Ateşkesi provokasyondan korumak gerek

  • GİRİŞ11.10.2025 08:59
  • GÜNCELLEME11.10.2025 08:59

Geçen hafta yazımızı "Ne ABD-İsrail ortaklığındaki Gazze planı başarılı olacak ne de yeni Sumudlar engellenebilecek" cümlesiyle bitirmiştik. Bugün o ifademizi bazı olası gelişmelere bağlı olarak güncelleyeceğiz.

Gazze planının başarılı olabilmesi için gereken koşullardan biri gerçekleşti aslında. Diğerleri de sağlanırsa artık başarısızlıktan değil, kalıcı bir dönüşümden söz edebiliriz.

Öncelikle, İsrail kabinesinin ateşkes ve çekilme kararlarını onaylaması önemli bir eşikti. Bu kararın aşırı sağ koalisyona rağmen alınmış olması, yalnızca bir diplomatik prosedür değil, İsrail iç siyasetinde yıllardır görülmemiş bir irade beyanı anlamına geliyor. Bu, savaşın devamı üzerinden ayakta kalan bir hükümetin ilk kez "durma" refleksi göstermesi demek.

Şimdi sırada esir takası var. 72 saatlik süre Cuma günü 12.00 itibarıyla başladı. Bu süreç, ateşkesin sürdürülebilirliği açısından kritik olacak ve esir değişimi de büyük olasılıkla gerçekleşecek. İsrail'in iki kez ters köşe olmasından bahsedebiliriz 72 saat sonra. Muhtemelen, ne anlaşmanın Hamas tarafından kabul edileceğine ihtimal veriyorlardı ne de esirleri alabileceklerine inanıyorlardı.

13 Ekim'den sonra konuşacağımız konu, ABD Koordinasyon Merkezi ve Uluslararası Görev Gücünün resmen faaliyete başlaması olmalı. Bu yapının sahada Türkiye, Katar ve Mısır güçleriyle desteklenmesi elzem. Aksi takdirde anlaşmanın sahadaki denetimi sağlanamaz. Gazze'de başlayacak güvenlik endişeleri bölgeyi yeniden kaotik bir sürece sürükler.

Tüm bunlar olduktan sonra katil başbakan Netanyahu hakkında açılan davaların ve yargı sürecinin hızlanması, akabinde İsrail'de olası bir yönetim değişikliği hem bölgeye hem de dünyaya nefes aldıracaktır.

İSRAİL SÜRECİ PROVOKE EDECEK Mİ?

Bu anlaşmanın önceliği savaşın sona ermesi. İsrail saldıramasın, esirler takas edilsin, müzakereler sürsün, yardım girişleri devam etsin. Gazze yeniden inşa edilsin.

Ne İsrail yeniden saldırabilsin ne de Hamas saldırmak zorunda kalsın. İsrail'in "Hamas bize saldıracak" iddiasını çürütecek bir görev gücünün konumlanması bu yüzden kritik. Böylece "Tehdit hissediyorum" bahanesiyle sivilleri hedef almaları da engellenebilir.

Ancak Netanyahu savaşın durmasını istemiyor. "Eğer Hamas’ın silahsızlandırılması kolay yoldan başarılamazsa zor yoldan başarılacaktır" diyerek saldırı sinyali veriyor.

Netanyahu illa ki bu zemini provoke edecektir. Çünkü varlığını savaş üzerinden meşrulaştırıyor. Hakkındaki davalar şimdilik askıda fakat koalisyon ortakları anlaşmaya karşı, hükümet düşme riskiyle karşı karşıya. Bu yüzden doğrudan askeri saldırı yapamasa bile, içeriden provokasyonlar organize etmeye kalkabilir Netanyahu yönetimi.

Gazze'de İsraille temaslı bazı yapılar var Ebu Şebab gibi.. Yahudilerin bayramlarını kutlayan, İsrail basınına demeçler veren bir oluşum Ebu Şebab. Gazzelilere gönderilen yardımları gasp ediyorlardı, İsrail'e "Hamas yardımlara el koyuyor" bahanesini sağlıyorlardı örneğin.

Tam da bu noktada Türkiye'nin ağırlığı devreye giriyor. Garantör ülke olarak Ankara, provokasyonları önlemek, ateşkesi korumak ve süreci denetlemek için kritik bir rol üstleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netanyahu'yu "Tekrar soykırım ortamına dönülmesinin bedeli çok ağır olacaktır" diyerek sert biçimde uyardı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Ateşkesin sahada ve masada takipçisi olacağız" dedi. MİT Başkanı İbrahim Kalın, "Bu ateşkesin uygulanması en önemli görevimiz olacaktır" sözleriyle kararlılığı ifade etti. AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler'in "Gazze Görev Gücü'ne ilişkin gelecek her tezkereyi destekleyeceğiz" açıklaması ise Meclis iradesinin yönünü net olarak gösteriyor bizlere.

TRUMP ANLAŞMANIN ARKASINDA DURACAK MI?

ABD hükümetinin İsrail tutumu, Biden döneminden bu yana sorgulanıyordu. İsrail'e verilen sınırsız desteğin meşruiyeti azaldı. "İsrail'i desteklemek" bugün Amerika'da bir utanç sembolüne dönüşüyor. 

Trump'ın Nobel Barış Ödülü'nü istemesi de bu denklemde önemli bir detay. İçten içe hala yarıştığı Obama Nobel aldı Trump alamadı. Bu durum onun Gazze planına yönelik motivasyonunu kişisel olarak düşürür mü? Göreceğiz.

Trump'ın İsrail'i ateşkese uymaya zorlamaktan başka çaresi yok. Filistin’deki sivil kayıplar ve insan hakları ihlalleri ABD'yi soykırım destekçisi yaptı dünyanın gözünde. Katar'a yönelik İsrail saldırısı ABD'nin Körfez'deki imajını sarstı. "Körfez'i sallamayayım, müslüman ülkeleri yok sayayım, kafama eseni yapayım" tavrı, ABD'yi Çin ile rekabetinde yaralıyor.

ABD'nin İsrail'i dizginleme gerekliliği, Tel Aviv'de koltuk değişimi olur mu sorusunu akıllara getirmiyor değil. Çünkü Netanyahu artık Washington için de yük haline geldi. Yerine geçecek daha ılımlı bir lider, bölgedeki tansiyonu düşürebilir. Körfez ve Müslüman ülkelerle ilişkilerin yumuşaması, Çin rekabeti bağlamında ABD'ye stratejik avantaj da sağlayabilir.

FİLİSTİN MESELESİNDE DÖNÜM NOKTASINDAYIZ

7 Ekim 2023'te başlayan İsrail soykırımının 2. yılını geride bıraktık hafta içinde. Uyarılarla, kınamalar, cılız tepkiler gösteren dünya, zaman içerisinde İsrail'e sırtını dönmeye başladı.

2 yıllık süreçte katliamı durdurmayan dünya "Madem insanlar ölüyor, bari yardım edelim" dediler. İsrail karadan yardımları engelledi. Havadan ulaştırılan yardımlar, siyasi şova dönüştürüldü.

Açlık baş gösterince vicdan sahipleri karadan yola çıktı Gazze'ye gitmek için, başarılı olamadı. Denizden Gazze'ye ulaşalım diyen "Sumud ve Özgürlük" filoları İsrail saldırılarına uğradı, aktivistler gözaltına alındı.

Birleşmiş Milletler kürsüsünde ülkeler Filistin’i tanımaya başlayınca "son kez diplomasi" denildi, Trump önce Müslüman liderlerle ardından Netanyahu ile görüştü ve bir plan sundu. Nihayetinde ateşkes ilan edildi.

Trump’ın dediği gibi, "Dünya ile savaşamazsın, Netanyahu"

İsrail, tüm dünyaya rağmen sözünden geri dönse, anlaşmadan caysa, saldırılara yeniden başlasa bile artık yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Çünkü o eski anlatı bozuldu. İsrail yıllarca konumlandığı mazlum pozisyonundan zalim pozisyonuna geçti. Bu nedenle, ister kabul etsin ister etmesin, İsrail’in kendini tükettiği bir döneme girdik. Ve bu umarız gerçek barışın başlangıcı olacak.

Hüseyin Akif Küçükal / Haber7

Yorumlar6

  • Fehmi 2 saat önce Şikayet Et
    İsrail esirleri aldıktan sonra bu ateşkes 6 ay sürmez peygamberlerine karşı dürüst olmayan bir millet hangi barış anlasmasina uyar ki
    Cevapla
  • Burhan 2 saat önce Şikayet Et
    Çözüm basit, önce barış ve denetim birlikleri yerleşsin sonra esir takası yapılsın. Esir takası yapılır da İsrail ateşkes anlaşmasına uymazsa onu durduracak hiç bir şey yok. Tuzaklara karşı dikkatli olmalıyız.
    Cevapla
  • ddd 2 saat önce Şikayet Et
    artık dünyada sinek avlar gibi insanlar siyonist anlayacak . iş yapamayacaklar tabi müslüman araplar akıllanmazsa bu zulum devam eder
    Cevapla
  • isa 3 saat önce Şikayet Et
    abd çin dünya savaşı öncesinde abd barışçıl rol ile taraf veya tarafsızlık ülkeleri toplamakla hem imaj tazelemekte hemde güçlenmekte,savaş çıktığında artık Gazze Filistin i rilin olacak yani savaşta çökecekler oyunları budur.Rabbim doğruyu bilen oyunları bozandır.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Konyalı 3 saat önce Şikayet Et
    Hamas silah bırakmaz bu anlaşmada bozulur. Hamas’a Türkiye ne garanti verdi ise esirleri veriyorlar bilinmez ancak İsrail’in ve Amerikanın eli rahatlamış olacak büyük dolaplar dönüyor malesef yarın öbürgün çıkar ne pazarlıklar yapılmış. Araplar ağızlarında bakla tutamaz hemen söyliyiverir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat