Dünya’nın siyasi, iktisadi, kültürel ve askeri merkezi olan Orta Doğu’da, gece ve gündüz gibi kumlardan çok daha hızlı ülkelerin çıkarları ve güç dengeleri yer değiştirir ki; son bir asırda Fransa-İngiltere, ABD-SSCB’ye geçen Başat Güç konumu şimdi ABD-Çin arasında yaşanmaktadır. Bu süreçte ise İran ve Mısır gerilerken Pakistan ve Türkiye yükselen bir güç olarak öne çıkmaktadır. Bu satırları yazdığım sırada MİT Başkanı İbrahim Kalın, arabuluculuk için Hamas’la görüşmek için Katar’a hareket etmeye başladı ki; ölü doğan bir sürece umarım can suyu olabilir.

Son bir haftada ABD Başkanı Donald Trump, başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere çok sayıda İslam ülkesi lideri, Avrupa ülke liderleri ve son olarak, günlerdir Amerika’da bulunan katil Netanyahu ile görüştü.  

Dün gece Türkiye saatiyle 21’de yapılan ve soru alınmadan, kanlı gözü ve dişleriyle pişmiş kelle gibi mağrurca sırıtan Netanyahu ve Epstein müdavimi Trump’ın basın açıklamasında açıklanan 21 maddelik Gazze’yi imha planının yürümeyeceğini, Türkiye’nin arabuluculuğuna rağmen şimdiden söyleyebilirim. Çünkü İsrail, gençlerin kanıyla beslenen ve omuzlarından iki yılan çıkan bir vampirdir. Bu ikili çete lideri hayasızca şöyle dedi: 

⦁ Batı Şeria’yi da yıkmadan, “Gazze’yi bizim insafımıza terk edin ve daha Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan’da Gazzeleştirme işlerimiz var”, 
⦁ Katar, “yetiği köteği unutursa bir daha belki vurmam dedi,
⦁ Hamas silah bırakırsa ve tünelleri bana verirse, adamları buradan çıkabilir,
⦁ İki devletli çözüm yoktur ve Mahmud Abbas’ı da tanımıyorum,
⦁ İki yıldır soykırıma uğrayan iki milyon ve ölen on binlerce kişiyi kimse duymadı,
⦁ Barışsever ve masum(?) Siyonistlerin yeni soykırıma kadar dinlenmesi gerekir,
⦁ İran’dan dayak yiyince ABD’den yardım istendiği gibi şimdi de adam ve cephanesi biten İsrail, Amerika’daki Siyonist çetenin desteğini almıştır,
⦁ Soykırımcı İsrail, normal bir devlet gibi uluslararası topluma entegre olmalı,
⦁ Bu kadar kişinin katili yoktur ve Netanyahu bu dünyadan ceza almadan gidecek,
⦁ Hamas ve Hizbullah’ı tasfiye edin. Böylece İsrail’in önünde direniş gücü kalmayacak ve Suriye’de David Koridoru kurulurken; İsrail, Türkiye-Irak ve İran’ın nefes borusuna oturur ve Zengezur koridoruna dahi uzanabilir.

 
Kısaca tek taraflı, cebri, hileli ve müzakere heyetine dahi suikast düzenleyen İsrail’in 108 yıldır askeri güçle yaptığını, Trump’ın barış adıyla yapmaya çalıştığı görülmektedir. Her an hapse girme ve ölüm korkusu bulunan Netanyahu ve sürgün-yıkılma fobisi bulunan ve ABD dahil kimseye güvenmeyen İsrail’in bu planı, BOP’un Filistin kısmının şimdilik ilk aşamasıdır.

 Filistin’den İsrail civcivi çıkaran Cambaz İngiliz kuluçka makinesi hala faaldir.  Bu, iki devletli çözüm yerine Gazze’nin de Filistin gibi emilmesi olarak görülüyor. Oysa en gerçekçi çözüm 1967 sınırlarındaki gibi iki devletli bir çözümdür.

Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri, Ziyad el-Nakhalah bu konuda şöyle dedi: "Trump ve Netanyahu arasındaki basın toplantısında açıklananlar, bir Amerikan-İsrail anlaşması, İsrail'in tüm tutumunun bir ifadesi ve Filistin halkına karşı devam eden saldırganlığın bir reçetesidir. Böylece İsrail, savaşla başaramadığı şeyi, Amerika Birleşik Devletleri aracılığıyla dayatmaya çalışıyor. Bu nedenle, Amerikan-İsrail açıklamasını bölgeyi ateşlemenin bir reçetesi olarak görüyoruz."

Malumdur ki Trump’tan sadece bir yaş büyük olan BM’nin 80. yıl açılışı dolayısıyla dünyadaki 193 ülkenin 150 tanesi Filistin devletini tanıdığını ilan etti. BM’nin muktedir olamayan Beşli Çetesi ve Batı’nın Orta Doğu’daki ileri karakolu olan İsrail karşısında çaresizliği ve adil olmayan düzeni nedeniyle yeni bir düzene ihtiyaç olduğu görülmektedir. 

Tıpkı çeyrek asır bile sürmeyen (1919-1939) Sykes-Pico düzeni gibi 80 yıllık Pax-Americana (Amerikan Barışı) da çöktüğünden, dört asır aralıksız süren Osmanlı Barışı (Pax-Ottoman) gibi adil ve sürdürülebilir bir barışa ihtiyaç duyulmaktadır. Bunu da ancak Türkiye liderliğindeki bölge ülkeleri sağlayabilir.

Bu zirvede de görüldüğü gibi Trump, Evangelist ve Siyonistler için sadece muhtar hükmündedir. Çünkü İngiltere ve ABD’nin de çıkarları İsrail’le örtüşmektedir. Hatta İsrail ve Batı’nın ilişkileri tavuk-yumurta ilişkisi gibi olup bu üçlü çete şimdilik (Trivarium) iyi iş görüyor. 

II. Dünya savaşının şartları sonucunda ortaya çıkan Rusya, Çin, ABD, İngiltere ve Fransa odaklı sistemin yürümediğini bizzat ABD Başkanı D. Trump ve BM Genel sekreteri A. Guteres ifade etti. İsrail’in son iki yıldaki Filistin, Lübnan, Suriye, İran, Katar ve Yemen’e yaptığı saldırıları sadece terör ve BOP kapsamında izah edemediğimiz gibi Pakistan ve Hindistan savaşını da Keşmir sorunuyla izah edemeyeiz. Bütün bu süreci İsrail merkezli yürüten Küresel Çete’nin varlığını unutmayalım ki; Çünkü Çin’in Kuşak Yol (BRI) ve Hindistan’ın Orta Doğu Koridoru (IMEC) de bu kapsamda Orta Doğu üzerinde çatışmaktadır.

Görüldüğü gibi İngiltere eksenli Rusya-Ukrayna savaşı bit(iril)mediği gibi İsrail, Filistin sorunu da bit(iril)miyor. Korkarım ki bu çete, kulağından vurulan en yakın adamı öldürülen (C. Kirk) ve bunca vahşetine rağmen her an İzak Rabin’in  akıbetine uğraması mümkün olan Netanyahu-Trump çetesinin Nobel ödülüne engele olacaklar. 

Belli ki bu dünyada adalet olmayacak. Ege sahillerine vuran Aylan Kobani ya da 1200 küçük(!) mermiyle şehid olan Hind Recep’in ne zaman beni kurtaracaksınız çığlıkları arşı alaya ulaşmaktadır. Bekleyelim Allah, adili mutlaktır. Cennet ucuz olmadığı gibi cehennem de lüzumsuz değildir. 

Durmak yok yola devam….

Hüseyin ŞEYHANLIOĞLU