Batılı ülkeler ile Türkiye arasındaki fark

  • GİRİŞ28.08.2025 09:18
  • GÜNCELLEME30.08.2025 09:06

Haber7.com da geçen hafta yayınlanan bir haber dikkat çekiciydi. 

Haberde İngiliz The Guardian gazetesindeki analizde Avrupa'nın ABD karşısındaki acziyeti çok ağır şekilde eleştiriliyordu. 

Analizde, Avrupalı liderlerin Donald Trump ile ilişkileri, psikolog BF Skinner'ın 1947'deki deneyindeki güvercinlerin davranışlarına benzetildi. 

Bahsi geçen deneyde düzensiz aralıklarla yem verilen aç bir güvercinin, bir sonraki yemi getirme umuduyla garip ritüeller, tikler ve ani kafa hareketleri geliştireceği hatırlatıldı.

Eleştiriler haksız sayılmaz.

Ortada bir gerçek var.

Trump dünya ile dalga geçiyor!

Batılı liderler ise Trump'ın kararsız lütuflarını anlık tepkilerle anlamlandırmaya çalışırken sergiledikleri davranışların tutarsızlığı göze çarpıyor.

Batı dünyası siyasal olarak “bitik” durumda.

The Guardian’da verilen örnekler aslında durumu özetler nitelikte.

Özetin özeti şeklinde birkaçını yazayım.

+İngiltere Başbakanı Starmer Trump'ı kralın misafiri olarak İngiltere'ye davet ederek gönlünü almaya çalışıyor. Bunun karşılığında Beyaz Saray'ın cezalandırıcı gümrük vergisi rejiminde göreceli bir hoşgörüyle ödüllendiriliyor. 

+Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb, Trump'ı golf sahasına davet ediyor. 

Bu görüşmenin ardından Trump'ın Putin’e karşı sabrında gözle görülür bir azalma yaşandığı belirtliyor.

+NATO Genel Sekreteri Rutte, "baba" diye hitap ettiği Trump'ı öve öve bitiremediği mektubundan sonra Trump'ın NATO hakkında alışılmadık bir sıcaklıkla konuştuğu ve Rusya'ya karşı tonunun soğuduğu vurgulanıyor. 

Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu dalkavukluklara Putin’in de bir karşı hamlesi oldu tabi.

Alaska zirvesinden sonra Trump bu kez Ukrayna tarafına kendi fikirlerini dayatmaya başlıyor. 

Ardından bu kez yeniden Washington’ın yolunu tutan Batılı liderler  "ritüel dansının" tekrarlamakla suçlanıyor. 

Burada Trump'ın narsist kişiliğinin Batı dünyası tarafından kabullenilip boyun eğildiğini söylemek mümkün.

İngiliz gazetesindeki şu ifade dikkat çekici: “Avrupalı liderlerin "Trump'a fısıldama" sanatında ustalaştıklarını düşündükleri anda, onun kulaklarının Rus dezenformasyonuyla iyice doldurulduğunu fark ettikleri ancak kısa vadede başka bir alternatifleri bulunmadığı kaydedildi.”

Şimdi bu analize gelin bir de Türkiye başlığı ekleyelim.

Terörsüz Türkiye sürecinde özellikle Suriye coğrafyasında yaşananlar herkesin malumu.

Trump’ın özel temsilci olarak atadığı Barrack’ın önce Şara sonra Mazlum Abdi ile görüşme yapması durumu geri götürmekten öte gidemedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ahlat’tan verdiği “yönünü Şam’dan, Ankara’dan çevirenlere” yönelik “kılıç kınından çıkar!” mesajı konunun daha iyi anlaşılabilmesi için önemli.

Yani Türkiye, ABD ile ilişkilerinde 

+yapıcı

+iyi niyetli

+kararlı

+sağlam tezlerini tutarlı şekilde savunan

+gerektiğinde kendisine rağmen atılması planan adımlara karşı güç kullanmaktan çekinmeyeceğini belirten

dik duruşlu bir tavır sergiliyor.

Bu da aslında Batılı ülkelerden Türkiye’yi net şekilde ayrıştıran bir özellik.

M. Mustafa Yıldız / Haber7

Yorumlar2

  • Ali 3 gün önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • YILDIRIM BEYAZIT HAN 4 gün önce Şikayet Et
    Fransiz'in nesi var? Fuhşu-ZİNASI, bir de ilhadi(ALLAHSIZLIĞI); Kapişti bunlari 'yirmibirinci asrin evladi!' Ya Alman'in nesi var zevki okşayan? Birasi; Unuttu ayrani, ma'tuda(SERSEME)döndü kahrolasi! Heriflerin, hani dünya kadar bedayii(İCADA)var: Ulumu(BİLİMLERİ)var, edebiyyati var, sanayii var. Giden birer avuç olsun getirse memlekete; Döner muhitimiz elbet muhit-i ma'rifete.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat