Hayır cephesinin bileşeni olarak Avrupa ne istiyor?

  • GİRİŞ27.03.2017 09:37
  • GÜNCELLEME27.03.2017 09:37

Türkiye, anayasa referandumuna giderken ilginç bir durumla karşı karşıyadır. Gün geçmiyor ki herhangi bir Avrupa ülkesinde ne kadar terör örgütü varsa bir araya gelsin ve başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere açıkça Türkiye’yi hedef gösteren eylem yapmasın. Bu terör örgütlerinin yanında/arkasında kim vardır? Bu olayların tesadüfen meydana geldiğini düşünmek saflık olacağı için, bu örgütlerin arkasında o ülkelerin istihbarat örgütlerinin bulunduğunu söylemek sadece malumun ilamı sayılmalıdır.

Peki, ne olmuştur da bütün Avrupa’da böylesine bir Türkiye düşmanlığı dalgası yayılmaya başlamıştır. “Ne olmuştur da, kuruluşlarında Nazi eskisi unsurların başrolde yer aldığı Avrupalı bazı ülke istihbarat kuruluşları hep birlikte harekete geçmişlerdir? Türkiye’de yaşanan ‘anayasa değişikliği’ referandumu neden onları bu kadar yakından ilgilendirmektedir?”

Nedenin nedeni var?

Referandum günü yaklaştıkça Avrupa’da ortaya çıkan saldırgan, ırkçı, Türkiye karşıtı tavır çok ilginç bir gerçeğin iyice belirginleşmesine vesile olmuştur. 16 Nisan’da yapılacak referandum sanki Türkiye’nin iç meselesi ile ilgili olmayıp, Avrupa ile Türkiye arasında yaşanan bir ihtilaf hakkındadır. Avrupa’nın belli ülkelerinin Türkiye’nin anayasa referandumuna bu kadar taraf olmalarının sebebi ne olabilir diye düşünmek, bunun üzerinde durmak gerekmez mi?

“Öncelikle şunun altının çizilmesi gerekir ki, muhtelif Avrupa ülkelerinin meydanlarında, sokaklarında sahne alan, Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgütleriyle Batı arasındaki ilişki derin bir ilişkidir. Bu örgüt yapıları bugüne kadar yaptıkları kanlı eylemlerini bu ülkelerin derin devletleri adına yapmışlardır bu sebeple bunları ‘kendi başına bir terör yapılanması’ olarak değerlendirmek baştan aşağı yanıltıcı bir nitelemedir.” Adında yer alan veya kendisini tanımlamak üzere kullandığı sol, etnik ya da mezhepsel kimlikli örgütler, çoğu ikinci savaş sonrası Nazi subayları tarafından kurulmuş Avrupalı servislerin kontrolündeki yapılardır ve doğrudan doğruya bu ülkelerin derin yapılarının operasyonel araçlarından başka bir şey değillerdir. Bu sebeple şu anda Avrupa sokaklarında faaliyet halinde bulunan bu derin yapıların faaliyetlerini, bu ülkelerin yarı resmi değil doğrudan derin siyaseti olarak anlamak lazımdır.

Burada Almanya’nın durumunun özel bir yeri olduğunu belirtmek gerekir. Bilindiği gibi Almanların, uzun yıllar kendi ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları arasından, bilhassa mezhep ve etnik kimlik ayrıştırmasına dayalı özel çalışmalar yaparak buradan devşirdikleri elemanları Türkiye’de bazı operasyonlarda kullandıkları yönünde birçok haber kamuoyunda yer almıştır. Bunlardan en sonuncusu ise gazeteci kimliğiyle Türkiye’de kullanılan bir elemanın deşifre edildikten sonra elçilik binasında aylarca saklanmasıyla ilgilidir.

Mesele Türkiye meselesidir

Bütün bunların anlamı nedir? Burada iki soru önem kazanmaktadır. Birincisi, bunca yıl Batı ittifakının içinde yer alan, NATO üyesi Türkiye’ye karşı bu operasyonlar neden yapılmaktadır? İkinci soru daha günceldir, konunun yaşanan olayla, referandumla ilgisi nedir?

Elbette şu doğrudur: “Batı uzun yıllar boyunca yani Sovyetler Birliği kendisi için bir tehdit unsuru olarak görüldüğü müddetçe Türkiye’ye karşı daha özenli davranmaya dikkat etmiştir. Yapılan müdahale, darbe gibi olaylar hep kontrol altında tutmakla sınırlı kalmıştır fakat Sovyet sonrası dönemde durum değişmiş, Batılı başkentlerde Türkiye karşıtı operasyonlarda ‘mezhep ve etnik faktörleri’ terör örgütleri üzerinden devreye sokmada hiçbir tereddüt gösterilmemiştir.” Peki, referandum neden Batı için bir iç mesele halini almıştır? Cevap açıktır, Batı eski sistem üzerinden Türkiye’yi kontrolde tutacak, müdahale edecek birçok kurumsal mekanizmaya sahiptirler ki, şimdi onları kaybetme korkusuyla harekete geçilmiştir.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat