İran-İsrail Savaşı: Serseri Mayın Gibiler
- GİRİŞ18.06.2025 08:56
- GÜNCELLEME19.06.2025 18:07
12 Haziran 2025 Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan gece, İsrail Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları İran'ın, özellikle “bilinen” bazı nükleer tesislerini vurdu ve askerî komuta kademesinin de üst düzey komutanlarını nokta atışıyla öldürdü.
Bunun üzerine Türkiye ve dünya medyasının tüm mecraları olayları yakından izlemeye ve yorumlamaya başladılar.
Şüphesiz çok önemli günlerden geçiyoruz.
Bugünlerde meydana gelen olayları, olayların birbirleriyle olan bağlantılarını, olaylardaki kişilerin konumlarını, kişilerin tarihsel arka planlarını, derin medeniyet anlayış ve kavrayışlarını çok iyi tahlil ve tespit etmemiz gerekiyor.
Aksi hâlde sadece kendimiz yanılmış olmayız, başka yanılgılara da kapı aralamış olabiliriz.
Evvela şunu tespit edelim: Türkiye dış politikası, sadece Cumhuriyet tarihinin değil, Sultan Abdülhamid'in 33 yıllık “Devlerle Dans” sürecini ayrı tutarsak, son üç yüzyıllık tarihimizin en isabetli dönemini yaşıyor.
Dış politikada alınan kararlar, verilen mesajlar, atılan adımlar hem tarihi geçmişimize uygun, hem uygarlık geçmişimizle ve hem de gelecekteki medeniyet tasavvurumuzla birebir örtüşmektedir.
Geldiğimiz noktada, muhtemelen bölgemizde yeni gelişmelere sebep olacak ve belki de dünyayı etkileyecek önemli olaylar cereyan etmektedir.
Öncelikle, İsrail’in arkasında duran Amerika’nın ne dediğine, nasıl davranacağına, bu savaşı nasıl yönlendireceğine bakmamız lazım.
Bakmamız lazım da ortada sabit olan, devlet ciddiyetine yakışan, hemen arkasından tam tersi söylenmeyen bir söz yok.
Bu Trump denen adamda ya gerçekten tıpta adına “Borderline Kişilik Bozukluğu” denen ciddi bir rahatsızlık var ya da Amerika’daki Siyonist lobiler tarafından esir alınmış.
Borderline kişilik bozukluğu veya diğer adıyla “Sınırda” hastalığının bütün belirtileri Trump’ta mevcut.
İsterseniz bakalım bu akıl hastalığı nasıl tarif edilmiş:
“Borderline kişilik bozukluğunda, sürekli bir dengesizlik hâli, organize olamama durumu söz konusudur.
Kişi devamlı bir kriz hâlinde, tutarsız ve dengesiz davranışlar sergileyebilir.
Dikkat çekmeye ya da gözdağı vermeye yönelik sözler sarf eder.
Bu hastalar, ilişkilerinde, davranışlarında, benlik imajında, istikrarsızlıkla karakterize olurlar.
Borderline, ani duygusal geçişlerin yaşandığı psikolojik bir rahatsızlıktır.”
SORULAR SORULAR
İsrail’in İran’a saldırması, bu saldırıda tıpkı merhum şehid İsmail Haniye suikastinde olduğu gibi nokta atışlarla, çok sayıda İran’ın üst düzey komuta kademesindeki önemli kişilerin öldürülmesi, olayın hem üzerinde düşünmemiz gerektiğini hem de vahametini gösteriyor.
Üzerinde düşünmemiz gerektiğini söyledim.
Çünkü mesela, İsrail’in katil başbakanı Netenyahu olayların hemen arkasından sürekli olarak İran halkını yönetime karşı ayaklanmaya, rejimi değiştirmeye çağırdı.
Pekâlâ bu çağrının karşılık bulabilmesi için elindeki imkânları neden kullanmadı soykırımcı haydut?
Reuters'in verdiği bilgiye göre 14 tane İranlı atom bilim insanı ve genelkurmay başkanı dâhil çok sayıda üst düzey komutanını öldürebilmesine rağmen, neden dini lider Ali Hamaney veya Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan öldürülmemiştir?
Hâlbuki, eğer gerçekten İran’da bir rejim değişimi isteniyorsa, ölümüyle birlikte halkı panikletip, moral çöküntüsüyle ayaklanmaya zorlayan sebep, rejimi temsil eden kişinin yok edilmesi ile mümkün değil midir?
İran’ın, özellikle Tahran’ın kılcal damarlarına kadar sızan ve mahalle, cadde, sokak, apartman değil, dairesindeki penceresinden girip, koltuğunda oturan insanları öldürecek kadar önemli istihbarî bilgilere sahip olan İsrail neden İran’ın bir ve iki numarasını öldürmüyor?
Yoksa gerçeği gizlemek için mi aleni olarak yalan söylüyor?
Kaldı ki, Başkanımız Erdoğan’a antisemitik olduğunu söyleyen eli kanlı Dışişleri Bakanı Gideon Saar, evvelki gün İran’da halkı yönetime karşı ayaklandırmak gibi bir amaçlarının olmadığını söyledi.
Soykırımcı İsrail’in başbakanı ile Dışişleri Bakanı arasındaki bu çelişkinin sebebi nedir?
Bu zalimlerin hepsi, dünyaya atılmış ve nerede, ne zaman patlayacağı belli olmayan serseri mayın gibiler.
Allah insanlığı ve İslam ümmetini bu barbar yaratıkların şerrinden korusun.
İRAN’IN HATALARINA RAĞMEN HAKAN FİDAN’IN ÇIKIŞI ÖNEMLİ
İran, 1979’daki devrimle birlikte yaşanan tarihsel dönüşümü, iddia ettiği gibi dinî, yani İslamî bir temelden ziyade, mezhebî bir temel üzerine oturtarak, dışarıya da bu mezhebi ihraç etme çabası içinde oldu sürekli.
Hatta bu çabasında o kadar ileriye gitti ki; hem içeride ve hem de çevresinde mezhebî atılımlar, dinin önüne geçti, din ikinci planda kaldı.
Bunu yaparken de dini kullandı, mezhebini din kılıfına sararak sunup “propagandist” bir yapı oluşturdu.
Yemen’de, Suriye’de, Afganistan’da, bazı körfez ülkelerinde ve hatta Pakistan’da pervasızca uygulamalara imza attı.
Bu riyakârca uygulamalar İran’ı İslam dünyasından uzaklaştırdı.
Bütün bunlara rağmen Pakistan’ın atom bombası çıkışı, körfez ülkelerinin İsrail’e karşı tavırları ve özellikle Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın gazetecilerle konuşurken yaptığı çıkışı bu açıdan çok önemli.
Fidan şöyle dedi: “Arkadaşlar bu artık sürdürülebilir bir patern değil, biz bu oyunu oynamıyoruz artık, yani İsrail’in yaptığı her türlü kötülüğü Amerika’nın arkadan süpürmeye çalışması, hafifletmeye çalışması kabul edilebilir bir patern olmaktan çıkmıştır, artık tasmasını sahipleri eline almalı ve sahip çıkmalı.”
Sonuç olarak şunu söylemeliyim: Bugün altıncı gününü yaşadığımız İran-İsrail arasındaki bu savaşta, inancımızın gereği olarak İran tarafında olmak elbette hepimiz için gerek şarttır.
Ne var ki; Gazze’de yapılan soykırımı unutturmasına müsaade etmeden ve İran’ın Suriye’de Sünni Müslümanlara uyguladığı insanlık dışı işkence, zulüm ve katliamları, en azından şimdilik bir tarafa not ederek.
Çünkü merhum şehid Mahmud Esad Coşan Hocaefendi’nin de dediği gibi: “İran bizi Orta Asya'ya ve Güneydoğu Asya Müslüman ülkelerine bağlayan kilit ülke. Kalkınma, ulaşım, ticaret, sanayi, eğitim, kültür, savunma, korunma bakımlarından iş birliği yapmak zorundayız. O bize muhtaç, biz de ona.”
Ferman Karaçam / Haber7
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar12