Alaska Satranç Tahtasında: Arktik’ten Zengezur'a Küresel Güç Oyunu

  • GİRİŞ11.08.2025 09:12
  • GÜNCELLEME11.08.2025 09:12

15 Ağustos’ta Alaska’da gerçekleşecek Trump-Putin görüşmesi, diplomasi sahnesinin yalnızca bir fotoğraf karesinden ibaret değil. Bu buluşma, güç dengelerinin yeniden kurulduğu, ittifakların testten geçtiği ve enerji ile ulaşım hatlarının yeniden pazara çıkarıldığı bir dönemin tam ortasında gerçekleşecek. Washington ile Moskova’nın, aracıya gerek duymadan masaya oturma kararı, klasik diplomasi kurallarına meydan okuyan bir mesaj niteliği taşıyor:

“Bazı hesaplar, baş başa yapılır.”

15 Ağustos: Sembolik Bir Tarih

Tarih seçimi tesadüf değil. 15 Ağustos, hem Ortodoks hem de Katolik dünyasında “Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi Yortusu” olarak bilinir. Hristiyan inancına göre Meryem Ana, ölümünden sonra bedeni ve ruhuyla göğe alınmıştır. Bizans Ortodoks geleneğinden Katolik dünyasına taşınan bu bayram, birçok ülkede resmi tatil olarak kutlanır ve dini ritüellerle anılır.

Putin’in Ortodoks kimliği ve Rusya’daki güçlü kilise etkisi, Trump’ın ise özellikle Katolik ve Evanjelik tabanda bu tarihin yarattığı yankıyı bilmesi, bu seçimi diplomatik olduğu kadar sembolik bir hamleye dönüştürüyor.

Neden Alaska?

Alaska, Rusya’nın 1867’de 7,2 milyon dolara ABD’ye sattığı, fakat kültürel hafızasından asla silmediği bir toprak parçası. Ortodoks Kilisesi’nin kökleri, Rus-Amerika dönemi yerleşimcilerinin izleri ve yerli halkın 20. yüzyıl ortalarına kadar Rusça konuşması, Moskova açısından burayı yalnızca “kaybedilmiş toprak” değil, geçmişten gelen bir hak iddiasının da sembolü haline getiriyor.

Stratejik boyutta ise Alaska, ABD’yi Arktik ülkeleri ligine sokan toprak. Bering Boğazı’nda Rusya ile yalnızca 3,5 kilometre mesafede olması, burayı doğal bir “diplomatik köprü” haline getiriyor. Ve üçüncü tarafların sahaya girişini doğal olarak sınırlıyor. Ayrıca güvenlik açısından, Alaska ABD’nin en izole ve kontrol edilebilir bölgelerinden biri.

Alaska’nın Enerji ve Kaynak Gücü

Alaska’nın stratejik önemi yalnızca coğrafi konumuyla sınırlı değil:

 

Dünya kömür rezervlerinin %12’si, çinkonun %3’ü, gümüşün %1,5’i burada.

 

Altın rezervleri küresel toplamın %3,5’i.

 

Asıl kritik unsur ise petrol ve doğal gaz: Eyalet bütçesinin ortalama %80’i bu sektörden geliyor.

 

Bu tablo, Alaska’yı ABD enerji güvenliğinin temel taşlarından biri yaparken, küresel enerji pazarlarında da pazarlık gücü kazandırıyor. Rusya’nın Arktik enerji projeleriyle birleştiğinde, iki tarafın ortak çıkar zeminleri ortaya çıkıyor: fiyat istikrarı, yeni rezervlerin işletilmesi ve lojistik iş birliği.

 

Ukrayna’nın Gölgesinde Arktik’te Güç Mücadelesi

Arktik, 21. yüzyılın yeni rekabet sahası. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na göre bölgede hâlâ keşfedilmemiş 90 milyar varil petrol ve 1,6 trilyon metreküp doğal gaz bulunuyor. İklim değişikliğiyle eriyen buzullar, yeni deniz yollarını gündeme getiriyor; bu da ticaret ve askeri lojistik açısından oyunu değiştiriyor.

Ukrayna savaşı, bu denklemi daha da karmaşık hale getirdi. Batılı ülkeler, Rusya’nın Arktik’teki etkisini sınırlamak için diplomatik platformlardan dışlama stratejisi izledi. Moskova’nın 2023’te Barents Avrupa-Arktik Konseyi’nden çekilmesi, bu gerilimin somut göstergesi. Alaska buluşması, bu kopuşun ardından iki büyük oyuncunun yeniden sahayı şekillendirme girişimi olabilir.

Zengezur Koridoru ile Arktik: İki Farklı Cephe, Ortak Mantık

Coğrafyaları farklı olsa da Arktik ile Zengezur Koridoru aynı stratejik mantığı paylaşıyor: Enerji ve ticaret yollarının kontrolü. Arktik, eriyen buzullar sayesinde yeni nakliye hatları açarken; Zengezur Koridoru, Güney Kafkasya’da enerji ve ulaştırma ağlarını yeniden şekillendirecek. Her iki bölge de “kim kontrol ederse, o oyunu kurar” ilkesinin canlı örnekleri. Trump’ın Zengezur’daki etki arayışı ile Arktik’te Rusya ile iş birliği talebi, aynı satranç hamlesinin farklı tahtalarda oynanması.

Trump ve Putin: İki Liderin Hesabı

Putin için Arktik, Rusya’nın stratejik derinliği. Enerji kaynaklarının ve yeni ticaret yollarının kontrolü, Moskova’nın uzun vadeli güvenliği anlamına geliyor. Ayrıca, Ukrayna’da kazanımlarını kalıcılaştırmak ve Batı yaptırımlarını enerji ortaklıkları üzerinden aşmak istiyor.

Trump: Arktik’te ABD’nin etkinliğini artırmak ve Çin'e karşı avantaj elde etmek, ayrıca enerji projeleri üzerinden ekonomik kazanç sağlamak ve “lider diplomasisi” ile siyasi prestij kazanmak niyetinde.

İki liderin de Ukrayna’yı masada bir başlık olarak bırakıp asıl enerjilerini Arktik ve enerji koridorlarına yönlendirmesi muhtemel.

Biden-Trump Farkı ve Kolektif Batı’daki Çatlaklar

Biden yönetimi, NATO ve AB ile koordinasyona dayalı çok taraflı diplomasiyi öne çıkarırken; Trump’ın yaklaşımı ikili anlaşmalar, hızlı pazarlıklar ve “kazan-kazan” projelerine odaklı. Bu fark, Alaska gibi doğrudan lider görüşmelerinde net biçimde hissediliyor. Biden döneminde AB’nin merkezde olduğu Ukrayna diplomasisi, Trump döneminde ikili güç dengeleri üzerinden yeniden şekillenebilir. Bu fark, Batı ittifakı içinde özellikle enerji güvenliği ve Rusya politikası konusunda çatlaklara yol açıyor.

Masada Olmayanlar ve Riskler

Ukrayna ve AB’nin Alaska görüşmesinde yer almaması, kısa vadede pazarlıkları hızlandırabilir; ancak uzun vadede meşruiyet sorunları doğurur. Dışlanan aktörlerin anlaşmayı sabote etme kapasitesi tarih boyunca defalarca kanıtlandı.

Son Söz:

15 Ağustos’ta Alaska’da atılacak satranç hamleleri, yalnızca iki liderin değil, 21. yüzyılın güç haritasının kaderini etkileme potansiyeline sahip. Dini sembollerle güçlendirilmiş tarih seçimi, jeopolitik hesaplarla birleştiğinde, Alaska zirvesi bir diplomatik fotoğraf karesinden çok daha fazlası olmaya aday.

 

Yorumlar1

  • Gıyaseddin Karatepe 19 saat önce Şikayet Et
    ABD'nin Grönland hamlesine mukabil Rusya'nın Alaska'da hak talebi Arktik'te çatışma riskini tetikleyici olmaz mı?
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat