Gazze’de Barış Görünümlü İşgal

7 Ekim’den Bugüne: Savaş mı Soykırım mı?

7 Ekim 2023 tarihinden bugüne kadar süren bir savaş var ortada ve bu savaşta her türlü vahşetine rağmen Gazze’yi ele geçirememiş bir İsrail var. Sürecin başında buna belki savaş adı verilebilirdi ve bir barış için mücadele de edilebilirdi ancak burada savaştan öte bir soykırım var. İsrail, insan hukukunu bırakın savaş hukukunu da ihlal etti ve etmeye de devam ediyor. Sumud Filosu gibi barış amacıyla silahsız bir şekilde dünyanın 46 ülkesinden 497 aktivisti yalnızca insani yardım götürmek hedefiyle Gazze’ye yol alıyordu. Ancak İsrail yine hukuksuzluk yolunu seçti ve tüm aktivistlere müdahale etti.

Ne sanıyorduk ki?
İsrail, hukuka uyacak mıydı?
Uluslararası normlar İsrail için hakikaten muteber miydi?
Hayır elbette.

ABD’nin Anlaşma Taslağı ve İsrail’in Çıkarı

İsrail, Trump’ın önerdiği anlaşmaya da uymayacak. Bu anlaşmadaki maddeler, İsrail’in sahada kazanamadıklarını masada kazanmasını sağlıyor. İsrail, belki bugün saldırıları durduracak fakat anlaşmadaki altı boş bırakılan maddeler İsrail’in tekrar savaşı başlatma ve işgale geçmesi için bir açık kapı olarak görünüyor. İsrail ile anlaşma yapılması demek, işgale uğrayacağınız günü beklemek demek. İsrail’e güvenmek demek, 7 Ekim’den bugüne kadar Gazze’den çıkmasına fırsat vermiş bir İsrail’e boyun eğmemiş ve direnerek şehit düşmüş Gazzelilerin aziz hatırasına sahip çıkmamak demek. Gazze’ye sunulmuş bu anlaşma ile Kurtuluş Savaşı döneminde Türkiye’ye sunulan Sevr anlaşması arasında ne fark var ki?

Gazzelilerin Tercihi: Göç Değil Direniş

Şunu iyi anlamamız gerekiyor:
İsrail 7 Ekim’den bugüne kadar Gazze’den çıkmak isteyenlere yolu açmış ve istedikleri yere uçak biletini dahi alıp göndermeyi kabul ve taahhüt ediyor.

Peki Gazzeliler ne istiyor?
Gazzeliler kendisine sunulan ülkenden çık seçeneğini tercih etmiyor.
Direnmeyi, ülkelerini teslim etmemeyi ve bütün dünyanın gözleri önünde canlarını feda etmeyi tercih ediyor.

Gazzeliler insanlıktan beklediği kendilerinin yok sayıldığı bir anlaşma değil, herkesin sahip olduğu özgürlüğe sahip olacağı bir anlaşma istiyor.
Gazzeliler kendi geleceklerini ABD’nin, İsrail’in, Batı’nın ve kendisine hiçbir zaman destek olmayan bazı Arap ülkelerinin liderlerinin insafına bırakmak istemiyor.
Gazzeliler İsrail ile mücade ederken bir de ABD’nin burada meşru bir güç olmasını istemiyor.
Gazzeliler, Türkiye ve Katar’ın mutabık olduğu maddeleri kabul etmeye razı. Ancak Türkiye ve Katar’ın da mutabık olduğu maddelere İsrail razı gelmeyecek gibi duruyor.

ABD’nin Bölgedeki Hedefi

Peki ABD’nin bu anlaşma önerisiyle bölgedeki hedefi ne?

• Gazze’de bölge ülkelerinin tamamının ve hatta Hamas’ın onayıyla meşru bir güç olmak.
• İsrail’in bölgedeki çıkarlarını desteklemek ve bölge ülkelerine kabul ettirmek.
• İsrail’i yıllardır yoran Hamas’ı ve Kassam Tugaylarını sona erdirmek.

İsrail’in Bu Anlaşmaya Razı Gelme Sebebi

Peki İsrail’in bu anlaşmaya neden tamam diyor?
En başta İsrail’e bir anlaşma taslağı hazırla desek buna benzer bir anlaşma hazırlardı. Görüyoruz ki aslında bu anlaşma İsrail’in çıkarına bir anlaşma.

• İsrail, savaşla kazanamadığı toprakları barış adı altında bir anlaşma ile elde etmiş olacak.
• İsrail’in korkulu rüyası haline gelen ve yıllardır mağlup edemediği Hamas ve Kassam Tugayları ortadan kalkmış olacak.
• İsrail, ABD Başkanı Trump olduğu sürece sakin ve savaşsız bir döneme razı olacak ancak arzı mevud hezeyanını gerçekleştirebilmek hedefiyle Mısır’a, Ürdün’e, Suudi Arabistan’a, Lübnan’a ve Suriye’ye saldırmak için gün sayacak.

Türkiye’nin Konumu

Peki Türkiye’nin konumu ne?
Bu soru hem Türkiye’yi hem de Hamas’ı ilgilendiriyor. Çünkü Hamas’ı mücadelesinin ilk günlerinden bugüne kadar koşulsuz şartsız destekleyen tek ülke Türkiye. Türkiye ile birlikte Katar da Hamas’a siyasi destek veriyor.

Türkiye, her platformda Hamas’ı savundu, Hamaslılara ve Filistin’in tamamına sahip çıkan bir üslubu benimsedi.
Hamas’a ev sahipliği yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tabiriyle Hamas’a ve Kassam Tugaylarının başlattığı Aksa Tufanı’na Milli Mücadele ruhuyla bakıyor.

Hamas aynı zamanda arzı mevud hezeyanı olan bir İsrail’in ilerlemesinin önündeki en büyük engel durumunda.
Türkiye, Hamas’ın devreden çıkmasıyla birlikte İsrail’in hedefinin komşu ülkeler ve nihayetinde Türkiye’nin toprakları olduğunun farkında.

Türkiye, ABD Başkanı Trump’ın yapıcı tavrını destekliyor ancak sunulan anlaşmayı tamamıyla desteklemiyor.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikili ilişkilerinin kuvvetli olduğu Trump’a İsrail konusunda baskı uygulamaya devam ediyor, edecek.
Türkiye, Hamas’a anlaşmayı kabul etmesi veya reddetmesi noktasında telkinde bulunmaktan ziyade onlarla bu konuyu kapsamlı bir şekilde istişare ederek istişarelerin sonucunda verecekleri karara destek olacak.
Türkiye, Gazze’nin özgürlüğe kavuşması için her türlü desteği vermeye devam edecek.

Hamas’ın Muhtemel Cevabı ve Türkiye’nin Rolü

Hamas’a sunulan teklife verilecek cevaba ilişkin tahminim ve analizim şu şekilde:

1. Hamas, bu anlaşmada kendisini feshetmesi ile ilgili olan maddeleri reddedecek ve o kısma düzeltme isteyecek. Bu düzeltme kapsamında Kassam Tugaylarının orada bulunmasına devam etmesini isteyecek.
2. Yukarıdaki talep kabul edilirse anlaşma imzalanacak. Ancak bu teklif kabul edilmezse Hamas, yıllardır savaştığı toprakları ABD’ye, İsrail’e, Filistin Yönetimine ve kendisine destek olmayan Arap ülkelere bırakmak istemeyecektir.

Öyle zannediyorum ki şayet Hamas bu anlaşmaları kabul etmek zorunda kalırsa;
Hem bir İslam ülkesi hem de NATO ülkesi olan, kendisine ilk günden beri desteğini hiçbir zaman esirgemeyen, ABD ve Başkanı ile ikili ilişkileri kuvvetli olan Türkiye Cumhuriyeti’nin askeri anlamda garantörlüğünü talep edebilir. Buna bir de ABD ve Batı ile güçlü ilişkilere sahip, bölgede diplomasinin öncüsü ve arabulucu rolünü üstlenen Katar’ın dahil olmasını isteyebilir.

Hamas, böyle bir talepte bulunması halinde bu talebi makul bir talep olarak değerlendirmek gerekir. Zira İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’da İsrail’in Gazze’nin asayişini sağlamak üzere BAE’yi önereceği iddiası gelmişti. BAE ile Hamas arasında herhangi bir ilişki bulunmamaktadır ve BAE, siyasi olarak Hamas’ı desteklememektedir. Dolayısıyla Hamas, kendisi gibi düşünen, kendisini her platformda destekleyen Türkiye’yi ve Katar’ı teklif edebilir. ABD, böyle bir durumda Trump-Erdoğan ve ABD-Katar arasındaki güçlü ilişki nedeniyle kabul edebilir. Tabi bu talebe İsrail’in olumlu yanıt vereceğini düşünüyor musun derseniz, hayır düşünmüyorum.

Son olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin her şart ve koşulda sınırları 1967 yılında çizilmiş olan Filistin Devleti’ni ve toprak bütünlüğünü savunmaya devam edeceğini düşünüyorum.