Af

  • GİRİŞ06.03.2013 08:08
  • GÜNCELLEME06.03.2013 10:57

Af, ceza kanunlarında suç olarak tanımlanan bir fiili işleyen veya işlediği iddia olunan kişinin cezasının, kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması veya çektirilmesi şarta ya da süreye bağlanan cezanın, şartın gerçekleşmesi veya yeni suç işlemeden sürenin geçirilmesi halinde infazından vazgeçilmesidir. "Hukuk devleti" ilkesine ve farklı uygulamaları nedeniyle de "eşitlik" ilkesine aykırılığı sürekli tartışılan af, toplum düzenini bozan ve mağduriyete sebebiyet veren kişiye, ceza kanunlarına rağmen bir şans tanınması anlamına gelmektedir. Af, bir hak veya ödül değil, lütuftur. Af, yapılan hataların karşılıklı kabulü de değildir.

Cumhurbaşkanının af yetkisi hariç, kişiye özel af olmaz. Bununla birlikte, suçun niteliği veya cezanın türü ya da miktarı, özellikle de suça konu eylemin tarihi dikkate alınarak af çıkarılabilir ki, bu ayırım "eşitlik" ilkesine aykırı sayılmamaktadır. Türk Hukuku'nda, sadece adli cezalar değil, idari cezalar, imar, vergi ve disiplin ile ilgili hukuka aykırılık ve yaptırımlar da birçok defa affa uğramıştır.

Ülkemizde af çıkarma yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne aittir. Cumhurbaşkanı ise, kişiye özel af yetkisine sahip kılınmıştır. Cumhurbaşkanı'nın yetkisi, mahkumun ağır sağlık sorunu veya yaşlılığına bağlı olarak, hapis cezası infazının kaldırılması ile sınırlıdır.

Affetme ve bağışlama, esas itibariyle devlete değil millete ait bir yetkidir. Bir suçu işleyeni affetmeye millet yetkilidir. Çünkü yargılama ve verilen hükmü infaz etme yetkisi, millet adına kullanılmaktadır. Bu noktada devlet sadece bir aracı ve kamu kudreti kullanıcısı olarak görülmelidir. Bu nedenledir ki af yetkisi, dolaylı demokrasilerde milletin temsilcileri olan milletvekillerine bırakılmıştır.

Hukuk sistemimizde, takibi şikayete bağlı suçlar dışında mağdurun af yetkisi bulunmamaktadır. Bu sebeple, milletin ve suçun mağduru bireyin doğrudan doğruya katılıp irade kullanabileceği türde bir af sistemi bizde kabul edilmemiştir. Bunun sebebi, hem cezalandırma yetkisinin devlete bırakılmasından ve hem de yargılama sırasında, özellikle mahkumiyet kararı kesinleştikten sonra mağdur tarafa tanınan af yetkisinin kötüye kullanılabilmesi ihtimaline dayanmaktadır. Halkoylaması veya mağdurun bağışlaması şeklinde bir sistemle affetme de hukuk sistemimize yabancıdır.

Mutlak siyasi suçlar ile failin "müşterek fail", "azmettiren" veya "yardım eden" sıfatlarından birisi ile cebir, şiddet ve tehdidi kullanmadığı nisbi siyasi suçlarda devletin af yetkisi olabilir. Ancak bireyin hak ve hürriyetleri itibariyle somut tehlikeye düşürüldüğü veya zarar gördüğü, yani bireyin mağdur edildiği suçlarda af yetkisinin yasama ve yürütme organlar ile herhangi bir idari makama bırakılmaması gerekir.

Yasama ve yürütme organlarına tanınan af yetkisi, yargı organına bir tür müdahale olup kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Bu yetki kullanımı; yargının, yasama ve yürütme organları ile idari makamların işlem ve eylemlerinden hukuka aykırı olanlarını iptal etmesi ile aynı değildir. Çünkü hukuk devletinde yargının görevi, yasama, yürütme organları ile idari makamların işlem eylemlerinin hukukilik denetimini yapmaktır.

Ceza kanunları ve uygulamaları, demokratik değil totaliter rejimin ürünü ise, bu tür yönetimler son bulduğunda af gündeme gelir. Rejime müdahale, ihtilal ve darbe sonrasında da af görüldüğü gibi, bu tür müdahalelerin sona ermesinde de af veya benzeri uygulamalara gidilebilir.

Kısacası af, hukuk sisteminin istikrar kazanmadığı, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin özünün benimsenip uygulanmadığı durumlarda araç olarak kullanılmıştır. Zulme uğrayanların kamu kudreti kullanıcısının kim olduğuna göre değişkenlik gösterdiği, suç ve ceza siyaseti istikrarının olgunlaşmadığı yerlerde, sübjektif cezalandırma ve af sürekli olarak gündeme gelecektir.

Toplumsal inanç ve destek elde edilmeden affın barış getirmeyeceğini, hukuk düzenine hizmet etmeyeceğini, aksine olumsuz sonuçlara yol açacağını belirtmek isteriz. Bu tür durumlardan çekinen ve siyasi desteği de kaybetmeyi göze alamayan yasama ve yürütme organları, mutlak af yerine suçların cezasını azaltmak, bazı ceza hukuku müesseselerini kullanmak, ceza yargılamasında sürekli gündemde olan uzun süren davalar, çok sayıda davanın açılması, bu sebeple karşılaşılan dava zamanaşımı sorunlarına çözüm bulmak yerine, bir tür örtülü af yöntemini uygulamaktadırlar. Uzun dava süreleri ile zamanaşımı sorununa yargı erkinin de payının olduğunu belirtmek isteriz. Tüm bunlar, toplumda sağlanması gereken hukuk ve düzen istikrarını bozmaktadır.

Sonuç olarak;

Ceza siyasetinde izlenecek istikrar zaman içinde affı beklenti haline getirmekten çıkaracaktır. Karşılığı, ödül ve ceza sistemi olan ceza ve ceza infaz kurumunun şartla salıverilme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hapis cezasının paraya çevrilmesi, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, denetimli serbestlik gibi müesseselerinin gerçekten uygulanıp denetiminin çok iyi yapılması, kişinin topluma uyum sağlayıp sağlamadığının tespiti suretiyle kişiyi topluma kazandırma ve toplum düzeninin korunması mümkün olabilecektir.

Esas olan, ceza kanunları ile çok ağır ceza türleri ve hapis cezaları getirmek değil, bu cezaların korunan hukuki yararlara paralel olması, bunların gecikmeksizin uygulanıp infaz edilmesi ve toplumun, gerek yargılama sürecinin dürüstlüğüne ve gerekse kanunlarda ve mahkeme kararlarında gösterilen cezalar ile bu cezaların infaz edileceğine inanmasıdır.

Bu sebeple; kanunlarda sürekli değişikliğe gidilmemesi, kanunlarda ağır cezalar gösterilip de bu cezaların infazının, önemli miktarlarının otomatik uygulanan koşullu salıverme veya benzer müesseselerle kısmen azaltılması ve hapis cezasının infazından vazgeçilmesi yerine, makul ceza miktarlarının belirlenip, istikrarlı şekilde uygulanması çok daha isabetli sonuçlar verecektir. Elbette bu istikrar ve Ceza Hukukundan beklenen fayda birden bire elde edilemez, sabırlı olmak gerekir.

Tüm bu açıklamalar ışığında önemli olan, cezanın ağırlığından ziyade çektirileceğine dair bireylerde ve toplumda inancın tesis edilmesi ve yargılamaların da süratli yapılıp bitirilmesidir.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat