İlkler değerlidir

.

  • GİRİŞ07.01.2020 11:10
  • GÜNCELLEME08.01.2020 09:43

İnsan hayatında ilklerin yeri özeldir.

 

 

İlkler yeni başlangıçlardır.

Farklı fikirlerin, taze nefeslerin, zinde gayretlerin devreye girmesidir.

 

 

Köklü ve kurumsallaşmış yapılara atılan ilk adım ise büyük bir camiaya aralanan kapıdır.

Bugün benim için de bir kapı aralandı ve Haber7 camiasına ilk adımı attım.

Türkiye’nin lider haber sitesinde bundan sonra her Salı birlikte olacağız.

Bazen yeni bir gelişmeyi yorumlayacağız, bazen bir yeniliği değerlendireceğiz, bazen tarihe yolculuk yapacağız, bazen de geleceğe yelken açacağız.

Ama ne yaparsak yapalım, mesajımız daima bugüne olacak.

Bu değerli yolculuğa destek veren Kanal 7 Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zekeriya Karaman’a ve Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni Sayın Osman Ateşli’ye teşekkür ederim.

En büyük şükür ise bizi var eden, nuruyla donatan, kutlu bir cedde vâris kılan, bu topraklarda ve bu güzel şehirde yaşamayı nasip eden Yüce Yaradan’adır.

Peygamberimizin müjdelediği, Fatih’in fethettiği, Kanunî’nin yücelttiği, Atatürk’ün kurtardığı, Menderes’in, Özal’ın, Erdoğan’ın hayallerini süslediği İstanbul’da yaşamak…

Mimar Sinan’ın, Sedefkâr Mehmed Ağa’nın, Balyanların, Mimar Kemaleddin’in, Sedad Hakkı Eldem’in, Turgut Cansever’in İstanbul’unda yaşamak…

Nedim’in, Ahmet Hamdi’nin, Yahyâ Kemal’in, Nazım Hikmet’in, Necip Fâzıl’ın, Orhan Veli’nin, Ümit Yaşar’ın, Sezai Karakoç’un İstanbul’unda yaşamak…

Bir kutlu müjdeye mazhar olan bu şehri kâğıda dökebilmek, ona adanmak, onunla hemhâl olmak…

Camilerini, saraylarını, çarşılarını, meydanlarını, mahallelerini, sokaklarını nefes nefes solumak, doya doya gezmek, hissiyatını, maneviyatını anlamak, yaşamak ve yaşatmak...

Kalmışsa şâyet bir üç yol ağzı, orada durup dinlenmek; varsa akan bir suyu, çeşmesinden kana kana içmek; yol çatından Boğaz’ı, kubbeleri, minareleri, kuleleri, yakılıp yıkılmamışsa ahşap konakları temaşa etmek…

Bir selvinin koyu gölgesinde soluklanmak, kabristanda yatan müminlerin ruhlarına Fâtiha okumak, namaz sonrası bir çınarın altında hâlleşmek, lâleleri, erguvanları, gülleri seyre dalmak, tefekkür kapısını aralamak, ne varsa insanı yücelten ve ona sonsuzluğun lezzetlerini ikram eden, o sofradan nasibi ölçüsünde istifade edebilmek…

Bir duvar dibinde gölgelenen köpeğe, bir kapı önünde yalanan kediye, bir meydanda yemlenen güvercine, dalgalarla dans eden martıya merhametle bakmak, olanı paylaşmak, koruyup gözetmek…

Sokaklarında tevâzu ve teennî ile yolalmak, selâmı yaymak, eve besmele ile girmek, hâne halkına şefkati, güleryüzü ve ikrâmı eksik etmemek, konu komşuya, hısım akrabaya cömertçe davranmak...

Bekâya uzanacak bir medeniyeti yeniden inşa etmek için hiç ölmeyecekmişçesine çalışmak; Bâkî olana her an kavuşacakmış gibi tevhidden asla ayrılmamak...

Asırlar boyunca İstanbul’un sinesinde yaşayanlara “azınlık” gözüyle bakmamak.

Mâbedlerine, inançlarına, hânelerine, değerlerine saygı göstermek.

Hâsılı İstanbul’da yaşamak “İstanbul” gibi olmayı gerektirir.

İstanbul; mâzisi târih kadar derin, mîrası insanlık kadar zengin, ikbâli güneş kadar parlak…

Dün dünyanın zirvesinde, bugün yerli yerinde, yarın yine zirvede…

Elbette ki İstanbul için insanının emeğinden başkası olmayacak.

O emek İstanbul’a gönül verenlerin emeği…

İstanbul’u yüceltenlere vefa gösterenlerin emeği…

İstanbul’u gören, anlayan, anlamlandıran ve geleceğe taşıma azmine sahip olanların emeği…

Şehrin tarihini bilen, bugününü analiz edebilen, geleceğini inşa edebilenlerin emeği…

İstanbul’un dünyanın zirvesine taşıyacak donanıma sahip olabilenlerin emeği…

Dünyanın zirvesinde; ama değerlerine yabancı değil.

Tarihine, insanına, kültürüne, mimarisine, geleneklerine, maneviyatına yabancı değil.

İnsanlığa geleceğin kapılarını aralayan bilimin, kültürün ve sanatın küresel merkezi.

Tıpkı Goethe’nin iki asır önce söylediklerinden ilham alarak diyelim ki; bir hayalimiz var; dünyanın en iyi beyinlerinin bir araya geldiği bir dünya şehri. Tabiatın bütün âlemlerinin ve dünyanın bütün sanatlarının sunduğu her şeyin etüt edilebildiği; bir köprüde veya meydanda attığımız her adımın muhteşem bir maziyi hatırlattığı ve her köşe başında tarihin bir parçasının yaşandığı bir dünya şehri hayalimiz var.

Necip Fazıl’dan ilham alarak diyelim ki; başlarımız yüksekte, sanmayalım ki bu tekerlek kalır tümsekte. Yarın elbet İstanbul’un, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.

Haber 7 için ilk yazımızı sizlerin beğenisine sunmaya çalıştık.

Elbette İstanbul’a mütevazı bir dokunuş niyetiyle.

Sonsuz ilim kaynağının izniyle, ilim sebilinden nasibimize düştüğü kadarıyla.

Gurur ve kibir batağından uzak kalmayı niyaz ederek.

Yaradan’ın ihsan ettiği bütün nimetlere şükredebilmeyi dileyerek.

Yazının yayımlanmasına katkı sağlayan bütün dostlara teşekkür ederek.

Onu okuma zahmetine katlanacak herkese şükranlarımızı sunarak.

Rabbim tamamına erdirsin.

Kalın sağlıcakla…

Yorumlar21

  • Burcu DEMİR 4 yıl önce Şikayet Et
    Başarılarınızın devamını diliyorum hocam ,yazılarınızın ülkemize ve milletimize faydalı olması dileğiyle...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • zahid seles 4 yıl önce Şikayet Et
    hayirli olsun
    Cevapla
  • RECEP BOZDOĞAN 4 yıl önce Şikayet Et
    Çok teşekkür ederim.
  • Kastamonu'lu 4 yıl önce Şikayet Et
    Hocam, hayırlı olmasını dilerim.
    Cevapla
  • RECEP BOZDOĞAN 4 yıl önce Şikayet Et
    Çok teşekkür ederim.
  • Misafir 4 yıl önce Şikayet Et
    Hoşgeldiniz Hocam
    Cevapla
  • nasri 4 yıl önce Şikayet Et
    Çok naif bir üslup.. daim olması temennisiyle hayırlı olsun diyorum
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat