Koalisyon ne kadar mümkün?

  • GİRİŞ01.07.2015 10:44
  • GÜNCELLEME01.07.2015 10:44

Bu soru etrafındaki tartışmalar yapılırken genellikle şöyle bir kabulden hareket edildiği görülmektedir: Seçimde halk uzlaşma mesajı verdi. Aslına bakılırsa seçimde halkın bırakın böyle bir mesajı, herhangi bir mesaj verdiğini söylemek sadece bir yorumdur; seçimlerde bireysel olarak ortaya konulan tercihlerden kolektif bir düşünceyle hareket edilmiş gibi anlam çıkarmak, sadece sonuçlar üzerine dışarıdan yapılan bir değerlendirme olabilir. 

Bazı anketçilerin ellerinde birtakım anket sonuçlarıyla ortaya çıkıp, halkın şöyle bir koalisyon istediğini söylemesi, bir partiye oy verdiklerini söyleyenlerin belirttikleri bazı özelliklerinden birtakım sonuçlar çıkarmaya kalkmaları ise oldukça şenlikli bir durumdur. 

Neyin koalisyonu 

Elbette ki mesele ciddidir ve sadece birtakım anket sonuçlarıyla hareket edilerek, sonradan ‘ne yapalım anketler böyle işaret ediyordu’ denilerek açıklanamayacak öneme sahiptir, bu sebeple de üzerinde analitik olarak durulması gereken bir konudur. 

“İmparatorluktan günümüze Türk siyasal hayatına bakıldığında temel siyasal bölünmelerin ‘Batıcılık’-’yerlilik’ ekseninde oluştuğunu, bunun cumhuriyet döneminde önce ‘devletçilik-demokratlık’ sonra ‘kültürel muhafazakâr/politik yenilikçi’-’bürokratik statükocu’ şeklinde devam ettiğini görmek zor değildir.” Bu kutuplaşma oluşturduğu eksenlerin, toplumsal değişim süreçleriyle birlikte karşılık geldiği oranlar değişme eğiliminde olsa da, bugün hâlâ bu dağılımın her seçimde kendisini hissettirecek bir biçimde neticeye yansıdığını söylemek mümkündür. Demek ki seçimin önümüze koyduğu tabloda ilk olarak görülmesi gereken husus bu tarihsel ideolojik/kültürel bölünmenin devam ettiği meselesidir. 

Koalisyon kültürü Batı demokrasilerinde, yerleşik hale gelmiş ve oldukça yaygın olan bir siyasi tablo yaratmıştır. Bunda Batılı ülkelerin sanayi toplumlarının farklılaşmış, çoğulculaşmış yapısal özelliklerinin önemli bir payı vardır. “Toplumsal yapıda yer alan sınıflar, kurumlar, ilişkiler ve ideolojilerin farklılaşmasının oluşturduğu çoğulculuk, partilerin de büyük ölçüde ‘kitlesel niteliklerinin’ kaybına yol açmıştır. Bu durumun, parlamenter siyasal sistemlerde kaçınılmaz bir şekilde koalisyonları siyasetin gündemine taşıdığını vurgulayarak, bir anlamda ‘yönetemeyen demokrasilere’ sebebiyet verdiğini söyleyebiliriz.” 

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat