Güle güle Ekrem İmamoğlu, hoş geldin Ekrem Kılıçdaroğlu

  • GİRİŞ14.01.2020 09:31
  • GÜNCELLEME16.01.2020 09:14

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 23 Haziran 2019 tarihinde yenilenen seçimde %54,21 oranında oy alarak parlak bir seçim zaferi elde etti.

 

 

Ekrem İmamoğlu, bu seçim sonucu ile 1963’ten bu yana yapılan İstanbul belediye başkanlığı seçimlerinde Ahmet İsvan (%56,12) ve Aytekin Kotil’den (%56,01) sonra en yüksek oy oranına ulaşan başkan oldu.

İstanbul’da büyükşehir belediyesinin kurulduğu 1984 yılından bu yana yapılan belediye başkanlığı seçimlerde ise en yüksek oy oranına ulaşan kişi oldu.

 

 

Bu sonuçlar 25 yıllık aradan sonra sosyal demokratların İstanbul’da yerel yönetimi devralmasını da sağladı.

Uzlaşmacı, mütevazı, sabırlı, güler yüzlü, yer yer naif tavırlar sergileyerek, CHP, İYİ Parti ve HDP teşkilatlarıyla koordineli, söylem ve eylem birliği içinde başarılı bir seçim kampanyası yürüttü.

31 Mart seçiminin iptal edilmesi sonrasında oluşan “mağduriyet” algısını iyi yönetti, vicdanlara ve kalplere seslenmeye çalıştı.

Sonuçta İstanbul halkını ikna etmeyi başardı ve 23 Haziran’daki seçimi son 35 yılın en yüksek oy oranı ile kazandı.

Seçim sonucunun açıklandığı gece Beylikdüzü’nde yaptığı konuşmada “İstanbul'da seferberlik başlatacağız. İstanbul'u hep birlikte ayağa kaldıracağız. Kısa zamanda büyük işler başarmamız lazım. Çok çalışmamız lazım. Bu şehrin gelişmesi için aklı, bilimi tercih edeceğiz, bu şehirde demokrasiyi yerleştireceğiz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yarından tezi yok işimize başlıyoruz. İstanbullulara layık olmak için çok çalışacağız." dedi.

Ancak, 27 Haziran’da mazbatasını aldıktan sonra, İstanbul Büyükşehir Belediyesine kapanıp, 3 aylık, 6 aylık ve 1 yıllık acil eylem planları hazırlaması ve hızla uygulamaya koyması gerekirken, ayağının tozuyla Düzce, Zonguldak, Edirne ve Ankara’yı ziyaret etti, seçimin üzerinden bir ay bile geçmemişken 8 günlük tatil için Bodrum’a gitti.

İstanbul’da yağan sağanak yağmur sonrasında şehrin birçok yerinde ortaya çıkan sel olaylarına rağmen tatili bırakıp İstanbul’a dönmek şöyle dursun, televizyonlardan veya internetten dişe dokunur bir açıklama dahi yapmadı.

Bodrum’daki tatilini sona erdirmek yerine, birkaç saatliğine İstanbul’a uğrayan İmamoğlu, selden etkilenen bazı yerleri ziyaret ederek soluğu tekrar Bodrum’da aldı.

Bütün bunlar, Ekrem İmamoğlu’nun seçim gecesi Beylikdüzü’nde yaptığı kutlama konuşmasında sarf ettiği “İstanbul'da seferberlik başlatacağız. İstanbul'u hep birlikte ayağa kaldıracağız. Kısa zamanda büyük işler başarmamız lazım. Çok çalışmamız lazım.” sözünün içinin ne kadar dolu (!) olduğunu gösterdi.

Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 9 yıldır içi boş ithamlarda bulunarak neredeyse milyonlarla ifade edilen tazminatlar ödemesi gibi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi dışında hemen her yere uğrayan İmamoğlu, çok geçmeden bu defa Ağustos ayında izne çıktı. Kendisini haklı olarak eleştirenlere “tatil bana yakışıyor”, “ben hiç tatil yapmadım diyenler, demek ki hiç çalışmamış” şeklinde, makamının ağırlığına yakışır (!) cevaplar verdi.

Ekrem İmamoğlu 31 Mart seçimi sonrası mazbatasını aldıktan sonra, ilk iş olarak hiçbir gerçekçi hesaba dayanmayan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin en güçlü finans kaynağı olan İSKİ’yi âdeta çalışamaz hale getirecek %40’lık su indirimini ortaya arttı.

Su tarifesinde %46’ya varan indirim gerçekleştikten sonra, “yanlış hesap yapmışız” diyerek su fiyatını %20 oranında artırmaya kalktı.

Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hiçbir gerçekçi hesaba dayanmayan, seçimlerden sonra saman alevi sönüp unutulan “Merkez Türkiye” saçmalığı gibi.

Ekrem İmamoğlu İstanbul tarihinin en büyük projelerinden biri olan Kanal İstanbul’a, “erkeklerin kısır kalacağı”, “manda popülasyonunun azalacağı”, “dinamitlerin korkunç büyüklükte bir depremi tetikleyeceği” gibi son derece bilimsel (!) gerekçeleri dikkate alarak karşı çıktı.

Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Avrupa’nın en işlek havalimanları arasına giren Sabiha Gökçen Havalimanına karşı çıkması ve bir yıldır sorunsuz bir şekilde çalışan İstanbul Havalimanını yerden yere vurması gibi.

Ekrem İmamoğlu geçen hafta bir televizyon kanalında katıldığı “Kanal İstanbul” konulu programa bağlanan bir profesörün bilimsel açıklamaları karşısında “ben depremi tetikler demedim” diyerek, haftalardır tekrarladığı şeyleri, herkesin gözünün içine baka baka inkâr etti.

Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP ittifakını ve YPG/PKK hakkındaki sözlerini herkesin gözünün içine baka baka inkâr etmesi gibi.

Günlerdir “Kanalistanbul için gerekirse referanduma gidilmeli” diyen Ekrem İmamoğlu, aynı televizyon programında “referandumda İstanbullular ‘evet’ derse ne olur” sorusuna, “referandum tek başına çözmez, davamı açarım” diyerek, kampanya döneminden bu yana demokrasiye, halkın tercihlerine ve seçim sonuçlarına saygıya ısrarla yaptığı vurgunun ne ölçüde samimi (!) olduğunu gösterdi.

Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun 16 Nisan 2017 referandumunun sonuçlarını itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapması gibi.

Yine aynı televizyon programında, "Ben herhangi bir konuğunuz değilim. 16 milyonluk kentin belediye başkanıyım" diyerek kampanya döneminde ısrarla sergilediği, “mütevazı, sabırlı, anlayışlı” siyasetçi imajının, gerçek kişiliğini ne ölçüde yansıttığını gösterdi.

Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye genel başkan olduktan sonra parlatılan “Gandi” imajını, kısa zamanda yer ile yeksan etmesi gibi.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Sayın Ekrem İmamoğlu’na tavsiyemiz, büyük bir seçim başarısı ile seçildiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına daha fazla zaman ayırması, İstanbul’un önünü açacak vizyon projelere destek vermesi, kavgayı ve kibri değil uzlaşmayı ve tevazuu tercih etmesi, hepsinden önemlisi de seçim gecesi İstanbul halkına verdiği “çok çalışacağız” sözünün arkasında durması.

Umarım farkındadır ama, Hızır Bey Çelebi’nin, Cemil Topuzlu’nun, Fahrettin Kerim Gökay’ın, Haşim İşcan’ın, Ahmet İsvan’ın, Aytekin Kotil’in, Bedrettin Dalan’ın, Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Kadir Topbaş’ın sayısız eser kazandırdığı İstanbul’un belediye başkanlığı koltuğunda oturmakta.

Atatürk’ün dediği gibi “İstanbul Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin serveti ve Türk milletinin gözbebeğidir.”

Bu şehir “16 milyonluk kentin belediye başkanına” yeter de artar bile, eğer aklında başka bir yer yok ise.

Eliniz de, gözünüz de, aklınız da, fikriniz de, kalbiniz de İstanbul’da olmalı.

Başka türlü bu şehirde “başarılı” olamazsınız.

Bu şehir, Orta Asya’nın efsanevî cennet atlarına benzer. Kendisine layıkıyla hizmet etmeyene, öyle bir çifte atar ki, bir daha iflah olmaz. Tıpkı Nurettin Sözen gibi.

Mevcut gidişatınız sizi hızla Kılıçdaroğlulaştırmakta.

Ne diyelim, “güle güle Ekrem İmamoğlu, hoş geldin Ekrem Kılıçdaroğlu”.

Yorumlar11

  • sivaslı 4 yıl önce Şikayet Et
    mükemmel tespitler var .güzel bir yazı .recep bey tebrik ederim.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Vedat 4 yıl önce Şikayet Et
    Güzel yazınız ve geri dönüş nezaketiniz için biz de size teşekkür ederiz. Allah (CC) razı olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Selman 4 yıl önce Şikayet Et
    Elinize, gönlünüze sağlık. Aklın yolu birdir, demişler. Ekrem İmamoğlu'nun gerçek yüzü ortaya çıkmaya başladı ama seçim çalışmalarında zor da olsa kimliğini gizledi.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Nurettin 4 yıl önce Şikayet Et
    Hocam eski bir öğrenciniz olarak bir solukta okudum yazınızı. Sizin gibi insanların düşünceleri hem bu şehir hemde ülke için her zaman hizmet esaslı olmuştur. Elinize kolunuza yüreğinize sağlık.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ahmet 4 yıl önce Şikayet Et
    Son zamanlarda okuduğum en güzel yazı. İmamoğlu balonu yakında sönecek.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat