Başbağları ve Srebrenitsayı Unutmadık

  • GİRİŞ13.07.2025 09:08
  • GÜNCELLEME13.07.2025 09:08

Temmuz ayları geldiğinde sevgili Ali Taşdelen canlanır hayalimde.

Şehadeti üzerinden bunca zaman geçti.

Ama o, baktıkça yüzünde huzur bulacağınız güzel bir kardeşimizdi.

1993 yılının 5 Temmuz akşamı yani, 32 yıl önce Erzincan’a 220 km mesafedeki Başbağlar Köyünde cumhuriyet tarihinin en büyük toplu katliamlarından biri yaşanmıştı.

İşte o katliamda şehit düştü Ali.

Kemaliye İlçesine bağlı bu şirin köyümüzde akşam namazı vakti işlenen bu cinayetin yaraları hala taze, hala canlı ve hala dipdiri duruyor yüreklerimizde.

Başbağlar katliamı, insan soyunun ne kadar vahşi, zalim ve acımasız olabileceğine en canlı örnek olarak gösterilecek bu ve benzeri vahşetlerin, çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız geçmişimizde ne yazık ki, utanç dolu olması ile de unutulmaz bir cinayettir.

PKK en vahşi cinayetlerinden biri olan bu cinayeti işlerken, üç gün önceki iki Temmuz’da, Sivas’taki Madımak Otelinde yaşanan ve yine bu ülkenin insanlarının kanının akıtıldığı acı olayları bahane etmişti.

Oyun değişmemişti; yeni, Alevi-Sünni kavgalarını tetiklemek.

Yüzlerce yıl bu coğrafyada birlikte yaşamış; komşuluk yapmış, omuz omuza vererek düşmana karşı savaşmış, aynı inancı paylaşmış, aynı kıbleye yönelmiş, aynı topraktan bir çınar gibi yükselmiş ağacın dalları olarak ortak acı ve sevinci paylaşmış bu insanlar niçin birbirini öldürdüler?

Düşünebildiler mi?

Düşünemediler.

Çünkü buna fırsat verilmedi.

Sadece cumhuriyeti baz alsak bile 46 yıl birbiriyle kardeşçe yaşayanlar neden 1960’lardan 2000’lere kadar birbirinin kanını döktüler?

2 Haziran 1966’da Muğla Ortaca’da başlayan ve bir kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarla ilk fitil ateşlenmişti.

11 Haziran 1967’de Elbistan’da,

18 Ocak 1968’de Malatya’da,

15 Aralık 1968’de Hekimhan’da,

5 Mart 1971’de Kırıkhan’da,

23 Şubat 1975’de Erzincan’da,

17 Nisan 1978’de Malatya’da,

4 Eylül 1978’de Sivas’da,

22-24 Eylül’de Kahramanmaraş’ta,

28 Mayıs 1980’de Çorum’da meydana gelen toplumsal olaylarda yüzlerce insan öldü ve ocaklar söndü, binlerce iş yeri tahrip edildi, evler ateşe verildi, binlerce araç tahrip edildi.

Kim kazandı?

Cevap çok acı, çok yaralayıcı;

Zemini bizim kanlarımızla sulayarak temelini attılar, hazırlık yaptılar ve Çorum olaylarından üç ay sonra 12 Eylül darbesini yaptırdılar.

Sonucunda “bizim çocuklara” bu darbeyi yaptıran ABD kazandı.

Kaybeden bu vatanın evlatları oldu.

Ders aldık mi peki?

Almadık.

GAZİ OLAYLARI İLE BÜYÜK ŞEHİRLERDEKİ AYRIŞMANIN TEMELİ ATILDI

2 Temmuz 1993’de Sivas’da,

5 Temmuz 1993’de Başbağlar’da,

12 Mart 1995’de İstanbul Gazi’de yeniden birbirimize kanımızı döktürdüler.

Bunca yaşanan toplumsal olaylar haricinde 1970’lerde günde ortalama 20 genç fidemizi de, sağcı-solcu kavgasında toprağa verdik.

Bunlar arasında hiç şüphesiz Gazi Olayları çok büyük bir tuzak ve provokasyon olarak tarihimizde ibretlik bir olaydır.

Çünkü Gazi Olayları dışındaki bütün Âlevi-Sünni olayları Anadolu’da olmuştur.

Metropollerde benzeri bir olay yaşanmamıştır.

Gazi Olayları İstanbul’da olmuştur ve kutuplaşmanın temelleri o akşam orada, Gazide atılmıştır.

Öte yandan bu coğrafyada yüzyıllardan beri Alevilerle Sünniler arasında yaşandığı iddia edilen yalan yanlış yüzlerce uydurma masal anlatılır.

Nakledilen ve ne Alevilere ne de Sünnilere asırlar sonra bile hala acı ve gözyaşından başka hiçbir faydası olmayan bu kanlı iddiaların taşıyıcıları da ne yazık ki biziz, kendimiziz.

Kendi cehaletimiz yüzünden bir türlü bu Kan Davasını (!) bitiremedik.

Biz bitirmeyince ve bu kanlı masalları dilden dile taşıyınca, intikam duygularımızı körükleyen, bizi birbirimize kırdırmaktan çıkar sağlayanlar da sürekli ellerini oğuşturup fırsat kolladılar ve ilk fırsatta gençlerimizin eline ateşi tutuşturdular.

Cumhuriyet’in kurucu kadroları da ne yazık ki, bizim birbirimize olan muhabbetimizi bitiren batı kaynaklı toplumsal temellere yer vererek intikam ateşinin altını beslediler.

Bugün hala en ufak bir fırsatını bulmaya çalışan, Alevilerle Sünnileri birbirine kırdırmak isteyen onlarca kişi, kurum, dernek ve kuruluş var.

Bunların bir kısmı yurt dışında, hatırı sayılır bir kısmı da yurt içindedir.

Bu kışkırtıcı ve fırsat kollayıcı düşmana karşı, bir parça teselli edici olanı ise halkımızın, Anadolu’da onlarca Sünni-Alevi kavgasından ders almış olmasıdır.

Başbağlar köyünde vahşice katledilen 33 canımız arasında uzun zaman birlikte çalıştığımız, mesai arkadaşım Ali Taşdelen ve 33 canımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve metanet diliyorum.

Umalım ve dileyelim ki; ırkçı bir bakış açısı ile toplumumuzun arasına dinamit koymak isteyen, Jön Türk ve İttihat Terkki ihanetinden ders almayan ve aramızda dolaşan gafiller akıllarını başına alırlar.

STEBRENİTSAYI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ

Aslında Srebrenitsa'dan önce de unutamadığımız ama unuttuğumuz sanılan öyle çok şehrimiz var ki, bunların her biri hafızalarımızda belli belirsiz izler bırakmış olarak yaşıyorlar.

Kimi Ortadoğu'dan, kimi Asya'dan, kimi Afrika'dan, kimi İspanya'dan ...yüz yıllardır şehirlerimiz kan ağlıyor.

Sebep mi sordunuz?

Sebep de çok; hırsımız, nefsimiz, cehaletimiz, çekememezliğimiz ama en çok da ihanetimiz yaraladı şehirlerimizi.

İsterseniz Mekke'den yola çıkın, Kara bir cehaletin sebep olduğu tarihin en acımasız sürgününe tanık oldu o kutlu belde.

Sonra Medine, Kûfe, Bağdat, Şam, Kudüs, Endülüs, Buhara, Semerkand, San'a, Gazze, Bosna, Çanakkale, Trablus, Basra, Halep, Kahire, Çeçenya, Kabil, Cezayir, Üsküp, Kırım, Hama...ve daha yüzlercesi. 

Ve yüzlerce şair bu şehirlerimizden birçoğunun acılarını paylaşmıştır.

Srebrenitsa da bugün Gazze’de yaşananlar gibi Batı'nın, çağdaş dünyanın, Avrupa'nın ve Hristiyan aleminin en büyük utançlarından ve yüz karasındandır.

Bu leke Avrupa'nın ve Hristiyan dünyanın siciline öylesine derin ve kapkara bir şekilde işlenmiştir ki, dünya durdukça bu kahpeliğin lekesini asla kazıyamazlar.

1995 yılında Yugoslavya iç savaşı sırasında Sırp katiller Müslüman Boşnakları Srebrenitsa'da kuşatırlar.

Şehri Birleşmiş Milletler adına koruyan Hollandalı askerlerin komutanı Boşnaklara teslim olmalarını, BM’nin yani, kendilerinin güvencesi altında olduklarını söyleyerek Boşnakları silahsızlandırdıktan sonra gözü dönmüş Sırp katillerin eline teslim ettiler.

Ve Hollandalı komutan, askerleriyle birlikte, Srebrenitsada on bin dolayında Müslümanın hunharca katledilişini BM adına izledi. 

O gün bugündür Boşnaklar adalet (!) arıyorlar ve Hollanda Yüksek Mahkemesi Hollanda'yı bu katliamdan " kısmen sorumlu " tuttu. 

Güya vicdanlarını rahatlattılar.

Hangi vicdan?

Olmayan şeyin rahatlatılması söz konusu olabilir mi?

Bir de unutulmaması gereken, şu var tabi: nerede ve ne zaman olursa olsun, Müslümanlara karşı "kutsal " savaşı yürütmek, (oro, honor, evangelio). "Hristiyan olmayan düşmanı yok etmek ve elindekine sahip olmak”, ideallerinden hiçbir zaman vazgeçmediler.

Ama, ne demişti bilge kral Aliya İzzet Begoviç:

“Saraybosna, Allah’ın yardımı ve bizim de çabalarımızla ya siyasi ya da askeri araçlarla, elbet kuşatmadan kurtarılacak, (..) Harap düşmüş olmalarına ve karanlığa rağmen umutlarını kaybetmesinler, büyük bayramların sembolize ettiği iyiliğin ve ışığın gücünün nihayet galip geleceğine inansınlar”.

Ferman Karaçam

 

YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam 

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar8

  • Filozof 3 saat önce Şikayet Et
    PKK bunu CHP için yapmıştı ve üstelik mossadın planlamasıyla bunu hala anlamış olduklarındanda şüpheliyim.
    Cevapla
  • Hasan adıyaman 4 saat önce Şikayet Et
    pkk yı kuranlar,büyütenler ve bu güne kadar koruyanları tespit edip 50 şer ceza vereceksin,ki kimse artık örgüt kurmasın.
    Cevapla
  • Selam 4 saat önce Şikayet Et
    Ağzına yüreğine kalemine sağlık ve kuvvet..
    Cevapla
  • TİREBOLULUHASANAĞA 4 saat önce Şikayet Et
    MİLLETİMİZİ,DEVLETİMİZİ,ve TÜM İNANLARI RAHMETİNLE KORU RAHMETİNİ YARDIMINI ESİRGEME ÜLKEMİZDEN ÜLKEMİZE DİRLİK VE DÜZENLİK VER SENİN HER ŞEYE GÜCÜN YETER AMİN YARAB!Rızkımızı bol,Günahlarımızı AF,MUTLULUĞUMUZU SÜREKLİ EYLE!
    Cevapla
  • BURHANEDDİNRABBANİ 5 saat önce Şikayet Et
    ALLAH ım yalnızca sana KULLUK eder,yalnızca senden YARDIM dileriz.Bizleri DOĞRU yola,MUTLULUK verdiklerinin yoluna ilet.Bağışından ve bağışlaman dan uzak kalanların,AZIP SAPMIŞLARIN yoluna değil.Bizleri,babalarımızı,anaları mızı,kardeşlerimizi,ailemizi MİLLETİMİZİ,DEVLETİMİZİ,ve TÜM İNANLARI RAHMETİNLE KORU rahmetin yardımını esirgeme ülkemizden,ülkemize DİRKİL ve DÜZENLIK VER!
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat