Gazze Anlaşmasının Mimarları: Türkiye ve Katar
- GİRİŞ10.10.2025 09:27
- GÜNCELLEME10.10.2025 09:27
9 Eylül 2025 tarihi, İsrail’in ilerleyen senelerde hiç unutamayacağı bir hatanın yapıldığı tarih olarak anılacak. İsrail, tam bir ay önce 9 Eylül’de belki de kurulduğu günden bugüne kadarki en büyük hatasını Katar’a saldırarak yaptı. Katar’a saldırısını, İran’a, Yemen’e, Lübnan’a ve Suriye’ye gerçekleştirdiği saldırılar gibi olacağını değerlendirdi. O günlerde İsrail Hamas’ın yurt dışındaki yöneticilerine suikast gerçekleştireceğini her yerde belirtiyordu. Bu suikastin merkezi ya Doha ya da İstanbul olacaktı. İsrail, İstanbul’da bir suikastin veya İstanbul’a gerçekleştirilecek bir saldırının kendi sonunu hazırlayacağını bildiği için saldırının merkezi olarak Doha’yı seçti. Bu saldırıdan önce İsrail, Hamas’ın tüm üst düzey yöneticilerini öldürüp daha sonra gerekirse Katar’dan özür dileyip tazminat ödemeye dahi hazır olduğunu ilan etmeyi planlamıştı. Ancak orada İsrail’in oyununu Türkiye bozdu. İsrail F35’leri saldırıyı gerçekleştirmeden kısa bir süre önce Türk İstihbaratı Katar tarafına ve Hamas’a bilgi geçti ve saldırı başarıya ulaşamadı. O günden sonra Katar, Türkiye ile birlikte uluslararası alandaki etkin diplomasisini kullanarak ABD üzerine ciddi bir baskı kurdu. ABD, Orta Doğu’da ve özellikle Körfez’de zedelenen imajını toparlamak için İsrail’e artık dur demeye karar vermiş gibi görünüyordu.
Saldırının ardından ABD’de BM Genel Kurulu marjında Arap ve Müslüman ülke liderleri Trump ile görüşmek istemişti. Bu talebin ardından Trump, Erdoğan’ı özel olarak bu toplantıya davet etti ve Erdoğan’a verdiği önemi toplantıda fazlasıyla gösterdi. Burada bir anlaşmaya varıldı. Toplantının içeriği paylaşılmasa da içeridekilerden alınan bilgi genel itibarıyla Türkiye ve Katar’ın ABD üzerine kurduğu baskıyı işaret ediyor. Toplantıdan sonra Beyaz Saray’da Erdoğan’ın ağırlanışı ve Gazze üzerinde anlaştıkları noktalar da oldukça önemli idi. Tabi Netenyahu, ABD’yi ziyaret ettikten sonra üzerinde anlaşılan maddeler değiştirilmiş ve Hamas’ı bitirmeye yönelik bir anlaşma taslağı ayarlanmıştı. Trump’ın ültimatom ile birlikte açıkladığı bu anlaşmalar yine Türkiye ve Katar’a takıldı. Katar’da anlaşmaya verilecek cevabın görüşmeleri yapılırken Türkiye tarafı artık olaya doğrudan müdahil oldu ve MİT Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kalın Doha’ya gelerek üç gün boyunca Hamas ile anlaşma üzerinde çalıştılar ve Türkiye, Katar, Mısır ve Hamas tarafı ustaca bir diplomatik dil ile Trump’a dönüş yaptı. Yapılan dönüş Türkiye’nin desteği ile ABD tarafına iletildi ve ABD Başkanı Trump, anlaşmaya verilen cevabı kamuoyuyla paylaştı ve o saatten sonra İsrail’in istediği değil, Türkiye’nin Katar ile birlikte istedikleri olmaya başlayacaktı.
Mısır’da devam eden müzakerelerde anlaşmanın iki taraf tarafından da hızlı bir şekilde kabul edileceği bölümleri idi. Burada öncelikli hedef savaşın durması, insani yardımların girmesi, İsrail’in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi ve esir takası idi. Bunların hepsini taraflar görüşmeye başlamıştı. Hamas’ta oluşan edişe ve güvensizliğin ardından Türkiye olaya tekrar müdahil oldu ve MİT Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kalın bu sefer Mısır’a müzakerelere katılmak üzere gitti. Katar’da ise bu toplantıya Başbakan ve Dışişleri Bakanı Muhammed Bin Abdurrahman Al Thani katıldı. Bu da Katar’ın bu müzakerelere verdiği önemi gösteriyordu. Hamas’ın duyduğu güvensizlik Türkiye’nin ve Katar’ın müzakerelere katılımıyla giderildi ve Katar medyasına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ı aradı ve İsrail’e duyulan güvensizliği bildirdi. Trump, Erdoğan’a bir söz verdi ve anlaşmada İsrail tarafına kefil oldu. Bununla beraber anlaşma sağlandı ve Gazze’de yeni bir süreç başlamış oldu.
Süreç boyunca Katar’ın ve Türkiye’nin Hamas’a sunduğu destek ve İsrail’in karşısındaki sağlam duruşu takdire şayan. Her türlü eleştiriye rağmen Mısır tarafı da bu süreci iyi bir şekilde yönetti ve süreç boyunca alınan kararlarda Türkiye ile Katar’a ayak uydurdu.
Ancak asıl önemli viraja şimdi girmiş bulunmaktayız. Türkiye ile ABD’nin garantörlüğünde, Mısır ile Katar’ın müzakeresinde imza altına alınan bu anlaşmayı İsrail sabote etmeye gayret edecektir. Burada ABD Başkanı Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamad Al Thani’nin iyi ilişkileri bu süreçte Benyamin Netenyahu’yu köşeye sıkıştıracaktır.
Gazze’de muhtemel oluşturulacak görev gücüne Türkiye’nin katılımı oldukça önemli bir adım olacaktır. Hiç şüphesiz ki İsrail bunu istemeyecek ancak Trump ile Erdoğan arasındaki görüşmeler bize gösteriyor ki Türkiye ile ABD bu konuda anlaşacak gibi görünüyor. Hamas’ın ve Gazzelilerin güvenliğinin garantörü Türkiye; İsrail tarafının garantörü ise ABD olacak.
Süreç, oldukça kırılgan bir süreç.
Süreç, saboteye açık bir süreç.
Süreç, İsrail’in istemediği bir süreç.
Bu süreç ancak Erdoğan ile Trump’ın liderliğinde tamamlanabilir ve bölgesel bir barışın tesisi Türkiye ile Katar’ın başını çektiği bir Arap ve Müslüman ülkeler bloğu ile ABD arasındaki uzlaşı ile sağlanabilir.
Muhammed Mazhar Şahin
Yorumlar2