Gazze ateşkesinin bozulması en çok kimin işine gelmez

  • GİRİŞ31.10.2025 09:29
  • GÜNCELLEME31.10.2025 09:45

Gazze’de sağlanan ateşkesin zaman zaman İsrail tarafından bozulmaya çalışılacağını yazılarımda ve televizyon yayınlarımda ifade etmiştim. İsrail, bu anlaşmanın şu anda kuşkusuz ki en büyük kaybedeni ve bu ateşkes en çok İsrail’in işine gelmiyor. 
Neden mi? Anlatayım...

-İsrail, kendi varlığını savaş ve kanla sürdürebilen bir devlet.

-İsrail’in ABD’deki ve Batı’daki siyonist lobileri harekete geçirebilmesi için kendisinin bir yok olmama mücadelesi verdiğini göstermesi gerekiyor.

-İsrail, İran’ı yıllarca Arap coğrafyasına ve Batı’ya en büyük tehdit olarak göstermiş ve bu tehdide karşı etrafında kenetlenilmesini sağlamıştı. Hatta Hamas’ı İran’ın bir uzantısı olarak dünyaya tanıtmış ve aslında İran’a bağlı bir terör örgütü! İle mücadele ettiği konusunda lobi yürütüyordu.

-Ne zaman ki İran İsrail savaşı oldu ve ardından İran’ın ağzından Hamas ile ilgili tek bir açıklama duymadık, işte o zaman Hamas’ın asıl destekçileri NATO üyesi Türkiye ve ABD ve Batı ile yakın ilişkiler içerisinde olan Katar olduğu ortaya çıktı. 

-İsrail, 9 Eylül öncesinde ABD’nin ve Batı’nın gücünü arkasına alarak Arap coğrafyasındaki çeşitli başkentlere saldırı düzenledi. Bu şehirler; Yemen’in başkenti Sana, Lübnan’ın başkenti Beyrut, Suriye’nin başkenti Şam, İran’ın başkenti Tahran, Irak’ın başkenti Bağdat ile Filistin’de Gazze şehirleri. Son olarak Katar’ın başkenti Doha’ya gerçekleştirdiği saldırı bardağı taşıran son damla oldu.

Başkentlere saldırıyı kendisine alışkanlık haline getiren, bunu dünya düzeni korumak, bölgeyi terörden arındırmak, nükleer silahların geliştirilmesini önlemek ve bölgedeki ABD ve İsrail varlığını korumak adı altında yaptığını iddia eden ve bu iddiası yıllarca uluslararası güçler tarafından kabul görülen bir İsrail vardı. Ta ki saldırının adresi Doha oluncaya kadar.

9 Eylül Katar saldırısı, İsrail’i hem ABD’de hem de Batı’da yalnızlığa itti. Öyle ki Hamas’a saldırısına ses çıkarmayan bazı Arap ülkeleri dahi İsrail’in karşısında durdu. 

ABD’nin bölgeye sunduğu güvenlik garantilerin aslında içi boş sözler olduğunu ortaya çıkaran bu saldırılar sebebiyle bölgedeki Arap ve Müslüman ülkeler ABD’nin kendisine verdiği sözlerin doğruluğuna olan güvenini yitirdi.

Batı’nın önemli bir müttefiki konumunda olan Katar’a saldırı, Batı liderlerinin İsrail’e karşı Katar’ın yanında konumlanmasına sebep oldu.

Bazı Arap ve Müslüman ülkeler, Hamas’a karşı olmasına rağmen İsrail’in Doha saldırısını hem kendilerine gerçekleştirilmiş bir saldırı olarak gördüler hem de İsrail’e karşı daha sert bir tutum sergileme yönünde adımlar atmaya başladılar. 

Ateşkes anlaşmasını en çok istemeyecek ülkenin İsrail olduğunu belirttim. Buna sebep olarak da İsrail’in savaştan ve kandan beslendiğini söyledim. 

Peki 9 Eylül Katar saldırısı ve 14 Ekim Şarm El Şeyh anlaşması sonrasında Gazze’ye saldıramayan, çevre başkentlere tehdit oluşturamayan, yani kısaca ABD tarafından eli kolu bağlanmış İsrail tarafında neler yaşanıyor?

İsrail’de Netenyahu’ya güvensizlik giderek arttı. Özellikle halk da huzurlu bir hayat yaşamayı özlediğinin farkına vardı. İsrail yönetiminin kendi halkını tehlikeye attığını anlayan birçok Yahudi var. Dolayısıyla İsrail’in tekrar savaşa başlaması için bir sebebe ihtiyacı olduğunu açıkça belirtebilirim. 

İsrail için ABD tarafından eli kolu bağlanan ülke tanımını yaptım. Evet, 14 Ekim’de ABD, İsrail’e şunları söyledi:

“Senin başına buyrukluğun ve fütursuzca çevre başkentlere saldırılarına sabrettim. Ancak Katar’a saldırın benim bölgedeki varlığımı sorgulatır hale getirdi. Sana ses çıkarmayan Batı’yı senin karşında konumlandırdın. Hamas’a mesafeli Arap ülkelerini kendine düşman, Hamas’a dost ettin. Sen kendin durmadın, seni artık ben durduruyorum.” 

Tabi bu sözler Trump’ın görüşünde olan ABD’lilerin görüşü. Yoksa oradaki siyonist lobi hala çalışmalarına devam ediyor. O lobi Trump’ı sıkıştırıyor ve Trump, Başkan Yardımcısı Vance’in de ifade ettiği gibi “Zaman zaman böyle saldırılar olabilir” şeklinde bir ara formül buldu.

İsrail, Hamas’ın üzerine suç atarak iki defa ateşkesi ihlal etti. Her iki saldırıda da Hamas “Trump’ın sunduğu barışa sadığız. İsrail’e biz saldırmadık. Garantörleri göreve davet ediyoruz.” şeklinde cevap vererek haklılığını ortaya koydu. Türkiye, Katar ve Mısır garantör ülke olarak ABD üzerinden İsrail’in tekrar ateşkese dönmesi için baskı kurdu ve İsrail durduruldu. 

Peki “Gazze ateşkesinin bozulması en çok kimin işine gelmez?” sorusunun cevabını aradığımız bu yazıda şunları belirtmek isterim:

-On seneyi aşkın bir süre Körfez’de yaşamış ve halen de yaşayan biri olarak açıkça belirtmeliyim ki bu ateşkes tekrar bozulur ve İsrail durdurulamaz bir şekilde saldırılarına başlarsa bu en çok ABD’nin işine gelmez.

-ABD’nin başta Körfez ülkeleri olmak üzere bazı diğer Arap ülkelere sunduğu güvenlik garantisinin içinin boş olduğunun ortaya çıktığı Katar saldırısının ardından bölge yeni arayışlar içerisine girdi. Bunun en büyük örneği Pakistan ile askeri iş birliği anlaşması yapan Suudi Arabistan.

-Tıpkı Suudi Arabistan ile Pakistan arasında yapılanaskeri anlaşma gibi Katar ve Umman da Türkiye ile askeri ve savunma iş birliği anlaşmaları imzalamış durumda. 

-Bu üç ülke halen ABD’ye güvensizliğini yüksek sesle dillendirmedi ancak bu dillendirmeyişin altında ABD’nin Gazze’de barışın sağlanması ve İsrail’in artık durdurulacağı sözü yatıyor.

-Güvenlik garantisini Körfez ve Arap ülkelere satan ve bunun karşılığında ciddi paralar alan ABD, bu bölgedeki müttefiklerini kaybetmek istemeyecektir.

-İsrail’i ve ülkesindeki Siyonist lobiyi de gözardı edemeyecek olan Trump’ın ne yapacağı ise meçhul.

Ya İsrail’in ardına geçip Körfez’deki ekonomi kaynağını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalacak ya da İsrail’in elini kolunu bağlamaya devam edecek. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ifadesi ile “İsrail’in tasmasını eline alacak ve bırakmayacak.” 
Bırakırsa ne mi olur?

İsrail’in hemen yanındaki Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Suriye ve Körfez başkentlerinde ABD’nin sunduğu askeri hizmetleri ve yapılan savunma iş birliği anlaşmalarının yerini zamanla Türkiye ve Pakistan ile yapılacak olan anlaşmalar alır.  Bu da hem ABD’nin istemeyeceği bir şey hem de İsrail’i bölgede yalnızlaştıracak ve köşeye sıkıştıracak bir durum. 

Bölgede İsrail zaman zaman ateşkesi bozacak ve ABD’nin baskısıyla geri adım atacak. Burada Hamas’a ve Garantör ülkelere birer görev düşüyor.

Hamas’a düşen sabretmek ve saldırılara karşılık vermeyerek anlaşmaya sadık olduğunu her seferinde ilan etmek.

Garantör ülkelere düşen ise her bozulan ateşkeste ABD’ye baskı kurmak ve saldırıların en hızlı şekilde durmasını sağlamak.

Sözün özü; Gazze’de tekrar başlama ihtimali olan bu saldırılar, önceki saldırılardan farklı olarak ABD’nin bölgede müttefiklerini kaybetme riskini barındırıyor. 

Dolayısıyla “Gazze ateşkesinin bozulması en çok ABD’nin işine gelmez.”

Muhammed Mazhar Şahin 

 

Yorumlar6

  • Muratty55 1 saat önce Şikayet Et
    Pakistan Türkiye Suriye Katar Umman Azerbaycan Lubnan Kuveyt ortak bir savunma ve askeri işbirliği anlaşması imzalayip askeri güçleri birleştirip ortak bir ordu kurmaları gerekir. Bak o zaman neler değişiyor.
    Cevapla
  • AĞACAN 4 saat önce Şikayet Et
    Emeğinize sağılık sayın hocam.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • okur 6 saat önce Şikayet Et
    ilk günden israil uymadı hergün de uymuyor. daha anlaşma bozulurdaymış kimin işine gelmezmiş. dışişleri küçücük bir nefes alsın gazzeliler dediği küçücük bir nefes stratejisi buraya kadar. yarın tsk hamasla çatışsın abd hamas anlaşmayı bozdu dediğinde.resimde kabararak poz vermek kolay kendi sözünün arkasında durmak zor.
    Cevapla
  • Ali 7 saat önce Şikayet Et
    Trump içi boş teneke çıktı netenyahu Trump ın bir çırpıda harcadı Trump un kariyeri yerlerde sürünüyor
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • KERİZ 7 saat önce Şikayet Et
    İSRAİL SAYESİNDE MÜSLÜMAN ÜLKELER BİR ARAYA GELECEK seve seve
    Cevapla Toplam 10 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat