İki ihtimal var. Birinci ihtimal geçmiş seçimlerden edindiğimiz tecrübeye göre, ki  ülke olarak seçim, referandum vs. konusunda kolay kolay kimsenin elimize su dökemeyeceğine göre (Avrupa genelinde bizim kadar sık sandık başına giden başka bir ülke yok) bayağı bi tecrübeli sayılırız, Ak Parti ve MHP ittifakı bu seçimden galip çıkar, muhalefet İzmir ve Tunceli gibi ezelden beri kalıplaştığı yerlerle yetinmek zorunda kalır, yani kısacası her şey olduğu gibi devam eder gider...

İkinci ihtimal ise, ki bu ihtimal zayıf olmakla birlikte var, ekonomik sıkıntılar sebebi ile zor günler geçiren ortadirek vatandaşın bir bölümü iktidara bir uyarı mahiyetinde yerel seçimde tavrını muhalefetden yana sergileyebilir. Nasıl olsa yerel seçim, iktidar zaten değişmeyecek gibi yanlış bir algıya kapılarak pensilvanya ve kandil'in dört gözle beklediği sonuca oy vermeye meyil edebilirler. Muhalefet bu sayede daha önce hayal edemediği yerlerde belediye başkanı çıkarabilir. Bu ihtimale zayıf dememin sebebi ise, milletin büyük çoğunluğu bütün bu ekonomik olumsuzlukların birileri tarafından tam da milleti muhalefetin, yani pensilvanya ve kandil destekli tayfanın kucağına itmek için tasarlandığının farkında... 

Mevla görelim neyler...

Yeni Zelanda'nın Bize Öğrettikleri...

Haçlı terörü dersiniz, Hristiyan terörü dersiniz, istediğinizi söyleyin ama şunu da görün, o camide 49 Müslüman"ın kanını seccadeye akıtan da Hristiyan, camide Müslümanlar rahat ibadet etsin diye etrafında insan zinciri yapanlar da Hristiyan... Müslüman"lar rahat etsin diye başına türban takan binlerce Yeni Zelandalı da Hristiyan...

Bazen öfkeyi, kini ve nefreti bir kenara bırakıp, insan olmanın ortak paydalarına endekslenmeliyiz... 

Yeni Zelanda bize aslında nasıl olmamız gerektiğini hatırlattı...

Osmanlı gibi davrandı, sinesinde barındırdığı milyonlarca gayr-i müslime, benim olduğum yerde sana korku yok emniyet içindesin diyen ve bırakın kendi topraklarındakileri üçbin kilometre öteden getirdiği Hristiyan soykırımından kaçan İspanya Seferad Yahudiler'ine de kol kanat geren Osmanlı gibi davrandı...

Çölüne Dön Vahhabi...

Millet son 15 yılda hiç olmadığı gibi kutuplaştı diye yakınanlar var... 

Erdoğan toplumu kutuplaştırdı diyenler var...

Aslında yeni bir kutuplaşma yok...

Var olan kutuplaşma görünür hale geldi sadece...

Eski Türkiye'de  muhafazakâr cenah konuşturulmazdı, medya tamamiyle ulusalcı laiklerin elinde olduğu için yok sayılırdı. Ne onların renkli gazetelerinde köşeleri vardı Müslümanlar'ın ne de onların gönüllerine göre mukaddesatla dalga geçtikleri TV programlarında yerleri vardı. Kendisi çalan kendisi oynayan ve diğer kutbu yok sayan tek kutup vardı...

Erdoğan hiç bir şey yapmadıysa, bin yıldır bu toprakları yar edinmiş Müslüman Türk Milletine sesini yükseltmeyi öğretti. Kendisine dayatılan yaşam tarzına "bu benim değil" demeyi öğretti, hiç bir şey yapmadıysa kendisine empoze edilen fikirleri beğenmemeyi öğretti...

Evet kutuplaşma bir sorundur, ve bu sorunun tek çözümü, eski Türkiye'de millete zorla fikir empoze eden ve bugün, ırkçı, kemalist ve ulusalcı maskelerle karşımıza çıkan kesimin artık Eski Türkiye'de yaşamadığımızı, bireylerin fikirde ve yaşam tarzında özgür olduğunu kabullenmeleridir... 

Kabullenemedikleri için bu güruh sosyal medyada sahte hesaplarla, muhafazakârların paylaşımlarının altına "çölüne dön vahhabi" gibi provokatif mesajlar yazarak aslında kutuplaşmayı körüklüyor.

Birincisi Müslüman Türk Milleti Vehhabi değil ağırlıklı olarak Hanefi ve Şafii'dir...

İkincisi kimi nereden kovuyorsun, senin zihniyetinin bu topraklarda esamesi okunmazken biz 1000 yıldır bu topraklardayız diyeceksin ama

hesapları zihniyetleri gibi sahte...

Tuğrul Selmanoğlu - Haber 7