Terör örgütü SDG’nin oyalama stratejisi devam ediyor. Şam yönetimiyle varılan anlaşmaya göre silahlar teslim edilecek, militanlar orduya entegre olacak, sınır kapıları ve petrol sahaları Suriye hükümetine bırakılacaktı. 

Günler ilerlerken buna yönelik bir adım atılmadığı gibi aksine açıklamalar da peş peşe geldi. Terör örgütünün sözde elebaşları yine aynı yalana sarılarak Kürtlerin yaşama hakkının garanti altında olmadığını söyledi. Kısa bir süre sonra da seçimler yapılmadan silah bırakmanın mümkün olmadığı bildirildi. Bu sözde resmi bir bildiri niteliği taşımasa da örgütün içindeki tutumu yansıtan bir görüş oldu.

TÜRKİYE YAKIN TAKİPTE

Geçtiğimiz günlerde Arap medyası, Türkiye’nin SDG’ye, anlaşmaya uyması için bir aylık süre verdiğini aksi halde operasyonların yoğunlaştırılacağını iddia etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan gelen açıklamalar da gelişmelerin yakından takip edildiği üzerine oldu. MİT’in bu noktada takibi yakından sürdürdüğünü düşünmek yanlış olmayacaktır.

OLASI BİR ÇATIŞMADA DURUM NE OLUR?

SDG’nin hali hazırda ABD tarafından hibe edilen ekipmanları, özellikle İsrail’in Baas rejiminden kalan gelişmiş silahları ve hava kuvvetleriyle, donanmayı neredeyse tamamen imha etmesinin ardından, Suriye hükümetinden daha gelişmiş durumda. Bu sayede ellerinin güçlü olduğunu düşünüyorlar ancak unutulmaması gereken bir durum var ki, zaman zaman Türkiye’ye Suriye hava sahasını kapatan Rusya, artık bölgede varlığını sürdürebilmek adına yeni yönetim ve Ankara ile işbirliği yapmak zorunda.

İsrail’in Türkiye’ye karşı bir tutumda olduğu bilinse de, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin SDG’ye karşı olası bir operasyonunda, iki ordunun karşı karşıya gelmes olasılığı oldukça düşük. Zira hava kuvvetleri ve istihbarat faaliyetleri konusunda başarılı olan bir İsrail’e karşı, Türk donanmasının gücü tüm kuvvetleriyle caydırıcılığı, savaşı göze alabilecekleri bir büyüklükten ötede.

ABD SDG’YE HAVA DESTEĞİ SAĞLAR MI?

Öte yandan bir de ABD denklemi var. Trump yönetiminin başa gelmesi, Türkiye açısından büyük avantaj. Trump ne kadar İsrail’i desteklese bölgede Ankara’nın nüfuz alanının geniş olmasından da rahatsız değil. Zira, Osmanlı Devleti’nden gelen diplomatik ve bölgenin idaresi kabiliyetinin farkında ve yeni bir kaos istemiyor. Bu doğrultuda Türkiye’nin Suriye’nin yeni yönetimiyle işbirliği halinde olmasından memnun.

Dolayısıyla, ABD’nin böyle bir durumda SDG’ye daha önce olduğu gibi hava desteği sağlamasının, hele ki Türkiye’ye karşı bunu yapmasının pek karlı olmayacağı ortada. Çünkü bir tarafta Avrupa’yla Asya’yı birbirine bağlayan, Rusya ile dengeleyici bir unsura sahip Türkiye var. Kaynaklarıyla, genç nüfusuyla, iyi bir müttefik... Diğer tarafta ise birkaç petrol sahasına sahip bir terör örgütü var. Türkiye daha fazla kanın akmaması için gerekeni yapıyor. Ancak sabrın da bir sınırı olduğu aşikar.

Bartu Eken / Haber7