m..akl eyleyenlerden olmak umuduyla..saygı ile
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat