Erdoğan’ın ‘bir kasa domates’ cevabı

  • GİRİŞ11.02.2016 09:59
  • GÜNCELLEME11.02.2016 10:33

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ünlü “one minute” çıkışıyla zirve yapan Türk-İsrail gerilimine ilişkin gelinen nokta üzerinden yöneltilen eleştirilerde hakkaniyet ölçüsü epey kaçtı.

Ankara’nın İsrail’le köprüleri atan politikasına eleştiriler yönelten muhalefetin ve bu görüşleri manşetleriyle destekleyen gazetelerin şimdi bu ülkeyle ilişkilerin tamir edilmesi yönünde atılan adımlar için de eleştirilerde bulunmasını anlamakta zorlanıyoruz.

“Hem bozulmasını hem de düzeltilmesini ulusal menfaatler boyutunu hiç hesaba katmadan eleştirmek nasıl bir yaklaşımdır” sorusu bir cevabı hakediyor.

“İsrail’le normalleşme” başlığına sadece katı Filistin davası penceresinden bakan aynı mahalleden isimlerin yönelttiği eleştiriler ayrı bir bahis.

“One minute”la başlayan, Mavi Marmara baskını ile tırmanan gerilimin ardından Türk-İsrail ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmak üzere.

Erdoğan’ın, iki ülkenin birbirine ihtiyacı olduğu yolundaki değerlendirmesi ve geçtiğimiz Aralık ayında Türkiye’nin şartlarını karşılayacak bir anlaşma üzerinde çalışıldığının ortaya çıkmasının ardından bu sayfanın açılmasını bekliyoruz. 

Mavi Marmara saldırısının ardından Türkiye çok net bir tavır ortaya koydu.

3 şartı vardı Türkiye’nin; Özür, mağdurlara tazminat ödenmesi ve Gazze’ye yönelik ambargonun kaldırılması.

İsrail’in ise özellikle Türkiye’nin Hamas’la olan ilişkilerinden rahatsızlık duyduğu biliniyor.

ABD Başkanı Obama’nın devreye girmesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu özür dilemişti.

Aralık ayında yaşanan gelişmelerle tazminat konusunda da yolun sonuna gelindiği, İsrail’in istenilen miktarda tazminatı ödemeye hazır olduğu haberleri yansımıştı.

Gazze ise Hamas gibi zor bir başlık.

Ambargonun kaldırılmasının neyi içerdiği, Türkiye’nin neleri yeterli sayacağı, İsrail’in öncelikli milli meselesi olan Gazze konusunda bu adımlardan hangisini atacağı soru işaretiydi.

Erdoğan’ın, Güney Amerika gezisinden dönerken yaptığı açıklamalar bu başlığın içinin nasıl doldurulduğunu gösterir nitelikteydi.

Ankara ziyareti öncesi İsrail teması

Açıklamaların ardından önceki gün İsrail gazetesi Hareetz’te Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun dün itibariyla Cenevre’ye İsrail heyetiyle görüşmeye gideceği haberleri yansıdı.

Cenevre zirvesinin gerçekleştiği dün geç saatlerde ortaya çıktı.

Eşzamanlı olarak Ankara’da gerçekleşen temaslar ilişkilerin normalleşmesi açısından ayrı bir önem taşıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Beştepe’de ABD’nin önde gelen Yahudi kuruluşlarının oluşturduğu “Conference Of Presidents” heyetini kabul etti.

Görüşmeye Erdoğan’ın ev sahipliği yapması başlı başına önemli.

Heyetin niteliği de öyle.

Türkçesiyle, “Büyük Amerikan Yahudi Teşkilatları Başkanlar Konferansı”, bünyesinde 52 ABD’li Yahudi teşkilatını barındırıyor.

1956’da dönemin ABD Başkanı Eisenhower’in teşvikleriyle kurulan çatı örgütün iki temel amacı var; ABD-İsrail ilişkilerinin geliştirilmesi, İsrail’in çıkarlarının korunması.

Heyetteki isimler, “ABD’deki İsrail lobisi” olarak da nitelendirilebilir.

Heyete başkanlık eden Malcolm Hoenlein, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yakın dostu.

Hoenlein’in, Ankara ziyareti öncesinde İsrail’de Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı ile görüşmeler yapması da ziyaretin önemini gösterir nitelikte.

Ambargoyu kaldıracak adımlar

Dün Beştepe’deki toplantıda neler konuşulduğunu öğrenmeye çalıştım.

Yapıcı bir havada geçen görüşmede, Cumhurbaşkanı, İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi için yapılması gerekenleri yeniden özetliyor.

Erdoğan, Gazze’ye yönelik ambargonun kaldırılması noktasında ilk adımların durumunda ilişkilerin tamirinin daha çabuk olacağını vurguluyor.

Cumhurbaşkanı, “ambargonun kaldırılması” başlığının içini doldururken şu maddeleri sıralıyor:

- Büyük enerji sıkıntısı yaşayan Gazze’ye enerji santrali özelliği taşıyan bir geminin yanaşarak bu sıkıntının ivedi olarak ortadan kaldırılması.

- Aynı şekilde su sıkıntısı yaşayan Gazzeliler için denizden su arıtabilen bir geminin kullanılması. Gazze’ye yanaşacak gemiyle bu sıkıntının da ivedi biçimde giderilmesi.

- Acil önlemler alınırken bir yandan kentin altyapı sorununun çözülmesi. Elektrik iletim hatları, su altyapısının yapılması.

- Yıkılan okul ve hastanelerin acil biçimde imar edilmesi.

- Bütün bu çalışmalar için inşaat malzemelerinin Gazze’ye sokulmasına izin verilmesi.

Erdoğan, Türkiye’nin bütün bu başlıklarda hemen harekete geçmeye hazır olduğunu da ekliyor.

“Tünelleri niye yapıyorlar ?”

Heyetteki bir başkan, inşaat malzemelerinden hareketle lafı Gazze’den açılan tünellere getirerek, bu malzemelerin yeniden tünel açmakta kullanılmayacağının nasıl garanti edilebileceğini soruyor.

Erdoğan’ın soruya yanıtı net.

Gazzeliler’in yaşayabilmesi için dünyaya kapılarını açması gerektiğini anımsatıyor. “Peki bu insanlar niye tünel yapıyorlar” diye soruyor.

Gazze’ye 1 kasa domatesin bile getirilemediğini, tünellerin 1 kasa domatesi getirmek için kullanıldığını vurguluyor ve “İsrail’e 1 kasa domatesi atacak halleri yok herhalde” yanıtını veriyor.

Heyetteki bir başka isim ise tüneller konusunu, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları tarafından kaçırılan bir İsrail askerini örnek vererek gündeme getiriyor.

Öldüğü tahmin edilen askerin cenazesinin alınamadığını, Yahudiler açısından cenazelerin büyük öneme sahip olduğunu vurguluyor.

Erdoğan da İslam dini açısından da cenazelerin önem taşıdığını belirterek, konunun çözümü konusunda çalışma yapılması talimatını veriyor.

Erdoğan’ın heyetle doğrudan temas kurması, Cumhurbaşkanlığı’nda ağırlaması ilişkilerin bir noktaya geldiğinin göstergesi.

İsrail’le anlaşma konusunda sona yaklaşıldığı haberlerinin bir başka yansıması.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat