Bugün seçim olsa ne değişir?

  • GİRİŞ01.07.2015 10:37
  • GÜNCELLEME01.07.2015 10:37

Kemal Kılıçdaroğlu bağırıp çağırıyor…

“Toplama” kalabalıktan tempo:

 “Başşşbakkan Kem-al, Başşbakkan Kem-al!”

Neyse geçelim…

Meclis Başkanlığı turları… Çok da önemli değil.

Meclis’te dolanırken yolumuza çıkan AK Parti kurmaylarının “tekrar seçim”den yana olup olmadıklarını anlamaya çalışıyorum.

Muhalefetin özellikle Sayın Erdoğan’ı hedef alan “rezil” saldırılarının ve AK Parti’yi sürekli olarak “alttan almaya” zorlamasının yol açtığı tepki dikkat çekiyor.

Sonra…

Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan da öyle bir mesaj aldım…

Seçim sonuçlarının belli olmasından bu yana ülkenin kısa sürede “sağlam bir koalisyona” kavuşması için son derece ılımlı ve olumlu bir yaklaşım sergilediklerini hatırlatan Sayın Davutoğlu, arkasından muhalefet partilerinin “acayip” tavırlarına dikkat çekti.

Sayın Davutoğlu ne kadar “sağduyulu” davranıyorsa, muhalefet o kadar “kutuplaştırmaya” çalışıyor.

Muhalefet sürekli olarak AK Parti’nin üzerine geliyor.

AK Parti yönetimi, arkasındaki muazzam kitlenin “onurunun çiğnenmesine” tahammül mü edecek?

Her camianın da bir tahammül kapasitesi var yani!..

 “Süreci tıkamaya devam ederlerse, ülke kaçınılmaz olarak ‘tekrar seçime gider’” çerçeveli sözleri “tehdit” değil, “tespit” olarak değerlendirmek lazım.

MHP’nin önemli isimlerinden Prof.Dr. Ümit Özdağ dün dedi ki;

 “İstiklal Marşı’na bile karşı olan bir yapı bizim gözümüzde yok hükmündedir! Hiç kimse, MHP’nin bunlarla (HDP ile)  herhangi bir şekilde işbirliğine girdiğini göremeyecektir!” 

Bu durumda ne yapacaksın?

AK Parti koalisyonu MHP ile mi kursun, CHP ile mi?..

Sayın Davutoğlu’nun, Kılıçdaroğlu-Bahçeli-Demirtaş muhalefet üçlüsünün Şehit Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın cenaze merasime katılmamalarına ilişkin değerlendirmelerini hatırlıyorum…

Diyordu ki;

“Milletin acısında yan yana duramayanlar milletin geleceğinde rol alamazlar! Sayın Kılıçdaroğlu beni, bizi eleştireceğine keşke burada olsaydı, acıyı beraber paylaşsaydık, Cenaze namazında, aynı safta dursaydık. Kılıçdaroğlu’nun attığı tweetler… Bu saldırı nasıl unutulmayacaksa o tweetler de unutulmayacaktır. Bahçeli’nin yaptığı açıklama da öyle, unutulmayacaktır.”

 Evet…

Sayın Devlet Bahçeli’yi ayrı bir yere koyalım, özellikle “hassas” dönemlerde sorumlu davranışlarda bulunmasının hatırına…

Ya diğer ikisi?..

Savcı katleden zihniyeti “alnından öpen” kafayla ortaklık…

Nasıl, niçin, nereye kadar?..

Bu olmaz!..

MHP ile koalisyona tabandan bir nebze destek vardı ama artık o da olmaz!..

Yani, olur belki ama bence olmamalı!..

Zira:

Devlet Bey’in, “hakaretleri” sadece Cumhurbaşkanımızı hedef almıyor.

Sayın Erdoğan’ı Köşk’e taşıyan bu aziz milleti hedef alıyor, yenilir yutulur gibi değil!..

Ak Parti, bugüne kadar yapabileceğini yaptı.

Bundan sonra da yapacaktır.

Lâkin ne yaparsa yapsın, Türkiye için tek çıkış yolunun “tekrar seçim” olduğu gerçeğini değiştiremeyecektir.

Koalisyon kuracaktır belki ama kurduğuna kuracağına pişman olacaktır, pişman edilecektir!

Bu böyle.

AK Parti azınlık hükümeti, bir seçim hükümeti olarak belki…

Bunun dışındaki yollar, Türkiye’yi de Ak Parti’yi de sıkıntıya sokar.

Bu şartlar altında hangi partiyle koalisyon yapılırsa yapılsın, ülke “erken seçim”e gider.

Koalisyon ortakları erken seçime yıpranmış olarak girer.

En fazla da, AK Parti’yi yıpratır bu süreç.

Önce genel seçim gider, sonra mahalli seçim!

Bunları söylediğimde bazı dostlar, “Ya tekrar seçim de tabloyu değiştirmezse?” diyor.

Bir mücadeleye “ya” diyerek “ya da” diyerek girersen kaybedersin!..

Eksiklerini tamamlar, bir önceki seçimde yaptığın yanlışları yapmaz, doğrularını devam ettirirsen kazanırsın.

Sen kazanırsan ülke kazanır.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat