Anayasa değişikliği öncesi ve sonrasında muhalefetin özellikle CHP’nin sözlerine ve ‘hayır’ kampanyasını ne üzerine kurduğuna bir bakalım:

Meclis’te kavga, kürsü işgalleri, tehditler v.s… Liste uzayıp gidiyor. Siyaseten bir muhalefet yerine şiddeti, baskıyı ve kötü propagandayı rehber ediniyor.

Ülkenin ana muhalefet partisinin gerçekten bu durumda olması aslında üzücü. Yani ülke menfaatlerinin hep karşısında yer alması ve hiçbir şey üretememesi, devletini sürekli her yerde kötü göstermesi kendi iç yapısıyla uyumlu olsa da düz bir mantık çerçevesinden baktığımız zaman acınası bir durum aslında.

Dünyada demokratik yönetim biçimi içerisinde CHP’nin tek bir muadili yok. Yani muhalefet partileri asla ama asla ülkesinin yönetimini dışarıda kötülemez. Eleştirir, yerden yere vurur ama mesele milli menfaatler oldu mu? Asla ama asla başka bir devletin yanında saf tutmaz.

Şimdi de önümüzde Türkiye’nin en kritik eşiği olan bir referandum var. Arkaik dönem sanatçıları, eli kanlı terör örgütleri FETÖ, PKK, terör örgütünün siyasi uzantısı, binde birlik partiler ve  takoz odaları Hayır cephesinin tarafları. Tabii bu ‘hayır’ cephesinin bayraktarlığını da CHP’nin yaptığını söylemeliyiz.

Ne diyordu Kılıçdaroğlu: ‘Evet oyu verenler vatan hainidir.’ Sonrasında peki gelişen ‘dil’ nasıl tezahür etti? Tamamen hakaret ve aşağılama üzerine.

Kendini muhalif olarak tanımlayanlar ‘Evet’ oyu verecekler hakkında Nevzat Tandoğan’ın torunları olarak ağza alınmayacak sözler söylediler.

‘Bunlar Çomar, bidon kafalı, … kılı…”

Sürekli yenilen ve yakın tarihte de artık illegal yöntemlerle bile iktidarı göremeyeceklerin ve tükenenlerin son çırpınışlarını izliyoruz.

Düşünün ‘Kaba olan, hiçbir şey bilmeyen, göbeğini kaşıyanlar’ bizleriz ama hayvandan daha aşağı bir ruhla eşref-i mahlukat olan insana saldıranlar bunlar. Nasıl bir aydın (!) tipidir ki, yazdığı yazıların tamamı hakaret barındırsın ve tek bir bilgi kırıntısına rastlanmasın.

Bu zehirli dil 80 yıl bu milletin çocuklarını baskı altında tuttu, kendisi lise mezunuyken köşesinde dünyanın en iyi üniversitesinde doktora yapmış, üç yabancı dil bilen insanları fikrinden, inancından dolayı hakir gördüler.

Bu tiplerin ortalaması ortaokuldaki sınıf kütüphanesinden hallicedir, ortalama 3o yıldır aynı kalıplaşmış cümlelerle konuşur ve yazarlar.

Şimdi de son kez bırakınız yediklerinden ikram etsinler, istedikleri nefretleri kusadursunlar, kendi uydurdukları tezviratları haber yaptıktan altmış saniye sonra rezil olsunlar.

Böyle karşıdan radyasyona uğramış beyinleri izlemek hem keyif veriyor hem de bir dönemin tarihin çöplüğüne gittiğine şahitlik ediyorsunuz.

Son sözü  Cemal Kuntay’a bırakıp sözü kapatalım:

Bundan birkaç yüz sene evvel uyananlar,

Bugün hâlâ uyuyanları görsün.

Efsânesi kaybolsa kıyâmet koparanlar,

Tarihini okkayla satanları görsün!?.   

serkan.ustuner@haber7.com

Twitter: @sustuner