Yeni Anayasaya Doğru (Yönetim Sistemi)

  • GİRİŞ26.02.2013 09:07
  • GÜNCELLEME26.02.2013 09:07

Esas sorun, milletvekili seçimi sisteminden kaynaklanmaktadır. Milletvekili ön seçimi olmadığı, seçim barajı oranının yüksek tutulduğu ve özellikle siyasi partilerinin genel başkanlarına dayalı otoriter anlayış devam ettiği, yani parti içi demokrasi sağlanmadığı sürece, temsili demokraside ve Mecliste yaşanan sorunlar bitmeyecektir.

Siyasi partilerin olmadığı ve herkesin bağımsız olarak adaylığını koyduğu seçim sistemi ilk bakışta iyi gibi gözükse de, neticede bu sistemde zengin ve nüfuzlu insanların önünde de kimse duramayacaktır. Bu açıdan siyasi partilerin terk edilmemesi ve parti içi demokrasi sağlanmak suretiyle varlıklarını korumaları isabetlidir.

Parlamenter sistemde yasama ile yürütme organları arasında yaşanan hakimiyet sorununun, başkanlık sistemine geçilmesi ile hemen çözüleceğini söylemek de doğru değildir. Çünkü başkanlık sisteminde, başkanı halk seçecek ve başkan, hükümet üyelerini belirleyecek, kanunları ise bağımsız meclis çıkaracaktır.

Başkan ile parlamento arasında uyum olduğunda bir sorun çıkmayacak, ancak aralarında ihtilaf olduğunda, hem başkan ve hem de yönetim sistemi kriz yaşayacaktır. Her iki durum da halk için olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Parlamento ile arası iyi olan başkan istediğini yapacak, arası kötü olan ise sistemi çıkmaza sokabilecektir. Bu sorun, parlamenter sistemde yaşanan sorunla benzerlik göstermektedir. Temel sorun, “insan” unsuru ve parlamentonun bağımsız olamamasıdır. Milletvekilleri ve meclis bağımsız olmadıkça, yasama ile yürütme organlarının birbirine müdahalesi, aşırıya kaçan etkisi ve aralarında olması gereken dengede bozukluk sürecektir.

Başkanlık sistemi, denetimin zayıf olduğu, sivil toplum örgütlerinin henüz gelişmediği, basın-yayın ve sendikaların bağımsızlık ve tarafsızlık elde edemediği ülkelerde, demokrasilerde iyileşme yerine otoritenin daha da güçlenmesine yol açabilir. Bu nedenle, parlamenter sistemde ortaya çıkan sorunların başkanlık sisteminde de olabileceği dikkate alınarak, cumhurbaşkanının parlamento tarafından seçildiği, kuvvetler ayrılığı esasına dayalı üniter bir yapının benimsenmesinde, yani parlamenter sistemden vazgeçilmemesinde yarar olduğunu düşünmekteyiz.

Ülkemizde izlenecek başkanlık sisteminde, örnek ülke olarak takip edilebilecek Amerika Birleşik Devletleri'nin sosyolojik yapısı, Ülkemize kıyasla son derece farklıdır. Bu Ülkede uygulanan başkanlık sistemi ile birlikte kurulan müesseselerin, Türkiye Cumhuriyeti'nde eşzamanlı olarak kurulup, etkin şekilde yürürlük kazanabileceğini söylemek de mümkün değildir. Dünya üzerinde bu konuda yaşanmış ve yaşanan birçok kötü örnek bulunmaktadır.

Belirtmeliyiz ki, daha fazla demokrasinin yolu başkanlık sisteminden ve buna uygun Yeni Anayasa düzenlemekten geçmemektedir. Demokrasi ve hukuka olan inancımız ile bu noktalarda kültürümüzün gelişmesinde fayda vardır. Bu inanç ve gelişimin de ancak zamanla sağlanabileceği kuşkusuzdur.

Prof. Dr. Ersan Şen - Haber 7

ersansen@hotmail.com

Yorumlar1

  • levent 11 yıl önce Şikayet Et
    anayasada en cok ihtiyac duydugumuz sey. turkiyenin basina butun felaketler sorumsuzca yandaslarini doyurmak icin asiri yuksek faizle borclanan hukumetler yuzunden geldi - gelismis demokrasilerde bir ulkenin hukumeti sinirsizca caninin istedigi gibi borclanamaz - abd de senatoda anayasal cogunluk gerekir borclanma tavaninin yukseltilmesi - ab de ise maastricht kriterlerinde milli gelirin %60 i ile sinirlandirilmistir toplam kamu borcu - yeni anayasamaizda da iktidarlarin gelecegimizi mahvetmeleri borclanmaya anayasal sinirlama getirilerek muhakkak engellenmelidir - bu Turkiye icin en onemli maddedir
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat