Soçi denklemi... Eli en güçlü olan Türkiye

.

  • GİRİŞ15.02.2019 08:39
  • GÜNCELLEME18.02.2019 08:33

Soçi zirvesinde Türkiye, Rusya ve İran bir kez daha masada. Türkiye’ye yönelik İdlib konusunda suçlamalar var. Peki zirveye katılan ülkelerin eksileri, artıları neler, Türkiye bu denklemin neresinde duruyor?

 

 

Son Soçi toplantısı 17 Eylül’de yapılmıştı.
Başkan Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin anlaşmış, El Kaide gerekçesiyle İdlib’e yapılması planlanan geniş kapsamlı operasyon durdurulmuştu. İdlib’te silahlardan arındırılmış bölgeler oluşturularak, olası bir sivil katliamın önüne geçilmişti.

Gelinen noktada Ruslar, Türkiye’den İdlib konusunda daha fazla eylem talep ediyor.
Bu konu Batı’nın da gündeminde.
İdlib’te El Kaide terör unsurlarının yeniden faaliyete geçtiği iddiası üzerinden Türkiye’ye baskı yapıldı.
Soçi öncesi Batı medyası, İdlib konusunda Türkiye ile Rusya arasında “maraz” çıkacak beklentisi içerisine girdi.

 

 

Türkiye İdlib mutabakatında üzerine düşeni yapar. Ruslarla daha önce Halep ateşkesi, İdlib operasyonları gibi noktalarda uzlaşmalar sağlanmış, süreçler sıkıntısız sonuçlanmıştı.
Ayrıca Fırat Kalkanı harekatı ile Zeytin Dalı operasyonları da bu süreçlerin devamı olarak Türkiye’nin terörle mücadelesinde atılan önemli adımlarla nihayete erdirilmişti.

Bugün Soçi’de Rusya ile İran’ın durumuna baktığımızda Türkiye’ye Suriye meselesinde çok da fazla bir baskı uygulama durumlarının olmadığını görebiliriz.

Şöyle ki Türkiye İdlib’te verdiği sözü zaten yerine getirir.
Ama El Kaide gibi bir uluslararası terör şebekesinin tüm yükünü de Türkiye tek başına neden sırtlansın, mesele sadece El Kaide ise bu sorun sivillere zarar verilmeden ortaklaşa çözülmeli.

Öte yandan Soçi’de masadaki ülkelerden elinin en güçlü olanının Türkiye olduğunu da söyleyebiliriz.
Bunu söylerken ortaya somut verileri de koyabiliriz.

Rusya, Türkiye ile Suriye konusunda işbirliğine ihtiyaç duyan bir ülke.
Çünkü Türkiye’nin Suriye politikasında Amerika ile de ayrı bir başlığı var.

Rusya’nın başı ABD ve NATO ile dertte.
S400 alışverişinde ABD’nin Türkiye’ye yönelik “eğer Ruslardan S400 alırsanız, patriotları size satmayız, F35’leri de durdururuz” şeklinde tehditleri oldu.
Bu tehdit sadece Türkiye’ye yönelik değil.
Türkiye S400’den vazgeçerse Amerikan tehdidinin önemli bir ayağının Rusları hedef aldığını da görebiliriz.

Rusların Türk akımı doğalgaz projesi de ABD’nin canını sıkıyor. ABD, Avrupa’nın doğalgaz konusunda Ruslara bağımlı olmasından rahatsız, Rusya burada da Türkiye ile çalışma ihtiyacı duyuyor.

Tabi ki karşılıklı vizelerin kaldırılması, ekonomik ilişkiler, nükleer santral gibi Türkiye-Rusya açısından her iki tarafı da yakından ilgilendiren bir dizi daha işbirliği mevcut.

Bu işbirliği İdlib’teki pürüzleri ortadan kaldırmakla kalmaz. Daha fazlasını da yaptırabilir.
Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon ile güvenli bölge konularında Rusya’nın desteğini almasını da sağlayabilir.

Masanın bir ucunda da İran var.
İran Soçi’ye gelirken İran Devrim Muhafızlarına yönelik saldırı gerçekleştirildi, en az 27 askerleri öldü.

İran Soçi’deyken Polonya’nın başkenti Varşova’da İran karşıtı bir zirve var. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD Başkanı Yardımcısı Mike Pence, İsrail Başbakanı Netanyahu ve körfez ülkelerinin yöneticileri o zirvede İran’a karşı uygulanacak politikaları masaya yatırdı.

Suriye, İran ile İsrail’in çatışma sahası haline geldi. İsrail ise İran karşıtı körfez ülkeleriyle resmi ilişkilerini her geçen gün daha üst seviyeye çıkarıyor.

İran’ın Suriye’deki bir diğer problemi de Soçi’de aynı masada oturdukları Ruslar.
Şam rejimin askeri anlamda ikiye bölündü.
Bunların biri İran diğeri Rusya’nın kontrolünde.
Ve Rusya ile İran, Suriye’de bizzat Şam rejiminin içerisinden doğan farklı fraksiyonların çatışmalarıyla, ayrı bir güç savaşına girmiş durumdalar.

Soçi’de 3 ülke var.
Üçünün de artılarını, eksilerini masaya koyunca, eli en güçlü tarafın Türkiye olduğu da açıkça görülüyor.

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat