Ortaköy’de düzenlenen profesyonel saldırının yapılışına, zamanlamasına bakıldığında karşımıza her ne kadar DAEŞ adlı dünyanın en sapık örgütü çıksa da aslında işin içinde uluslar arası devletlerin büyük bir planını görüyoruz.

Bu sömürü düzeninin sahiplerinin asıl amaçları: Türkiye’nin iç dinamiklerine yönelik bilinçli bir planı işletebilmek.

Şu saldırıda katilin silah tutuşuna baktığımızda sıradan bir teröristten ziyade ne yapacağını bilen, çok iyi eğitim almış biri göze çarpıyor.

Yüksek ihtimalle uzun süreden beridir uzman kişiler tarafından böylesine bir katliam için hazırlanmış.

Yılbaşı gecesinin seçilmesiyle toplumun birlik ve beraberliğine sözüm ona sekte vurulmak istenirken, İstanbul’un en güzide bölgesi de bilerek seçilmiş ki, yabancı turistin gözü korkutularak turizm baltalansın!

Tıpkı Taksim ve Sultanahmet saldırılarında olduğu gibi.

Terörü besleyen ve büyütenler artık plan yaparken birçok yönden saldırıya geçiyorlar. Öğrenemedikleri bir şey var: Burada besledikleri merdiven altı oluşumlardan, malum siyasi partilerden medet umuyorlar. Tek amaçları var: O da toplumda kamplaşma oluşturmak ve bunun üzerinden Türkiye’de istedikleri atı oynatmak.

Türkiye’de toplumu tutan ana damar buna asla müsaade etmez. Bu damar Osmanlı’nın ruhunu üfleyen sırdır. Şühedanın, gazi alperenlerin Horasan’dan sürdüğü nal sesidir. Bu ses köslerin, zillerin sesidir. Bu ruhun yeniden dirilmesini istemiyorlar.

Çökmekte olan düzenin efendileri üç yıldır sistematik biçimde hedeflerine Türkiye’yi koydular. Bu yıl da ellerinde kalan iki aşağılık terör örgütü olan DAEŞ ve PKK’yla iş görmeye çalışıyorlar. Son şansları için var güçleriyle saldıracaklar.

2017 yılı 300 yıl sonra ayağa kalkacak Türk devletinin yeniden tarih sahnesine çıkış yılıdır.

Alman ve İngiliz medyasının böylesine bir terör olayından sonra bile ‘2017 yılında Türkiye’de terörün artması bekleniyor’ diye haber yapması tam anlamıyla kimlerle savaş halinde olduğumuzun basit bir göstergesidir.

Dört kıtada adalet ‘Hilal’in gölgesinde gerçekleşti. Yine o hilal İslam’ın yegâne bayrağı olurken mazlumun da tek umudu oldu.

 Şimdi bunu görmek istemeyenler, bir kez sancak yükseldi artık geri dönüş yok.