Rusya, israil, diğerleri; Terör ve Türkiye

  • GİRİŞ30.06.2016 09:22
  • GÜNCELLEME30.06.2016 09:22

Yüz yıl boyunca Batı bağımlı siyasete mahkûm edilmeye çalışılan bir ülkenin kendi bölgesiyle yeni işbirlikleri geliştirmeye kalkınca, kurduğu yeni ilişkilere Dünya sisteminin nasıl tepki verdiğini adeta ‘bu bölgeyi yeniden sizin entegrasyon sahanız yapmaktansa böleriz, haritasını yeniden çizeriz’ diyerek cevap verdiklerine şahit olunan bir süreç yaşanmaya devam etmektedir.

Bu tepkiyi ortaya koyan Batılı müttefiklerin bölgenin geleceği konusunda “Türkiye karşıtlığında bazı bölge devletleriyle yollarının kesişmesi bu aşamada ortaya çıkan olaylardan sadece biridir; burada en kullanışlı terör örgütlerini kimlerin, nasıl kullanmakta olduğunu artık konuşmanın dahi gereği kalmamıştır.” Bu bağlamda bu sorunlara verilecek en önemli karşılık yeni işbirlikleri olacaktır. Rusya ve İsrail’le ilişkilerin yeniden geliştirilmesi bu bakımdan önemlidir.

ESKİ SİSTEM ÇELİŞKİSİ

Sıkça şu tezi ileri sürdüğümü vurgulamak isterim: Türkiye Batıyla iyi geçinmek istiyorsa ( ki bu iyinin anlamı karşılıklılıktır) mutlaka Batıya bağımlı, tek boyutlu siyaset anlayışından uzaklaşmak zorundadır. Her ülkeyle bütün konularda anlaşmak, çıkar özdeşliğine sahip olmak mümkün olmayabilir fakat anlaşılan konular etrafında uzlaşarak işbirliği alanlarını büyütmenin mümkün olduğunu söylemek doğru bir yaklaşımdır. Soğuk Savaş şartlarında dahi bunu belli bir ölçüde yapmaya çalışmış ve bunun bedelini ağır bir biçimde ödemiş bir ülkenin şimdilerde bunu daha güçlü bir şekilde yapması işin tabiatı gereğidir. 

“Çok boyutlu dış politikanın sağlayacağı açılım, Asya ve Avrupa arasındaki bir ülkenin tarihsel imkânı olarak görülebilir. Güçlü bir Türkiye bu dengeyi kendisi inşa edebilecek hangi alanlarda, kimlerle hangi işbirliğine gitmesinin çıkarları açısından önceliklerini belirleyecek kararı verebilir ki İmparatorluk döneminde bunun başarıyla yürütüldüğü çok uzun bir zaman söz konusudur.” Bu yaklaşım bugün de güçlenmek, kuvvet kazanmak için gereklidir. Bugün yaşanan birçok sorunun arkasında Türkiye’nin tek boyutlu dış siyasetten uzaklaşmasının önemli bir payından bahsetmek mümkündür. 

Ortadoğu ülkeleriyle olduğu kadar, Türki Cumhuriyetlerle, Rusya, Hindistan, Çin ve Uzak Doğu ülkelerinin her biriyle sürdürülecek ilişkilerin yoğunlaştırılması ihtiyacı, sadece çok boyutlu dış politika için değil aynı zamanda küresel değişim dalgasının meydana getirdiği Dünya Sistemi üzerinde sarsıcı etkilerin zorladığı yeni eğilimlere cevap vermek bakımından da zorunlu hale gelmiş bulunmaktadır. Küreselleşme dinamiklerinin yeni bir dünya yarattığını, eski dünya sisteminin bunu taşıyamadığı için ekonomik krizlerden siyasal krizlere, oradan terör ve istikrarsızlığa uzanan giderek büyüyen sorunlara dönüştüğünü doğru teşhis etmek gerekir.

İŞBİRLİĞİ ZEMİNİNİ GENİŞLETMEK

Yükselen küresel değişim dalgasına artık eskimiş olan Dünya sisteminin verdiği cevaplar sorun çözmek bir tarafa, problemleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. “Bölgesel müdahaleler, vekâlet savaşları, terör örgütleri üzerinden ülkelere siyasal tazyik oluşturulması, iç savaş ve ülkeleri bölme girişimleri, istihbarat örgütlerinin muhtelif operasyonları; bütün bunlar Dünya Sisteminin eski hastalıklarıdır” ve bu yapı o kadar köhnemiştir ki bunun uygulamaları terörü küresel boyuta taşımış, küresel ölçekte insanlığın problemi haline getirmiş bulunmaktadır. 

Türkiye’nin dostlukları da düşmanlıkları da Türkiye için, milletin çıkarları içindir. Kısa vadede değişen ilişkilerin ülkemizi diğer ülkelerden uzaklaştırması kadar, yakınlaştırması da anlaşılabilir bir durumdur. Dolayısıyla yaşanan ihtilaflar da varılan mutabakatlar da bu bağlamda ele alınmalıdır fakat uzun dönemli politikalar belirlenir ya da uygulanırken takip edilecek strateji, içinde yaşanılan dönemin hangi değişim dalgalarının üstünde yükseldiği ayrıca ele almak gerekir.

Yorumlar1

  • NİHAT 7 yıl önce Şikayet Et
    İnşallah Türkiye artık Kendi Milli strajisini uygular Osmanlı siyaseti tek kurtuluşumuz
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat