Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalı mı?

  • GİRİŞ08.09.2012 10:11
  • GÜNCELLEME08.09.2012 10:11

Mutlak (kürsü) ve muvakkat (milletvekilliği sıfatı sürdüğü sürece veya Meclis tarafından dokunulmazlık kaldırılmadıkça devam eden geçici dokunulmazlık) mümkün olduğu ölçüde geniş uygulanmalıdır. Çünkü yasama dokunulmazlığı, temsili demokrasinin, muhalefetin, ülke ve milletin sorunlarının parlamentoda gerçek manada görüşülüp karara bağlanmasının önemli güvencesini oluşturur. Ancak dokunulmazlık güvencelerinden geçici olanı, tuhaf bir şekilde Ülkemizde suç işleme özgürlüğü, ayrıcalık, üstünlük, ceza normlarını çiğnemenin bir yolu olarak algılanmakta, maalesef bugüne kadar karşılaşılan birçok örnekte bu yanlış algıyı güçlendirmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi, “Milletvekili Dokunulmazlığının Yeniden Düzenlenmesi ile İlgili Anayasa Değişikliği Teklifi” ile tartışmaya yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu Teklife göre, “1- Anayasanın 83. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıda yazılı olduğu şekilde değiştirilmiştir: Suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça hakkında gözaltına alınma ve arama kararı verilemez, tutuklanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü ve terör eylemlerine katılma ve terörü destekleme halleri ile Anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya TBMM’ye bildirmek zorundadır. Soruşturma ve yargılama milletvekilinin Meclis çalışmalarına katılmasına engel olmayacak şekilde sürdürülür. TBMM üyesi hakkında verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez. 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde tümüyle oylanır”.

Teklifin ardından Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Teklifin tutuklu vekillerin tahliyesine neden olacağını ve bu Teklifin kabul edilmesinin ardından milletvekillerinin artık tutuklanamayacağını, yani tutuklu yargılanamayacağını ifade etmiştir.

Mevcut durumda, Anayasa m.83/2’de geçici dokunulmazlığın istinası olarak öngörülen ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve soruşturmasına başlanmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki haller işletilmelidir. 2001 yılında yapılan değişiklikle Anayasa m.14, Anayasa m.83/2'ye dayanak olabilme nitelik ve gücünü eski düzenleme şekline göre kaybetmiştir. Anayasa değişik m.14'ün yasakladığı fiiller; kişi hak ve hürriyetlerinin, Devleti, Ülkesi ve Milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak ve insan haklarına dayanan demokratik, laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler olarak gösterilmiştir. Bu kapsam çok dardır. Burada dokunulmazlık istisnası için iki şart öngörülmüştür. Birincisi, suça konu fiil 14. madde kapsamına girmeli ve ikincisi de, suçun soruşturmasına seçimden önce başlanılmış olmalıdır. Aksi halde suça konu fiil, bu kapsama girmiyor ve ağır cezayı gerektiren suçüstü hali de teşkil etmiyor ise, Meclis tarafından dokunulmazlık kaldırılmadıkça veya milletvekilinin milletvekilliği sıfatı bitmedikçe, ceza soruşturması yapılamayacak ve milletvekili hakkında herhangi bir ceza yargılaması tedbirine de başvurulamayacaktır.

Bu sebeple, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın yukarıdaki Teklifin kabul edilmesi halinde tutuklu vekillerin tahliye edileceği ve milletvekillerinin artık tutuklanamayacağı yönündeki eleştirisinin, yasama dokunulmazlığı konusunda yaşanan tartışmalar yönünden yüzeysel kaldığı görülmektedir. Ülkemizde, yasama dokunulmazlığından geçici olanının kaldırılıp kaldırılmaması veya daraltılıp daraltılmaması tartışması yaşanmaktadır. Bu sorunu, milletin iradesini Mecliste temsil etmesi gereken milletvekilinin tutuklanıp tutuklanmamasına indirgememek gerekir. Masumiyet/suçsuzluk karinesinin devam ettiği yargılama aşamasında bir tedbir olan tutuklamanın, Ülkemizde ne derece kötü uygulandığı konusunu tartışmak yersizdir.

Bizce yasama dokunulmazlığı korunmalı, hatta genişletilmeli, fakat Ülkemiz uygulamasında kötüye kullanıldığına inanılmakta ise, ya somut şekilde daraltılmalı ya da suça karıştığı düşünülen milletvekilinin dokunulmazlığı Meclis tarafından kaldırılmalıdır. Bu konuda Meclisin keyfi hareket etmemesi,  dokunulmazlığı kaldırma şekil ve şartlarını en azından ilke kararları ile tespit edip, siyasi parti ve görüş ayırımı yapmaksızın uygulaması gerekir. Aksi halde, muhalif milletvekilleri için yasama dokunulmazlığı anlam ve güvencesini kaybeder. Bunun sonucu ise, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasından acı olur.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Teklifi, her ne kadar milletvekillerinin dokunulmazlığını daraltıp yargılanmalarını mümkün kılıyor gözükse de, esas itibariyle bu daralma çok da fazla değildir. Teklifte, milletvekillerin tutuksuz yargılanmalarının sağlanması önerilmektedir. Bu öneri, aday olma ve seçilme yasağı olmadığı için seçilen ve Milletin iradesini temsil eden milletvekilinin Meclis çalışmalarına katılması açısından isabetli gözükmektedir. Ancak Teklifin bu kısmı; eşitlik ilkesi, Ülkemizde tutuklama tedbirine bakış, en önemlisi de ağır cezalık suçüstü hallerinde (örneğin, kasten insan öldürme, nitelikli yağma, cinsel istismar ve saldırı, vatana ihanet gibi suçlarda) tutuklama tedbirine, şüpheli veya sanığın milletvekili olması halinde başvurulamayacak olmasının ortaya çıkaracağı sorunlar sebebiyle eleştirilebilecektir. Hatta tutuksuz yargılanma güvencesi,  ağır cezalık suçüstü halleri bakımından incitici de olabilir. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın eleştirisine bu yönü ile katılmak mümkün olmakla birlikte, milletvekilleri dahil tüm şüpheli veya sanıkların tutuklanmaları ön plana alınmak suretiyle uygulanacak bir ceza yargılaması anlayışını benimsemediğimizi ifade etmek isteriz.

Ayrıca Teklif, “teröre katılma ve terör eylemlerini destekleme” gibi Ceza Hukukunda yasak olan kıyasa izin veren soyut ibare içermesi ve kötüye kullanılma ihtimalinden dolayı yetersizdir.  Kanaatimizce bu ibare, “terör suçlarına veya terör amacı ile işlenen suçlara katılma” olarak değiştirilmelidir. Bu suçların neler olduğu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. ve 4. maddelerinde sayılmıştır.

Yasama dokunulmazlıklarının kısıtlanması ve hatta kaldırılmasına ilişkin tartışmaların yaşandığı, konunun güncelliğini koruduğu bu süreçte Meclis, demokrasinin etkin bir şekilde işlemesi, halkın temsilcisi olan vekillerin görüş ve düşüncelerini Millet Meclisi çatısı altında özgürce dile getirebilmelerinin engellenmemesi adına, hukuk ve demokrasi çerçevesinde soruna çözüm üretmekle yükümlüdür. Olağan hukuk döneminin geçerli olduğu demokratik düzeni gözardı edip sorunu çözmeye çalışmak, çözümden çok karmaşaya, hak ve hürriyetleri ihlal eden ve demokratik olmayan düzenlemelerin kabulüne sebebiyet verebilir.

Yasama dokunulmazlığının, milleti temsil eden vekillerin baskı altında kalmadan hak ve yetkilerini serbestçe kullanabilmelerini sağlamak adına verilmiş bir imtiyaz olduğu gözönüne alındığında, milletvekillerini sadece vekil olarak seçildikleri süre dahilinde koruyan ve fakat milletvekilliği sıfatı sona erince ortadan kalkan geçici dokunulmazlığın asıl olduğu kabul edilmelidir. Ancak milletvekillerinin de bu ayrıcalığı kötüye kullanmamaları gerekir. Bu kötüye kullanımın ortaya çıktığı aşamada Meclis, milletvekilinin dokunulmazlığının devam edip etmeyeceğine gecikmesizin karar vermelidir.

Yasama dokunulmazlığına ilişkin yapılacak düzenlemelerde yasama dokunulmazlığının korunması ve özünün zedelenmemesi temel alınmalı, dokunulmazlığa getirilecek kısıtlamalar net ifadeler içermelidir.

Yazımızın sonunda, meselenin çözümüne ilişkin değişiklik önerimize yer vermeyi uygun gördük.

Mutlak Dokunulmazlık: Milletvekilleri, Meclis çalışmaları ile sınırlı olmak kaydıyla oy kullanma ve düşünce açıklamalarından dolayı mutlak dokunulmazlığa sahiptir. Milletvekillerinin, Milleti temsil görev ve yetkisi ile yasama ve diğer Meclis çalışmalarına katılmaları, oy kullanmaları, düşünce ve eleştirilerini Mecliste ve Meclis üye tamsayısının en az üçte iki çoğunluğu ile aksi yönde bir karar alınmadıkça diğer yerlerde açıklamaları engellenemez ve kısıtlanamaz.”

Geçici Dokunulmazlık: Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği iddia olunan milletvekili, iddiaya konu suçun işlendiği tarihteki kanuna göre ağır ceza mahkemesinde yargılanmayı gerektiren suçüstü hali hariç olmak üzere, Meclisin kararı olmadıkça milletvekilliği süresince tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Milletvekili hakkında, bu istisna dışında seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, ancak üyelik sıfatının sona ermesi veya Meclis tarafından dokunulmazlığın kaldırılması ile infaz edilebilir. Dokunulmazlığın devam ettiği sürede dava ve ceza zamanaşımı işlemez”.

Prof. Dr. Ersan Şen - Haber 7

ersansen@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat