Komplo bunun neresinde?

  • GİRİŞ24.08.2016 09:49
  • GÜNCELLEME25.08.2016 08:15

Biri, her olayı kendi bağlamı içinde nedensellik ya da fonksiyonellik çerçevesinde açıklamaya çalışanların zaman zaman komplocu diye suçlanmasıdır.

Bu suçlamanın özellikle bazı olayların uluslararası mücadeleyle ilişkisi bulunduğuna dair açıklamalara yöneltildiğini hatırlatalım. Diğeri ise tam da bunun simetrisi sayılabilecek bir tutumu yansıtmaktadır. Burada da arka arkaya gelen olaylar arasında tesadüfilik dışında bağlantı kurulmakta, olayın dünyanın herhangi bir yerinde yapılan bir toplantı ya da yazılan bir kitap, bir gazete yazısından sonra meydana gelmesi olayın nedeni sayılmaktadır. Bu noktada birbirinden farklı nitelikteki faktörler bir araya getirilerek zihinsel kurgu etrafında bir sonuca götürülmektedir ki bu tür açıklamalara komplocu yaklaşım denilmektedir.

Bunlardan ilki olayın oluştuğu zemini, unsurlarını ve bunların aralarındaki ilişkileri, belli bir bağlam içinde açıklarken bilhassa uluslararası siyasi olayların içinde dış müdahalelerin ‘komploların’ da yerini belirlemeyi de ihmal etmeyerek, işin doğası gereği her uluslararası sorun ya da meydana gelen olayın içinde dış müdahalelerin veri olarak yer aldığını söylerken; diğeri bu tür olayları hiçbir nedensellik, bağlamsal, konjonktürel yahut da somut bir ilişkisi kurulamayacak türden kurgusal bir ‘görülmez elin’ müdahalesine bağlamaktadır.

Komplocu ve komplo

Bugün Türkiye-Batı ilişkilerinde ortaya çıkan sorunları izah ederken zaman zaman her iki yaklaşımı sergileyen açıklamalarla karşılaşmak şaşırtıcı değildir. Buradan bu olayın açıklamasını, görünmez güçlere, birbiriyle hiçbir bağlantısı olmayan olayların zamansal akış içinde arka arkaya yaşanmasına, peş peşe gelmesine bakarak bu olay şunun sebebidir demeye, birilerinin işidir gibi meçhul faillere gönderme yaparak izah etmeye hiç gerek yoktur. 
Durum her olayı birilerinin kurduğu tezgâhla, onların komplosuyla açıklamaya gerek bırakmayacak bir noktaya gelmiştir. Türkiye, başta Suriye olmak üzere bölgede bütünüyle Batı’nın müdahalesi sonucu, birincisi Suriye’den gelen büyük bir göç dalgasına ve onunla birlikte ortaya çıkan sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.

İkincisi ve daha korkuncu; Türkiye’yi Suriye iç savaşı sürecinde sadece yalnız bırakmayıp mücadele ettiği terör örgütlerine destek vererek, doğrudan terörün tazyiki altında bırakmış bulunmaktadır. Dahası ülke içindeki FETÖ terör örgütü üzerinden ülkeyi darbe girişimine maruz bırakıp, ateşten günlerden geçen Türkiye’ye ‘bizim politikalarımıza boyun eğmez isen, terörle mücadeledeki en önemli silahını ordunu tahrip ederiz’ mesajı iletilmektedir.

Kuralsız oyun

Çıplak gerçek şudur: Stratejik müttefikimiz ABD hiç dolambaçlı olmayan bir biçimde Türkiye karşısında yıllardır mücadele ettiği PKK/PYD ile Suriye’de sadece işbirliği yapmakla kalmamakta, bu terör yapılanmasına askeri eğitim, silah ve her türlü desteği vererek onu düzenli bir ordu haline getirerek, bu vasıtayla Suriye’yi bölüp ona bir devlet kurma işine girişmiştir.

Batı ve Türkiye arasındaki ilişkilerin geldiği nokta gerçekten düşündürücüdür. Bunca yıllık Batılı müttefikleri Türkiye karşısında hiçbir sözlerini yerine getirmeye yanaşmadıklarını söylerken yüzleri dahi kızarmamaktadır. Bırakınız Avrupa Birliği üyeliğini, aynı savunma sistemine dâhil ‘NATO’nun ileri karakolluğunu’ yapmış Türkiye ile mücadele eden PKK/PYD ile ABD’nin ittifak yapmasına dahi kimsenin sesi çıkmamaktadır. Uluslararası ilişkilerin mücadele boyutu, kaçınılmaz olarak belli stratejilere dayalı bir şekilde oyun planlarını ve komploları devreye sokmaktadır.

CIA ile bağlantılı unsurların FETÖ’nün darbe girişiminde aldığı role dair yazılan-çizilen ortaya dökülenlere karşı kim nasıl bir açıklama getirebilir?

Kısaca Batı bölgesel olduğu kadar ülkesel olarak da etnik temelli bir çözüm üzerinden Türkiye’ye saldırılmaktadır. Ortada komplo mu var, yoksa komplocu bir açıklama mı, ne dersiniz?

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat