Gazetelerden birinde okuduğum paragrafın bir kısmını paylaştım.

Yıllar önce sevenlerine gülücükler, mavi boncuklar dağıtan bu ünlü isim şimdilerde şöhreti yakaladıktan sonra burnundan kıl aldırmıyormuş. Habere bakın hele... Hangisi haklı, hangisi haksız? Yıllar önce şöhret yollarını adımlarken, hayran olduğu insanın baldır bacak açık pozlarından güç alıp öpmeye kalkan bu adamın öfkeli haline güler misiniz ağlar mısınız?

...

Herkesin  bir ‘Ama ben' hikayesi vardır şöhret yolunda... Genelde hazin hikayeler doldurur bu kuyuyu ve çoğu söylenmez gizlenir ya da gizlenmez peyderpey söylenir. Bu durum her iki şekilde de insanımızın dikkatini çeker ve kulak kabartmasına sebep verir. Odak noktası oldukça isim daha da büyür, büyüdükçe şöhret kapıları daha fazla aralanır.

Hayat öyle enteresandır ki; ne zaman ne olacağı hiç belli olmadığı gibi dün iyi olan bugün kötü, bugün kötü olan da yarın iyi olabilir. Aslında doğru bir tanedir ama kavramak zaman alır yanlışların sayısı ise asla yerinde durmaz.

Mişli geçmiş zaman gelecek zaman üzerinde büyük tesirler bırakabilir. İnsanın kendi içinde hesaplaşmaları ve normal bir yaşamın özlemi zamanla kocaman olur, sığamaz yerine ve ansızın dışarı çıkar...

Mesela yıllar önce gazetecilerin peşinde poz vermek için dolaşanlar bugün şöhreti yakaladıktan sonra bunu zorla yaptıklarının savunması ile ‘O zaman öyleydi şimdi böyle' tavrıyla objektife bakmadan yollarına devam edebilir. Emir kulu muhabirler de elleri boş haber peşinde tüm gece dolanır.

Doksanlı yılların başından neredeyse bundan beş altı yıl öncesine kadar ana haberlerin yüzde ellisinden fazlası magazin içerikleri ile dikkat çekiyor ve izleniyordu bunu biliyor muydunuz?

Bikini pozlar ve gece hayatında değişen sevgililer ‘Olmazsa olmazlar' arasında idi.

Magazin haberleri havada uçuşurdu bir zamanlar, yazılı ve görsel basın poz  üstüne poz, sansasyon üstüne sansasyon doluydu. Bu programlar ülkenin nabzını tutar ve bir sonraki günün akşını etkilerdi. Şöhret sahiplerine devlet büyüğü muamelesi yapılırdı.

Nasıl şöhret olmuş, neden olmuş mühim değil, halkın dikkatini çeksin kafii yani!.

Bu  furya içinde çıplak pozlar verip arada eskaza söhreti yakalayan erkek ve kadınların, tabiri caizse parayı bulanların sayısı da çoktu elbette. Kimbilir bu yolda kaç gencimizin hayat güneşi sönmüştür lakin cepleri dolmuştur. Ama ben inanıyorum ki, şimdiki akılları olsa asla bu davranışlar içerinse olmazlardı. O zamanlar kurallar böyleydi.

Ne kadar hastalıklı bir dönemmiş meğer.

Anlıyacağınız elini kolunu sallaya sallaya sokakta yürümenin ne büyük bir lütuf olduğunu anlamak zaman alıyor.

Devir değişti çok şükür. Çıplaklık, ışıltı hayatlar eskisi gibi pirim yapmıyor artık. ‘Filanca nasıl döner kesiyor, falanca neden bu kadar seksi' çoğumuzu ilgilendirmiyor. Yaşamın çok uç kesitlerinden bir haber olmadıktan sonra halkımız ekrana kilitlenmiyor. Artık gece vakti far görmüş kedi gibi de değiliz.

Vasıf üstünlüğü ile şöhreti yakalamış isimler de diğerleri ile karıştırılıyor ve yanında çoluğu çocuğu, eşi ile yolda yürürken biri çıkabiliyor ve ‘bir kere öpebilir miyim?' diye sorabiliyor.

Öpmeyin be kardeşim. Sevginizi başka türlü gösterin. Her ne olursa olsun yapmayın bu hızlı manevraları!

Kişiliğini seviyorsunuzdur, kendisini beğeniyorsunuzdur... Anladık ama sarılıp öpmek farklı birşeydir. Tokalaşsanız olmaz mı?

Öptürmeyince isyana başlıyorsunuz. ‘Herkese öptürdün bana gelince mi lolo' der gibi bir efelenmeler, kanat kabartmalar...

O zaman kural öyleydi, onlar kuralına göre oynadılar. Bu demek değil ki onları siz bir yere getirdiniz. Onlar zaten şöhretin bedellerini ödediler, ödüyorlar.

Öpmedin diye sevgin azalacaksa sevme kardeşim zaten ...

Bırakın onlar sizi öpmek için sıraya girsin. Bu zamanda o isimlerin çoğu şimdi olsa mümkün diil şöhreti yakalayamazdı. Belki onları siz şöhret yapmadınız ama muhakkak o haberleri izleyerek bu yolda yürümelerine yardımcı oldunuz. İyi yaptınız mı peki? Orası bende saklı kalsın.

Serdem Coşkun - Haber7

serdemcoskun@gmail.com