Projeyi ayarladın mı(!), krediyi o kadar düşük faizle alacaksın. Yeter ki binanın depreme karşı dayanıklılığı yüksek görünsün... Ya ileride deprem olursa! Aldırma gönül aldırma!

Senin olur her şey dünyayı senin olmuş bulursun, Bundan daha fazlası var oğlum ADAM OLURSUN.” Var mı böyle bir adam aranıyor. Müracaat, sahne-i siyaset!

Bir an düşünün, gelecek yıl İspanya’da Real Madrid şampiyon olmuş, takımın üç Türk oyuncusu Mesut, Nuri ve Hamit şeref turuna ‘Türk bayrağına sarılarak’ çıkmışlar...

Öneriyi getiren şeytan üzgün: “Gördünüz mü başımıza gelenleri? Biz ne yaptık? Buzağının ipini biraz gevşettik, o kadar !”

Adamın biri demiş ki: “Devletin değirmenini bir eşek de olsa çevirir!” Şair Eşref ağzının payını vermiş: “Çevirir ama anasının örekesine çevirir.”

Köle gibi en zor koşullarda çalıştırılan set işçilerini, ışıkçıyı, dekorcuyu, kamera taşıyıcıyı hiç görmezler bile, onlar ne alıyorlar, ne yiyorlar, ne içiyorlar, soran yoktur, ilgilenmezler bile...

Madem bireysel silahlanmaya bu kadar önem veriliyor, isteyen evinde beş tabanca bulunduracak, biz kapıya bir havan topu koysak çok mu?

Ömer Faiz Efendi izlenimlerine “Paşa hazretleri bu memleketlerden her şeyi alalım, hatta Müslümanlığı bile...” diyerek başlar. Herkes şaşırır, bu ne demektir!

Peki, buna ne gerek vardır, 10 yaşındaki bir çocuk şehzade ile Mustafa Kemal’i arkadaş göstermeye ne gerek vardır?

HEMEN bütün gazetelerin manşeti aynıydı... Hemen bütün televizyonlar aynı cümleyle haberlere başladılar... Köşe yazarlarının da giriş cümleleri farklı değildi:

GENELLİKLE bildirileri imzalamayız; şöyle deriz: “Eğer bildirinin içeriğiyle aynı düşünüyorsak, bildiriyi imzalayacağımıza, kendi köşemizde aynı görüşü savunur ve yazarız.”