Bu çarpıcı başlık doğru mu diye soranlar olabilir. Yuh diyenler olabilir. Olmaz öyle şey diyenler olabilir. Ama maalesef buz gibi bir gerçek. Ülkemizin kara deliği olarak gündeme gelen Sosyal Güvenlik Kurumu bugün maalesef istemeden de olsa PKK’ya finansörlük yapıyor.

Size resmi rakam vereyim.

İstanbul 15 milyon nüfusa sahip. Geçen yıl özel hastanelerin SGK’dan aldığı para 1.2 katrilyon. Peki Diyarbakır, Batman, ve Urfa ne kadar pay almış. Bu üç ilin nüfusu yaklaşık 3,5 milyon devletten aldıkları para 1 katrilyon.

Nüfusa oranladığınız zaman İstanbul’un bile üç katı daha fazla harcama yapılmış. Harcama gerçekten bölgedeki insanımızın sağlığına harcanmış olsa, kimsenin itiraza hakkı yok. Ama paranın, halkın sağlığına değil, malum yerlere gittiği çok açık.  Dolayısıyla, bu büyük bir vurgun. Buradaki bazı hastanelerin sahiplerinin PKK’ya yakın olduğu da zaten biliniyor. 

Bu kadar aymazlık olur mu? Terörün finans kaynağı devlet olabilir mi? Bu korkunç yağmaya kim dur diyecek? 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu devletini ve milletini seven bir bakandır. Bu vurguna dur demesini bekliyoruz. SGK kurumuna yeni bir isim atandı. Bu kıymetli isim Selim Bağlı. Kendisi bu önemli görevde başarılı icraatlar yapıyor. Bürokrasi ve devlet tecrübesi olan Selim Bağlı’dan bizler bu vurguna dur demesini bekliyoruz.

Nasıl paralel yapıya ait hastanelerin parasını kesti ise PKK’ya yakın bu kuruluşların parasını da kesmelidir. Milletin bir kör kuruşuna sahip çıkan Selim Bağlı SGK için iyi bir fırsattır.

SGK dünden bugüne hep tartışmalı bir durumdadır. Vatandaşla bire bir ilgilidir. Doğumdan ölüme kadar hayatımızın her safhasında SGK vardır.

SGK, Ak Parti iktidarları döneminde hayli mesafe aldı. Önemli reformlar yapıldı. Hantal bir yapıdan işleyen bir noktaya geldi.

Öyleki Avrupalılar Sosyal Güvenliğe harcadıkları parayı azaltırken, ülkemiz çoğu noktalarda Avrupa’yı geçti. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlet olduğunu gösteriyor. Daha düne kadar eczaneler de ilaç kuyruğu olurdu. Öyle her istediğin ilacı alamazdın.

Hastanelerde sabah namazı sıraya girmen gerekirdi. Ankara dışından gelen hastalar muayene olmak için üç gün geceli gündüzlü sıra beklerlerdi. Bugün vatandaşlarımız hastanelerde kuyruk beklemiyor. Özel hastaneler, üniversite hastaneleri vatandaşa açıldı.

Bir dönem işçi ayrı, esnaf ayrı, memur ayrı hastanelerde muayene olurdu. Bağkur esnafa, sigorta işçiye, emekli sandığı da memura bakardı. İnsanlarımız içerisinde kast sistemi vardı. Köleler ve efendiler şeklinde.

Ak Parti iktidarı bu yaraya neşter vurdu. Memur, işçi, esnaf ayrımı kalktı. Artık imtiyazlı sınıflar yok. Avrupa’dan bile ülkemize tedavi olmaya gelenler var. Ucuz ve kaliteli hizmeti ancak burada alıyorlar. Çok güzel hizmetler var.

Bununla birlikte özel hastanelerde vurgun devam ediyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki hastanelerdeki vurgun almış başını gidiyor. Devletin bu konuyu bir an önce gündeme alması gerekir. HDP’li belediyeler devletin parasını PKK’ya aktarıyor. Bunu anladık da SGK neden tedbir almıyor?

Öte yandan Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun bu konudan haberdar edilmesi gerekir. Bu büyük kara delik tıkanmalıdır. Her gün şehitlerimizin geldiği bu atmosferde, PKK’yı kendi elimizle büyütmeyelim. Bu korkunç vurguna dur diyelim.