ABD-İran gerilimi ne kadar gerçekçi?

  • GİRİŞ03.02.2024 09:16
  • GÜNCELLEME05.02.2024 17:04

"ABD ve İran savaşır mı?"

Bu soruyu sormamızı sağlayan gelişme 27 Ocak'ta Ürdün'ün kuzey doğusunda yaşandı bilindiği üzere. ABD üssüne yönelik saldırıda 3 asker öldü, 30'dan fazlası ise yaralandı.

Saldırı, son dönemde ABD üslerine yönelik en ciddi hamle olarak kayıtlara geçti ve Tahran yönetimi ile Beyaz Saray karşı karşıya geldi. Taraflar gerilim istemediklerini açıkladı. Bir kez daha 3. Dünya Savaşı'nın kıyısından dönüldü.. mü acaba?

Daha önceki yazılarımda ABD'nin her istediğine sahip olmakta artık güçlük çektiğini ve İran'ın bölgedeki bazı adımlarının nasıl ABD'ye yaradığını anlatmaya çalışmıştım. Şimdi de saldırıyı bu iki görüş etrafında irdelemenin faydalı olacağı kanaatindeyim.

ABD'nin İran ile son 10 yıllık münasebetlerini hatırlayalım. Barack Obama başkanlığında İran ile nükleer anlaşma imzalanmıştı. Tahran yönetimi 15 yıl boyunca uranyum zenginleştirmeyecekti. Bunun karşılığında Beyaz Saray da İran'a uygulanan ekonomik yaptırımları kaldıracaktı.

Obama'nın yerine geçen Trump, söz konusu anlaşmayı hiçe saydı. İran ekonomisini yaptırımlarla hedef aldı. Ardından Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani'nin öldürülmesinde başrol oynadı. İran'ı aşağıladı. "Bize göstermelik saldırıyorlardı" dedi.

Trump'ın halefi Biden ise agresif politika yerine Obama tarzını tercih etmek istedi. Nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için çabaladı. Bu kez de 7 Ekim olayları cereyan etti. Geldiğimiz nokta ortada. ABD'nin Ürdün'deki saldırıya nasıl yanıt vereceği konuşuluyor ve ironik bir şekilde, Trump'ın aksine İranla çatışmaktan kaçınan Biden'ın şimdi İran'ı doğrudan vurup vurmayacağını tartışıyoruz.

ABD'NİN İTİBARI GÜNDEN GÜNE ZAYIFLIYOR!

ABD'nin İran ile ilişkilerini normalleştirme adımları başarısızlıkla sonuçlandı. İran'ı sınırlayamadılar, pasif savunmaları da işe yaramadı. Süreç yine İran'ın bölgedeki vekillerine yönelik operasyonlarla devam edecek gibi gözüküyor. Yani ABD İran destekli güçleri vuracak, İran da ABD üslerine yönelik saldırılar düzenleyecek. Değişen bir şey olmayacak kısacası.

Yazının bu noktasına kadar dikkat çekmek istediğim, ABD'nin her istediğine sahip olamadığı, bir başka deyişle, Orta Doğu'da hiç istemediği bir imaj kaybı yaşadığı. Gazze'de insani yönden leke alan Amerikalılar, sahadaki varlıklarıyla da askeri bir mağlubiyet içerisindeler.

Caydırıcılıkları olumsuz etkilenmiş durumda. Son Ürdün saldırısının yanı sıra bunu Kızıldeniz'de devam eden Husi saldırılarıyla da görüyoruz. Planladıkları, ön gördükleri ne varsa 7 Ekim ile birlikte güven kaybı yaşadılar ve hakimiyet noktasında gerilemeye başladılar.

Nitekim ABD'nin Orta Doğu politikası başarısız olmuş gibi gözüküyor.

Şimdi gelelim Ürdün'deki saldırının, İran'ın bölgede attığı bazı adımların ABD'ye yaramasıyla ne ilgisi olduğuna.

AMERİKA, SALDIRIYA NASIL YANIT VERECEK?

Çok fazla seçenek yok aslında. Beyaz Saray'ın mantığı "İran'ın canı yansın ama misillememiz savaş çıkartacak kadar şiddetli de olmasın"

Bu nedenle doğrudan İran'ın hedef alınması pek mümkün değil. Biden yönetimine Cumhuriyetçi cepheden böyle bir ısrar olsa da sağduyulu bir tavır sergiliyor ABD Başkanı ve yönetimi.

Amerika'nın canını en yakacak şey hiç şüphesiz "Para"

Dünya doğal gaz ve petrolünün 5'te 1'inin geçtiği Hürmüz Boğazı da İran'ın elinde.

Enerji piyasasında yeni bir deprem istenmeyecektir.

BÖLGEDE ABD-İRAN ORTAKLIĞI MI VAR?

E koca Amerika'nın elinde başka koz mu yok? Var elbette. İran'ın Irak ve Suriye arasındaki tedarik hatları kesilebilir pek âlâ. Hatta bu Suriye'deki İranlı milislerin hatta ve hatta Hizbullah'ın can damarının kesilmesine de yol açabilir.

Böyle bir adım bölgedeki oyunun kurallarını da değiştirebilir. Peki ABD, Suriye ve Irak'taki İran güçlerini zayıflatarak mı karşılık verir? Bu bölgede zayıf bir İran istediler mi hiç?

Tam burada ABD-İran ortaklığından bahsetmek, cüretkar duruyor olabilir. Fakat saldırının olası sonuçlarına odaklanalım beraber. ABD'nin Orta Doğu siyasetinde başarısız olduğu ve işlerin iyice karmaşıklaştığı bir süreçten bahsetmiştik. CIA direktörü William Burns'ün Foreign Affairs'a yazdığı makaleyi hatırlayalım.  Burns "Çin daha büyük tehdit" dedi, Orta Doğu'da gerilimin düşmesini arzu ettiklerini belirtti. Yani uzun vadede yoğun olarak bu bölgeyi odaklarına yerleştirmeyeceklerdi. En azından Pasifik'e daha ağırlık vermeleri gerektiğine inandıkları ortadaydı.

Bir de Irak ve Suriye'den çekilme tartışmaları yaşandığına şahit olduk. ABD askerlerinin bölgeden çekilmesi -seçim dönemi politik gerekçelerle de olsa- dillendirildi Amerikan kamuoyunda. 5 Kasım 2024'te düzenlenecek seçimlerin öne çıkan ismi Trump'ın bölgeden çekilme arzusu zaten biliniyordu.

Derken Ürdün'de bir ABD üssü hedef alındı. ABD'nin Orta Doğu'daki varlığı belki de İran tarafından bir süre daha uzatılmak istendi. ABD İran'ı, İran da ABD'yi doğrudan vurmuyor-vurmayacak ise her iki ülke de birbirlerinin varlığından rahatsızlık duymuyor olabilir mi?

Akif Küçükal / Haber7

Yorumlar44

  • Naif 2 ay önce Şikayet Et
    İran abd niye savaşsın ki? İran ile israil en büyük dost. Hatta İran bizzat israilin hizmetkarı. İsrail ne emir verirse İran onu yapıyor. Böyle bir İranı abd niye vursun ki .
    Cevapla Toplam 13 beğeni
  • Azerbaycanda Müslim 2 ay önce Şikayet Et
    Atatürk gençliyi içki ve sarhoş anlamirki İRAN 1 NUMARALİ DÜŞMAN. ALLAH a.c ə Osmanlilara rahmet etsin
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Fahri Özcan 2 ay önce Şikayet Et
    Abd, İran, İsrail bu üç büyük şeytan birbirleriyle savaşmazlar ama bu siyonist ve emperyalist devletlerin vekalet savaşlarından dolayı milyonlarca masum katlediliyor zalimler için yaşasın cehennem
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • Elşen 2 ay önce Şikayet Et
    Amin, İnşallah
  • Mehmet 2 ay önce Şikayet Et
    savaşmaz, imkansız
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Aslında 2 ay önce Şikayet Et
    Pasta paylaşım kavgası
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat