İnsanlığın İflası
- GİRİŞ14.08.2025 08:31
- GÜNCELLEME15.08.2025 09:12
Âdemoğlu; aklı, vicdanı, gönlü, hakkı, hukuku hülasa maddi ve manevi değerlerinin bütünüyle insandır. Bunların birinin, birkaçının ya da tamamının bulunmadığı veya ihlal edildiği bir dünyada ne insandan ne de insanlıktan bahsetmek mümkün olur.
Her insanın onuru, haysiyeti ve şahsiyeti mahremdir, hürmete layıktır.
İnsanlık onur ve haysiyetini korumak, bireylerin olduğu kadar dünya toplumlarının, devletlerin ve uluslararası hukukun da temel görevleri arasındadır. Gelin görün ki 21. Yüzyılın çarpık yapılanmış dünyasında ne bireyler kendi onur ve haysiyetini koruyabiliyor ne toplumlar ne de ülkeler. Uluslararası hukuka gelince bırakın dünyanın hak ve hukukunu koruma görevini ifa etmeyi, kendi onurlarını bile koruyacak durumda değiller artık.
Bütün dünyanın gözleri önünde insanlığın onuru yerle bir ediliyor.
Bireyin ve toplumların gün geçtikçe daha da gelişip tekâmül ettiğini kabul eden bütün teoriler artık hükmünü yitirmiş ve geçersiz kalmıştır.
21. Yüzyılda hepimizin gözü önünde iki buçuk milyon insanın yaşadığı küçücük bir kara parçası olan Gazze Şeridi, tarihte eşine rastlanmayacak şekilde ağır bir bombardımana tabi tutulmuş; bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, siviller, gazeteciler, doktorlar, yardım gönüllüleri öldürülmüş, okullar, hastaneler, ibadethaneler, sivil yerleşim yerleri, basın ofisleri, ambulanslar yerle bir edilmiş, on binlerce masumun canına kasten kıyılmış ve hâlâ da kıyılmaya devam ediyor. Bu nasıl bir tekamüldür ki onca masuma yönelik bunca vahşet işlenirken bu canavarlığa “dur” diyecek bir duyarlılık sergileyememiş, bu caniliği boğacak güçlü bir irade ortaya koyamamıştır.
Gazze’de masumlarla beraber uluslararası kuruluşlar da ölmüş ve insanlık iflas etmiştir.
Bu insanlık sınavını hep birlikte kaybettik. Şu kadar var ki bu vahşeti kınayan, kınayamayanın, İsrail mallarını boykot eden, etmeyenin, Gazze’ye yardım gönderen, imkânı olup da göndermeyenin önüne geçti. Bu soykırım ve katliama karşı sesini yükselten, yükseltmeyenden, mitinglere katılan, katılmayandan, eylem yapan, yapmayandan, acı çeken, çekmeyenden ve en azından kalbiyle buğz eden, etmeyenden daha kazançlı çıktı.
Halen devam eden bu vahşet ve soykırım sürecini; ne kendisini diri diri yakabilme iradesi sergileyen ABD’li yiğidin cesur tavrı, ne mesleğinden kovulmayı göze alıp hakkı haykırmaktan geri durmayan ilim insanlarının onurlu duruşları ne de ölümü göze alıp Gazze’ye yola çıkan duyarlı ve erdemli aktivistlerin kahramanca eylemleri sekteye uğratabildi.
Demek ki daha cesur ve devasa kitlesel eylemlere imza atmalıyız…
Hepimizin gözleri önünde uzun yıllardan beri Filistin topraklarını çalmakla, Filistinlilerin evlerine destursuz dalmakla ve onların mallarını yağmalama korsanlığıyla yetinmeyip bu mazlum halkın bebek ve çocuklarını katletme alçaklığı gösteren Soykırımcı İsrail’den daha cesur eylemlere imza atmadıkça çağımızın yüzkarası Siyonistlerin bu mel’un tavırlarından vazgeçecek halleri yok. Bu vampirlerin ağızlarına kan kokusu bulaştı bir kere ve ne yazık ki karşılarında bu kan yalamış dişlerini çekecek bir güç de yok. Üstelik ne Allah’tan korkuları var ne de kuldan utanmaları…
Soykırımcı İsrail, karadan ve denizden abluka altına alınmalı.
Bir gemi değil binlerce gemi çıkarmalıyız böylesi umut yolculuğuna. İnsanlık onurunu kurtarabilmek adına sınırlara binler değil milyonlarla dayanmalıyız. Bu hayasızca akın duruncaya kadar vicdanları bir daha oturmamacasına teyakkuzda tutmalıyız, cüzdanları ayağa dikmeliyiz ve dünyayı zulme karşı dik durmaya davet etmeliyiz. Siyonist İsrail tarafından çalınan insanlık onuru özgürlüğüne yeniden kavuşuncaya kadar kör ve sağır dünyanın bilincini uyandırmaya devam etmeliyiz. Unutmamalı ki tepki sesleri Siyonist canilerin evlerine yeterince ulaşmadığı ve onların uykularını kaçıracak boyutlarda olmadığı sürece onlar bu vahşetlerini artırarak devam ettirecektir.
Türkiye’nin uluslararası toplumu bilinçlendirme çabalarını ilerleyen günlerde dünya ülkelerinin birbiri ardı sıra Filistin’i tanıma adımları takip edecek ve buna Siyonistlerin uykularını kaçıracak etkili eylemler de eklenince inşallah Gazze daha rahat nefes alacak…
Bu sancılı süreçte her şeye rağmen Gazzeliler sınavlarını başarıyla vermeye devam ediyor.
Bizler de insanların hunharca bombalandığı, bebeklerin açlıktan öldürüldüğü ve mazlumların ölüm ablukasına alındığı böyle korkunç bir zaman diliminde vermemiz gereken kendi sınavımızın kaygısına düşmeliyiz.
Vicdanların çeşitli algılarla susturulduğu ve insanlığın iflasa sürüklendiği böyle bir dönemde insanlık adına nelerin yapılıp yapılmadığının sorgusundan hiçbirimiz muaf değiliz zira.
Mürsel Gündoğdu/Haber7
Yorumlar8